Herkese merhaba :) voteler çok güzel ama yorumlar yerlerde. Yeni bölüm daha iyi yorum sayısı olunca gelecek, geçen bölüm kendi kendime yorum yaptım arkadaş. İyi okumalar.
----------------
Üşüyorum. Çok üşüyorum. Sıcak odada, sıcak bir yatakta olmama ve hatta üzerime kalın bir battaniye örtmeme rağmen üşüyordum. Ama vücudum sanki bunu inkar edercesi yanıyordu. Evet, hasta olmuştum. Havuzdan çıktıktan sonra odama gelmiştim. Ama ben üzerimi değiştirmek yerine balkonda bir saat Mira ile telefonda konuşmuştum. Sonuç olarak ; gözlerini bile açamayan bir adet titreyen ben.Yataktan kalkacak halim dahi yoktu. Islak kıyafetlerimi çıkarmıştım allahtan. Altımda kısa eşofman altım ve yüzücü atletim vardı. Ateşim vardı, üşüyordum, ağrı kesiciye ve birazda uyumaya ihtiyacım vardı. Ama şu an hiçbiri elimde yoktu. Şimdi annem olsaydı bana önce bir çorba yaptırırdı. Yaptırırdı çünkü kendisi yapmasını bilmezdi. Ardından ilaçlarımı içirirdi babam.Üstümü kapatmamamı tembihleyip beni öperek odadan çıkardı. Şimdi ise bu odada hasta ve tek başımayım. Ne bana çorba yaptıracak annem ne de ilaçlarımı içirecek babam vardı.
Odamın kapısı tıklandığında gözlerimi açıp kimin geldiğine bile bakacak halim yoktu. Kapı açılıp içeri birisi girdi,
"Hira hanım, Ezra bey sizi yemeğe bekliyorlar."dedi Fatma hanım. Ben burada canımla cebelleşiyorum onlar yemek derdinde. Cevap vermemem üzerine yatağa yaklaştı. Titrediğimi fark etmiş olacak ki elini anlıma yasladı.
"Eyvahlar olsun. Siz yanıyorsunuz !" Zeminde koşturan terlik sesleri ile odadan çıktığını anladım.
~ YAZARDAN ~
Yaşlı kadın koşturarak merdivenleri indi. Hiranın durumu onu telaşa sokmuştu. Hızla merdivenleri inip salona geçti. Ezra, yemek masasında oturmuş Hirayı bekliyordu. Kafasını kaldırdığında Hirayı görmek yerine Fatma hanımı görmek kaşlarını çatmasına neden oldu.
"Hira nerede ?" Sesindeki sinir bariz bir şekilde ortadaydı.
"Oğlum koş,yetiş. Hira cayır cayır yanıyor. Ateşi çıkmış, tir tir titriyor kız." Ezra aceleyle yerinden kalkıp merdivenlere yöneldi. Siniri yerini telaşa ve korkuya bırakmıştı.
Hışımla odaya girdiğinde yatağında titreyen Hirayı gördü. Yanına gidip elini alnına koyduğunda telaşı ve korkusu ikiye katlandı. Hiranın üzerindeki battaniyeyi çekince genç kız homurdandı. Battaniyeyi üzerine çekmeye çalıştı ama Ezranın elleri buna izin vermedi.
"Fatma teyze, Oktayı çağır. Buraya gelsin hemen." Oktay Ezranın öz kardeşiydi. Onu kendi gibi karanlığa sokmak istemediği için tıp okutuyordu.
Fatma hanım odadan çıkınca Hiranın yatağının kenarına oturdu Ezra. Bakışları, genç kızın yüzünün her santiminde gezdi. Bir kez daha hayran oldu o kirpiklere, bir kez daha sevdi o dudakları ve bir kez daha aşık oldu saçının her bir teline. Evet, Hirayı çok seviyordu ama bunu ona söylemeyecekti. Çünkü kimi sevdiğini söylese gitmişlerdi. Ve Ezra onun gitmesine izin vermeyecekti.
Fatma hanım tekrar odaya geldiğinde yüzünde telaşlı bir ifade vardı.
"Oğlum, Oktay arkadaşları ile şehir dışına çıkmış. Gelemiyor." Ezra sessiz bir küfür mırıldandı. Yatağında titreyen Hirayı kucaklayıp banyoya soktu. Kucağında Hira ile küvetin içine girdi. Soğuk suyu açınca genç kız korkuyla yerinden sıçrayıp çırpınmaya başladı. Ezra kollarını genç kızın bedenine sarıp çırpınmasını engelledi. Genç kız sonunda pes edip başını sert gövdeye yasladı.
Genç kız ateşi biraz olsun düşünce kendine gelmişti. Bulunduğu durumu fark ederek kaşlarını çattı. Küvetten çıkmaya çalışınca güçlü kollar buna izin vermedi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Şebefruz
Fiction généraleEzra Erdem, karanlığın adamı değildi. O tam olarak karanlığın kendisiydi. Bizim hikayemiz toz pembe değil, grinin en sisli haliyle başlamıştı. Babamın borcuna karşılık, Türkiyenin gelmiş geçmiş en acımasız mafyasına verilmekti kaderim. Çok ilkel...