Uzun(4-5 gün) bir aradan sonra merhaba!
Bence bu ara epey uzundu ya... Üzülüyorummm yazmaya vaktim olmuyor. Yazınca işlerim yığılıp kalıyor off
Üniversite, kurs, sınav, iş derken ortada kaldım resmen. Buraya ders arası yazıyorum şimdi
Size küçük, tatlı bir sahne yazacağım şimdi
İyi okumalar
Yorum yapalım lütfennn
.
Güneş ışıkları mutfağın büyük pencerelerinden süzülüp ahşap tezgâhlara vururken, mutfakta tatlı bir hareketlilik hakimdi. Felix, üzerinde beyaz bir tişört ve ince gri bir şortla ocak başında sucukları çeviriyordu. Tişörtünün altından belinin ince kıvrımları belli oluyor, bu da Hyunjin'i sürekli dikkatini dağıtıyordu.
Hyunjin ise biraz daha rahat bir şekilde, siyah bol bir pantolon ve üzerine gömlek giymeden Felix'in etrafında dolanıyordu. Gömleğin üst düğmeleri açıktı ve bu, Felix'in dikkatini her defasında istemeden çekiyordu.
Felix'in saçları biraz dağınık, gözleri ise hafif mahmurdu. Henüz tam uyanmamış gibi bir hali vardı, ancak karnını doyurma hevesiyle ocağın başından ayrılmıyordu. Hyunjin ise bu görüntüye dayanamayarak onun yanına süzüldü. Bir anda kollarını Felix'in ince beline doladı ve başını Felix'in omzuna yasladı.
Yüzünde muzip bir gülümsemeyle, "Sen böyle güzel görünürken nasıl yemek yapmana izin verebilirim ki?" diye fısıldadı. Bir kaç kez öptü.
Felix, Hyunjin'in sıcak nefesini boynunda hissedince omzunu refleksle yukarı çekti. "Ya Hyunjin!" diye sitem etti. "Bırak da yemek yapayım. Kaç gündür yataktan çıkmama izin vermiyorsun. Kurt gibi açım!" Felix'in hafif mızmızlanışı, Hyunjin'i güldürdü.
Ancak Hyunjin, oyununa devam etmeye kararlıydı. Onu hızla kendisine döndürdü ve Felix'i, hemen yanlarındaki mutfak dolabına yasladı. Felix'in elindeki tahta kaşık havada kalırken, dudaklarından küçük bir çığlık döküldü.
Hyunjin, Felix'in şaşkın yüzüne gülümseyerek baktı, ardından dudaklarını Felix'inkilere yaklaştırdı ve onu tutkulu bir şekilde öptü. Felix, kısa bir an tereddüt ettikten sonra karşılık verdi. Çünkü Hyunjin onun ruh eşiydi; ona hayır demek mümkün değildi.
Tam o sırada, Felix'in burnuna gelen yanık kokusu tüm romantizmi yarıda kesti. Gözleri bir anda ocağa kaydı ve Hyunjin'i kollarıyla hızla itti. "Ya! Yanacak şimdi!"
Hyunjin, geri çekilirken kıkırdamadan kendini alamadı. Felix, ocağın başına dönüp tava içindeki etleri kontrol ederken derin bir nefes aldı. "Neyse ki çok yanmamış," dedi kendi kendine.
Hyunjin, hala gülümseyerek ona yaklaştı ve ellerini Felix'in omuzlarına koydu. "Sana yardım edeyim, güzelim." dedi.
Felix, derin bir nefes alıp ona onaylar bir bakış attı. "Peki. Sen baharatları ilave et. Ben de içecekleri götüreyim," dedi ve bu fırsatı değerlendirip mutfaktan çıktı.
Hyunjin, dolaptan bir dizi baharat çıkarırken yüzünde bir gülümseme vardı. Felixle her şeyi birlikte yapmayı seviyordu. Baharatları göz kararıyla ete serpiştirirken "Bunu kesinlikle sevecek," diye mırıldandı. Ancak farkında olmadan Felix'in alerjik olduğu baharatı da eklemişti. Felixin biberiyeye alerjisi vardı.
Etlerin kokusu mutfağı doldurmuştu. Hyunjin, tavanın içindekileri birkaç kez çevirdi ve altını kapatıp masaya geçti. Mutfağın huzurlu atmosferinde bir kahvaltı masası hazırlamaya başladı. Felix, mutfaktan içeri döndüğünde masanın çoktan düzenlenmiş olduğunu gördü. Elindeki iki bardak portakal suyuyla Hyunjin'in çabalarına gülümsedi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Don't dare me | Hyunlix
FanfictionMinific | Delta Hwang ve Vita Felix Omegaverse Öylesine yazılmış bir hikayedir