.
.
.Felix'in annesi o sabah erken saatlerde zar zor ikna etmişti Felix'in babasını. "Çocuk sinemaya gitmek istiyor," demişti, gözlerinde tatlı bir ısrarla.
Felix'in babası, Hyunjin'in sürekli Felix'in peşinde dolanmasından pek hoşlanmasa da, sonunda bu küçük isteği kabul etmişti.
"Peki, ama Hyunjin uslu dursun," diye söylenmişti.
Hyunjin'in annesi de bu gezi için oldukça heyecanlıydı. Hem oğlunun çok sevdiği Felix'le vakit geçirecekti hem de arkadaşlarıyla güzel bir gün olacaktı. Sinema, her iki çocuğun da oldukça sevdiği bir etkinlikti ve onlar için günün eğlenceli geçeceği kesindi.
İki aile sinemanın önünde buluştuklarında, Felix heyecanla etrafına bakınıyordu. Hyunjin ise onu çoktan fark etmişti ve hemen yanına koşmuştu.
"Çiçeğim! Bugün çok güzel bir gün olacak!" dedi, sesinde her zamanki neşesiyle.
Felix hafifçe gülümsedi ve elini saçlarının arasından geçirip, "Evet, ama hangi filmi izleyeceğiz bilmiyorum. Senin tercihin mi olacak yine?" diye sordu, biraz da şakayla karışık bir sitemle.
Hyunjin hafifçe gözlerini kısarak ona yaklaştı. "Tabii ki benim tercihim olacak, ama senin seveceğin bir şey bulurum, merak etme. Hem... Sana en iyisini bulmak zorundayım, değil mi?" dedi tatlı bir şekilde.
Sonra aniden eğilip Felix'in kulağına fısıldadı. "Bugün bana küçük bir öpücük vermezsen, seçtiğim film seni pek de mutlu etmeyebilir, çiçeğim."
Felix bir an şaşırmış gibi yaptı ve geri çekildi, gözlerinde hafif bir alayla. "Hyunjin, her defasında aynı şey! Sana dün söyledim, öpücük yok!"
Hyunjin bir kaşını kaldırıp alaycı bir gülümsemeyle eğildi. "Ama neden? Küçücük bir öpücükten kimseye zarar gelmez ki. Hem, seninle sinemaya gelmişken bu anı daha da tatlı yapabiliriz."
Felix'in yanakları hafifçe kızardı ama gözlerini Hyunjin'den ayırmadan, "Bunu neden bu kadar istiyorsun? Zaten sürekli birlikteyiz," dedi. Ardından bir adım geri çekilerek sinemaya doğru yürümeye başladı, Hyunjin ise peşinden geliyordu.
"Çünkü senin öpücüklerin bana enerji veriyor, Felix. Bir tane bile alsam günüm mükemmel geçiyor," dedi Hyunjin, sesinde biraz ukalalıkla karışık tatlı bir ısrar vardı.
Felix, bu tatlı ısrara karşı koymaya çalışarak, "Tamam, belki... ama sadece belki... filmden sonra düşünebilirim," diye cevap verdi. Ama içinde yine o hafif utanç duygusuyla gülümsemekten kendini alamıyordu.
Bu sırada sinemaya geldiler ve iki anneleri onları izleyerek hafifçe gülümsemeye başladılar. "Onları izlemek çok eğlenceli," dedi Hyunjin'in annesi.
Felix'in annesi ise, "Evet, ama Hyunjin yine bir şeyler yapacak gibi. Umarım uslu durur," diye güldü.
Çocuklar sinemada yerlerine oturduklarında, Felix'in gözleri hala Hyunjin'deydi. Hyunjin de onun bu dikkatini fark edip, ona doğru eğildi.
"Ne oldu? Bu kadar yakışıklı olduğumu mu fark ettin?" diye sordu şakayla.
Felix derin bir nefes aldı ve elindeki patlamış mısırdan bir avuç alarak ona baktı.
"Hayır, sadece... Senin ne yapacağını düşünüyorum. Her zaman bir planın varmış gibi görünüyorsun," dedi ve gözlerini kısıp Hyunjin'e baktı.
Hyunjin bu söz üzerine kıkırdayarak başını hafifçe yana eğdi. "Planlarım var, doğru. Ama bu seferkiler masum, çiçeğim. Sadece seninle film izlemek istiyorum," dedi.
Film başladığında, ikili sessizleşti. Fakat birkaç dakika geçmeden Hyunjin, Felix'in yanına biraz daha sokulup elini tutmaya çalıştı. Felix ona yan gözle bakarak hafifçe güldü.
"Hyunjin, ne yapıyorsun?"
Hyunjin masum bir yüz ifadesiyle, "Sadece elini tutuyorum. Bunun kötü bir şey olduğunu sanmıyorum," dedi.
Sonra tekrar hafif bir sesle, "Ama o küçük öpücük hâlâ teklif olarak duruyor," diye ekledi.
Felix bu sefer sinirlenmiş gibi yaptı ama sesi gülümsemeyi ele veriyordu. "Film izleyelim, Hyunjin. Öpücük konuşmasını bırak."
Hyunjin bir an sustu, ama bakışları hâlâ Felix'in üzerindeydi. "Tamam, tamam. Ama unutma, filmden sonra bu konuya geri döneceğiz."
Film ilerledikçe, Felix'in dikkatini dağıtmaya çalışmadan birkaç kez Hyunjin ona yanaştı, bazen omzunu yasladı, bazen de elini tutmaya çalıştı. Felix, Hyunjin'in bu sürekli ilgisinden rahatsız olmuyordu aslında, ama her defasında hafifçe uzaklaşmaya çalışıyordu.
Film bittiğinde, Hyunjin yine o hafif alaycı gülümsemesiyle Felix'e yaklaştı. "Peki çiçeğim, şimdi film bitti. Hani öpücük?"
Felix bu sefer tamamen sinirliymiş gibi bir surat yaptı. "Sana kaç kere söyledim, Hyunjin! Her gün olmaz bu işler. Ayrıca, ben senin oyuncağın değilim!" dedi ve kollarını bağladı.
Hyunjin bu sözlere karşılık hafifçe eğilip, "Biliyorum, çiçeğim. Ama bana kızmanı istemem. Sadece seninle olduğumda hep en iyi hissetmek istiyorum, ve biliyorsun... seninle her şey daha güzel," dedi.
Felix derin bir nefes alarak, "Sen gerçekten çok inatçısın, Hyunjin. Ama şunu bil ki... Ben de seni seviyorum," dedi hafifçe gülümseyerek.
Sonra aniden hızla arkasını döndü ve sinemadan çıkmaya başladı.
Hyunjin onun bu tatlı ve kaçamak hallerine bayılıyordu.
"İyi, peki öyle olsun, çiçeğim. Ama bir gün kaçamayacaksın!" diye arkasından bağırdı ve Felix'in kaçan adımlarına bakarak hafifçe güldü.
Felix, onun bu sözlerine gülerek elini salladı ve annesinin yanına doğru ilerledi.
Hyunjin.... Küçük kurdum🥺
Oy atmayı unutmayın 😚
![](https://img.wattpad.com/cover/379452465-288-k188337.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Don't dare me | Hyunlix
FanfictionMinific olamayan fic | Delta Hwang ve Vita Felix Omegaverse Öylesine yazılmış bir hikayedir, bölümler kısadır. Smut uyarısı bölüm başında belirttilir. İyi okumalar❤️ Başlama: 19 October 2024