*bu hikayede geçen tüm olay ve karakterler tamamen hayal ürünüdür. adı geçen hiçbir futbolcuyu karalamak,hakaret etmek söz konusu değildir.bunu göz önünde bulundurarak okursanız, sevinirim.*
•••
•İdil.
Atlas'ın minik bedeni kollarımda ağırlaşıyor, hıçkırıkları yavaşça susuyordu. Loş ışıklar, gecenin sessizliğine yumuşak bir huzur katıyordu. Saat gece yarısını çoktan geçmişti; evde yalnızca Atlas'ın sakinleşen nefeslerini duyabiliyordum. Küçük başına usulca bir öpücük kondurup onu nazikçe sallamaya devam ettim.
Kaan'ın nerede olduğunu merak ediyordum. Saat bu kadar geç olmuşken evde bir hareket ya da ses duymamak içime hafif bir endişe düşürmüştü. Telefonuma bakınmak istedim, ama salonda kalmış olmalıydı.
Atlas'ı sakinleştirerek merdivenlerden ağır ağır indim. Loş ışıkların arasından salona geçtiğimde, Kaan'ı kanepede uyurken buldum. Üzerindeki maç kıyafetleri hâlâ duruyordu, yüzündeki yorgun ifade ve derin uykusu, eve geç geldiğinin bir göstergesiydi. Üstündeki montu bile çıkarmamıştı; muhtemelen Atlas ve beni uyandırmamak için sessizce içeri süzülüp, yorgunluğuna dayanamayıp kanepede sızıp kalmıştı.
Atlas'a yumuşak bir fısıltıyla, "Baba çok yorgun, aşkım..." dedim, minik yüzüne bakarak. Beni bir süre uykulu gözlerle izledi, sonra o da başını yavaşça benim omzuma yasladı. Onu dikkatlice kanepenin köşesine yatırdım, minik bir battaniyeyle üstünü örttüm ve başını yastığa yerleştirirken, minik nefesi bana güven verircesine düzenliydi.
Yukarı çıkıp Kaan için ince bir battaniye aldım. Yeniden salona dönerken, gözlerimi Kaan'dan ayıramadım. Yüzünde yorgunlukla karışık bir huzur vardı. Yanına çömeldim ve battaniyeyi dikkatlice üstüne örttüm, parmak uçlarımı yüzünde gezdirirken o anın dinginliğiyle içime bir huzur doldu. Kaan'ın yorgun yüzüne eğilip yanağına hafifçe bir öpücük kondurdum.
Tam kalkacakken, Kaan uykulu bir halde elini uzattı ve kolumu hafifçe tuttu. Dokunuşu sıcak ve nazikti. Gözlerini hafifçe aralayarak "İdil?" diye mırıldandı, sesi yorgun ama bir o kadar da yumuşaktı.
Ona gülümsedim, gözlerimle onu sakinleştirmeye çalışarak, "Uyandırmak istememiştim ... Atlas uyuyamayınca biraz salona indik," dedim fısıldayarak. Gözleri kısık kısık açıldı, ama bakışlarındaki sıcaklık bana derin bir güven verdi.
Elimi bırakmadan hafifçe yana kaydı ve kanepeye oturmam için küçük bir boşluk bıraktı. "Gel..." dedi, beni yanına davet etti. Sesi yumuşak ve davetkârdı, bana ihtiyaç duyduğunu hissettiriyordu.
Gözlerine baktım ve başımı hafifçe olumsuzca salladım. "Çok yorgunsun," dedim endişeyle, onun bu halde kanepeye sığınmasını istemiyordum. "Burada uyursan tutulursun, gel odamıza gidelim."
İlk başta biraz itiraz eder gibi mırıldandı, ama sonunda beni haklı bularak yavaşça doğruldu. Uykulu bir halde toparlanıp merdivenlere doğru yöneldi. O sırada oğlumuzu kucağıma aldım, gözlerim onun minik yüzünde dolanırken, Kaan'ın peşinden sessizce yukarı çıktım.
Odaya vardığımızda Kaan duş almak için banyoya girdi. Ben de Atlas'ı yavaşça beşiğine yatırdım, küçük bedeni yorgunluğun ardından huzurla uykuya dalıyordu. Parmak uçlarımla başını hafifçe okşayarak onu usulca salladım. Uykuya daldığından emin olduktan sonra, sessizce yatağa uzandım, gözlerim yavaşça kapanıyordu.
Kaan, birkaç dakika sonra banyodan çıktı. Tüm yorgunluğu yüzünden okunuyordu, üzerinde bir tişört vardı, ıslak saçları ve yorgun gözlerle adımladı. Ama yine de bana bakarken gözlerinde sıcak bir parıltı vardı. Sessizce yatağa sokulup yanıma geldiğinde, kolunu omzuma doladı ve saçlarıma derin, sevgi dolu bir öpücük bıraktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
iddia, kaan ayhan.
FanfictionBir yıl önce sosyal medya, pr pozisyonunda Galatasaray Spor Klübüne işe giren İdil, hakkında dönen iddiadan tamamen habersizdir. *bu kurgudaki karakter ve olaylar tamamen bir hayal ürünüdür. hiçbir satırı hiçbir şekilde gerçeği yansıtmamaktadır.* ...