*bu hikayede geçen tüm olay ve karakterler tamamen hayal ürünüdür. adı geçen hiçbir futbolcuyu karalamak,hakaret etmek söz konusu değildir.bunu göz önünde bulundurarak okursanız, sevinirim.*
*dip not: okuyacağınız bazı repliklerde italik yazılan yerleri fransızcaymış gibi düşünebiliriz.
•••
Ertesi gün,
• Kaan.
Kafamın içi karmakarışıktı. Sanki her şey bir yumak haline gelmiş ve çözülmek bilmiyordu. Kendi kendime, "Toparlanmam lazım," dedim. Barış haklıydı, bu haldeyken İdil'e ulaşmam imkânsızdı. Onu geri kazanmak için bir an önce kendime gelmeliydim. O yüzden, evdeki dağınıklığı toparlamaya başladım, sanki fiziksel düzen, içimdeki kaosu da hafifletebilirmiş gibi. Ama işin aslı, her hareketim yalnızca oyalanmaktı.
Mutfağa doğru yürürken telefonumu elime aldım. Spotify'ı açıp rastgele bir şeyler çalmaya bıraktım. Müzik arka planda çalarken zihnim bir yandan da düşüncelerimle dolup taşıyordu.
İdil'le iki hafta sonra Ajax maçında karşılaşma ihtimalim vardı. Ajax'ın oynadığı stadyuma gidecektim, belki İdil orada, tribünlerde olacaktı. Bu fırsatı değerlendirmek istiyordum, onu görüp her şeyi konuşabileceğim bir an yakalamalıydım. Ama tabii ki bunun için önce Okan hocanın beni deplasman kadrosuna alması gerekiyordu. Eğer oynamazsam bile takımda olup ona yakın olabilirdim.
Düşüncelerim arasında gidip gelirken, aniden bir melodi kulağıma çalındı. Adımlarım mutfağın kapısında duraksadı. O tanıdık melodi... O şarkı... Kalbim göğsümde ağır bir darbe almış gibi sızladı.
"Hiç kaygıya gerek yok
Bi' sar beni, rahatla
Balık gibi uçalım hayale dadanıp, gönlünü kandırıp, ah, ah
Ama bana ne, kime ne, ben saracağım seni yine de..."Telefonun hoparlöründen gelen bu ses, bir anda zamanın durduğu bir an yarattı. Kendi kendime iç geçirirken, şarkının sözleri beni İdil'le olan anılara götürdü. Bu şarkıyı dinlerken beraber geçirdiğimiz o basit, ama mutlu an gözümde canlandı. İçimde bir yerlerin yeniden yıkıldığını hissettim.
Flashback,
İki ay önce.
Sabahın erken saatlerinde İdil'i mutfakta bulmuştum. Kendini ritme kaptırmış, hafif adımlarla dans ediyordu. Arka planda o tanıdık melodi, mutfak boyunca yankılanıyordu.
İdil, bir yandan omlet karıştırıyor, bir yandan da ritimle uyum içinde hafifçe sallanıyordu. İzlerken bir an duraksadım, onu böyle izlemek bana her şeyi unutturuyordu. Sabahın sessizliği içinde, mutfağın huzurunu bozmadan yanına yaklaştım. Ellerimi beline doladığımda hafifçe irkildi, ama ardından yavaşça bana döndü. Gözlerinde, o derin ama hep sıcak bakış vardı.
"Kaan!" diye hafif bir şaşkınlıkla seslendi. Yüzündeki gülümsemeyi görebiliyordum, bu gülümseme her zaman içimi ısıtırdı.
"Günaydın," diye mırıldandım, burnumu ensesine gömüp nazik öpücükler kondururken. Saçları hafifçe vanilya kokuyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
iddia, kaan ayhan.
FanfictionBir yıl önce sosyal medya, pr pozisyonunda Galatasaray Spor Klübüne işe giren İdil, hakkında dönen iddiadan tamamen habersizdir. *bu kurgudaki karakter ve olaylar tamamen bir hayal ürünüdür. hiçbir satırı hiçbir şekilde gerçeği yansıtmamaktadır.* ...