38.Bölüm

82K 2.8K 936
                                    

İyi tatiller mafyopatlarım ! Bu bölüm benden size karne hediyesi ! İyi okumalar !

HATIRLATMA

Bekle !" Lavaboda sadece ben olduğum için bu hitap kesinlikle banaydı. Anlamayarak arkamı döndüğümde hâla aynada kendini izliyordu. Dudaklarındaki ruju birbirine yedirip, rujunu çantasına attı.

"Evet ?" Yüzüme bakma gereği dahi duymayan, hâla kendini izleyen kadına anlamaz bakışlarımın eşlik ettiği surat ifademle bakıyordum. Ağzımı yeniden açmıştım ki çantasından bir şey çıkardı. CD kılıfına konulmuş bir CD bir kaç adım ilerimdeydi.

"Bu ne ?" Kaşlarım çatılmış karşımdaki kadına bakıyordum. O ise hiç istifini bozmadan çantasının fermuarını çekip kapıya doğru yürümeye başladı. Tam yanımda durup bana kısa bir bakış attıktan sonra,

"Leyl-i Tarıkla tanışman için ufak bir yardım..." Ben şaşkınlıkla kalırken, yanımdan geçip gitti ve kapının açılma sesini duydum. Kapanmasını bekledim fakat hiçbir ses geldim.

"Çığlığın selamı var Şebefruz..." Ve kapı kapandı...

***

Daha önce hiç bir kuyuya hapsedilmiş gibi hissettiniz mi ? Işığı görüp ulaşamamanın verdiği amansız acıyı, damarlarınızda süzülen kanda hissettiniz mi ? Hayat bir oyun perdesiydi. Kader tüm cilvesini üzerimizde oynarken, bizler kukla misali yönetiliyorduk. İplerimi koparmak istediğim çok oldu. Fakat sonradan fark ettim ki bize bağlı olan şeyler ip değil, hayatlarımızı var eden ; umutlarımız, hayallerimiz, isteklerimiz, acılarımız, mutluluklarımız ve bizi var eden birçok şeydi...

Elimde tuttuğum CD'ye ne kadar baktım bilmiyorum fakat artık emin olduğum bir şey vardı : Çığlığın oyunlarından, onun kazdığı karanlık kuyulara düşmekten sıkılmıştım. Bu yüzden düşünmeden CD'yi çöpe atmaya karar verdim. Fakat ellerim beynimin verdiği komutu yerine getirmediler. Zihnimde, duvarlara çarpıp soğuk zemine serilen düşüncelerim, kendi çapında bir kaos ortamı yaratmıştı. Çarşaf gibi düşüncelerimin üzerine serdiğim kararsızlığım, yırtıldı ve şeytanın fısıltıları usulca zihnimin beyaz duvarlarına kara bir mürekkep gibi akmaya başladı.

O CD'yi al ve tüm merakını bitir...

Belki verdiğim karardan pişman olacaktım, belki de 'iyi ki' diyecektim... Buna bu CD'yi izledikten sonra karar verecektim. Bu yüzden CD'yi çantama yerleştirip, aynadaki yansımama bakıp lavabodan çıktım.

Müzik sesi yükselmiş ve daha hareketli bir hal almıştı. Kulaklarımı zihnimdeki karmaşanın sesine kapatıp, ruhumu silkeledim. Ezra beni böyle görürse bir şeylerin ters gittiğini anlardı. Ve ben şimdilik hiçbir şey söylememeye karar vermiştim. Cd'yi izleyene kadar tabi...

Masaya döndüğümde herkes Ahu hanımın söylediği her neyse gülmeye başlamıştı. Ezra bile ! Mira ve Oktayın da masada olduklarını görmüştüm. Mira ile kesinlikle konuşmam gerekti. Bunu yapacaklarımın en başına ekleyerek Ezra'nın yanına oturdum. Geldiğimi fark ettiğinde kolları arasına çekip saçlarıma dudaklarını bastırdı. Bende kollarımı beline sarıp, kendimi göğsüne hapsettim. Huzur kokuyordu bu adam... Aşk kokuyordu, sevgi kokuyordu...

Bir garson yanımıza gelip içkilerimizi tazelemeye koyulmuştu.

"Ahu sen ne alırsın ?" Ezra'nın Ahuya olan sorusu ile tek kaşım havalanmıştı. Ahu ? Bakın Ahu hanım değil ! Düz Ahu !

Saki ol Hira, sakin ol !

"Her zamankinden olsun lütfen." Ahu zarif olduğunu düşündüğünü fakat bana kalırsa tam bir sinsi yılan sırıtması olan gülümsemesi ile Ezrayı cevaplamıştı. Ezra başını onaylar anlamda sallayıp, siparişini bekleyen garsona döndü.

ŞebefruzHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin