*bu hikayede geçen tüm olay ve karakterler tamamen hayal ürünüdür.
adı geçen hiçbir futbolcuyu karalamak,hakaret etmek söz konusu değildir.bunu göz önünde bulundurarak okursanız, sevinirim.*Geldik yazarken en keyif aldığım ve beni en çok linçleyeceğiniz bölüm (bölümlere). Şimdiden hepinizden özür dilerim.
*dip not: okuyacağınız bazı yerlerde koyu italik yazılan yerleri fransızcaymış gibi düşünebiliriz.
•••
Ertesi sabah,
• İdil.
Son kez eve doğru döndüm, sanki her bir köşesi zihnime kazınsın istiyormuşum gibi uzun uzun baktım. İçimde derin bir boşluk vardı; bu evdeki anılar, her şey ardımda kalacaktı. Artık buraya ait değildim. Derin bir nefes alarak taksinin kapısını açtım, tam binecektim ki kolumun ani bir çekişle geriye doğru çekildiğini hissettim. Kafamı çevirip bakınca, karşımda yine Mert Hakan'ı gördüm.
"İdil..." dedi, sesi her zamankinden daha yumuşak ama bir o kadar da kararlıydı. Gözlerinde bitmek bilmeyen bir mücadele vardı, sanki beni tutmak için son çırpınışlarıydı.
"Efendim Mert Hakan? Durdurmak için mi geldin yine?" dedim, sesimde alaycı bir tını vardı. Dün geceden beri kaç kez kapıma geldiğini hatırlamıyordum bile.
Her defasında beni durdurmak için gelmiş, her defasında bir şeyler söylemişti. Ama artık sözleri beni etkilemiyordu.
Gözlerimi ondan kaçırdım, acelem vardı. İstifa dilekçemi verip, ilk uçakla Theo'nun yanına gitmek istiyordum.
"İdil, bak... Gidemezsin! Buna izin veremem," dedi, sanki bir şeyleri düzeltmek için geç kalmadığına inanıyormuş gibi. Ama ben çoktan kararımı vermiştim.
Derin bir nefes alıp ona baktım, yüzümde hafif bir gülümseme belirdi, ironi doluydu. "Sen kazandın Mert Hakan..." dedim, sesimde artık bir sitem bile kalmamıştı. Sanki her şey çoktan bitmişti. "Bak, sonunda istediğin oldu..."
Mert Hakan'ın yüzü bir an için durdu, gözlerindeki o kararlı bakış yerini büyük bir şaşkınlığa bıraktı. "Gerçekten mi?" diye sordu, sesi inanamıyormuş gibiydi. "Ben senin gitmeni mi istedim sanki? İdil, gerçekten mi?" Sesi yükselirken, adımlarını bana doğru bir adım daha attı. Ellerini çaresizce iki yana açtı. "İdil, gitme..."
O son sözcükler kulaklarımda yankılandı. Gözlerim dolmaya başladı, ama bu sefer öfkeden değil. Bir bitişin, bir yenilginin hüznüydü bu.
Elimi hızlıca gözlerime götürdüm, yaşlarımı silerken sesim titredi. "Sunduğun sebep sayesinde artık kalacak bir sebebim kalmadı Mert Hakan," dedim, gözlerinin içine bakarak. "Elimde ne varsa aldın... Her şeyimi." Dudaklarım titremeye başlamıştı, ama geri adım atmadım.
Beni burada tutacak hiçbir şey kalmamıştı artık. Kalbimdeki boşluk, buradan gitmekten başka bir çözüm bırakmıyordu.
"Ben varım! İdil ben buradayım ya! Karşındayım, beni öylece ezip geçemezsin... Gitme."
•••
Elimdeki istifa dilekçesi, avucumun içinde bir ağırlık gibiydi. İçimde her şey karmakarışıktı, ama doğru olanı yaptığımı biliyordum. Yola koyulmam gerekiyordu artık.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
iddia, kaan ayhan.
FanfictionBir yıl önce sosyal medya, pr pozisyonunda Galatasaray Spor Klübüne işe giren İdil, hakkında dönen iddiadan tamamen habersizdir. *bu kurgudaki karakter ve olaylar tamamen bir hayal ürünüdür. hiçbir satırı hiçbir şekilde gerçeği yansıtmamaktadır.* ...