Lu olduğu yerden kalkamayacağını hissetti . Bacakları ona ihanet ediyordu . Az önce tepesinden bir şey uçmuş ve onun korkuyla yere düşmesine sebep olmuştu ama onu asıl korkutan Rain'in sesiydi soğuk ve ifadesizdi . Endişesi zirve yapmaya başlarken belli belirsiz ayak seslerini duydu . Ellerini kaba etine bastırarak kabaca kaldırdı onu . Lu onun ellerinin içinin yer yer çatlamış olduğunu farketti . Hatta nasır bile tutmuş olabilirdi. Rain onu daha fazla tutmak istemiyormuş gibi ellerini çekti.
Lu kalakalmıştı. Artık onunla kendi arasındaki güç farkını daha net görebiliyordu. Bir yanı hemen bırakıp gitmek isterken diğer yanı merak içinde bekliyordu.
"Kaldır kafanı " dedi duygusuzca
Ne , kafasını mı bir an idrak edemedi fark etmeden başını yere doğru eğmişti
"Kaldır şu lanet kafanı"
Lu şoktaydı. Hızla emredileni yaptı.
"Bir hata mı yaptın ?"
Evet anlamında kafasını salladı.
"Güzel, sen bir hata yaptın . Üstünden gel . Seni zayıf görmeme müsade etme "
Lu dik durmaya çalışmış başaramamıştı.
"Ders bitti çık sınıftan"
Ne , şaka yapıyordu değil mi . Bitmiş olamazdı . Daha , daha hiçbir şey öğretmemişti ki . Yoksa öğretmiş miydi ?
"Hem dilsiz , hem de sağır mısın ? Çık sınıftan diyorum "
Lu ışık hızında fırlayıp çıktı ordan. Hayatında ilk defa böyle azarlanıyordu . Buna hazır olduğunu zannediyordu ama değildi Adrianla bu yolculuğa çıkarken zorluklara göğüs gerebileceğini düşünüyordu . Artık ortada ne abisi vardı nede yolculuk , burda ne kadar aciz olduğunu görüyordu hemde onları öldürmek isteyenlerin karargahında , ah doğru zaten abisini öldürmüşlerdi . Göz yaşlarının akmasına izin vererek asansöre gitti , düğmeye bastı ve bekledi . Artık kısık seslede olsa hıçkırıkları duyuluyordu ."Üstünden gel . Seni zayıf görmeme müsade etme " Derin bir nefes aldı. Yüzünü yakındaki duvara doğru döndü. Sakinleşmeye çalışarak gözlerini kapattı, tam kalbinin üstüne vurmaya başladı.
Tak . Onu düşünmek kendini üzmekten başka bir şey değil.
Tak. Daha güçlü olabilirsin.
Tak. Yapabilirim, Üstesinden gelebilirim.
Asansörün zili çaldığında gözlerini açtı sakinleşmişti. Tam asansörün olduğu tarafa doğru dönecekti ki bir el tam sol yanından duvara vurdu. Avucunda beyaz bir peçete duruyordu. Arkasını döndü Rain sadece elini oraya yaslamış gibi duruyordu tabi yaslanmak için garip bir yer olduğunu unutursanız .
"İyi yaptın " dedi ve mendili avucundan bıraktı, süzülerek yere düştü . Gerek kalmamıştı .
Bir şey olmamışcasına dümdüz odasına yürümeye başladı. Lu o gitti mi diye baktıktan sonra yine de mendili yerden aldı.
*
Sera dersleri (artık böyle sesleniyordu) beklediği kadar kötü değildi . Rani o geldiğinde sıcak çay ikram edip onunla sürekli sohbet ediyordu . Daha çok kendi konuşuyordu ama olsun , Lu onun arkadaşlığından çok zevk alıyordu . Ve yavaş yavaş sesini yükseltmeye bile başlamıştı . Rani ona yoga yapmayı öğretiyor . Hangi çiçeklerin aslen nerede yetiştiğini anlatıyordu . Bu bir dersten ziyade rahatlaması ve arkadaşıyla buluşmak için sözleştikleri bir zamana dönüşmüştü.
"Bence sende büyük bir güç var Lu , sadece kontrol etmeyi bilmiyorsun eğer kullanmak istemezsen bunu yapmazsın . Kimse seninle, sen istediğin için konuşmuyor ,hem böyle çok endişelenirsen kendini daha çok yıpratırsın "
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Beyaz
Novela JuvenilSarışın veya mavi gözlü olmanın genetik bozukluk olarak kabul edildiği yeni bir düzen kuruldu. Açlık ve sefalet insanları bu ırkçılıkta birleştirdi. Geni bozuk sarışın insanlara SS dediler. Yalnızca renkli gözlü insanlara ise Melez . Tek bir gerçek...