Lu sabah ilk önce yüzünün oldukça şişmiş olduğunu farketti. Göz kapaklarını neredeyse açamıyordu. Yanına kıvrılmış olan Rani'yi farketti. Yüzünü yıkamak için gittiğinde ne kadar yıkasada yüzünü hissetmiyordu. Rani uyanmış ona limon yaprağı ıslatıp getirmişti . Lu teşekkür etti ve yüzünü bununla sildi ferahlatıcı hoş bir kokusu vardı .
"Bu gerçekten de limonun yaprağı mı ? " diye sordu Lu
"Tabi ki hayır ferahlatıcı ve tazeleyeci etkisi yüzünden öyle koymuşlar ismini" dedi Rani odamda bulunan kettle'a su koydu. Kesinlikle çay yapmaya başlamıştı. Lu gülümseyerek pekte renkli olmayan dolabının kapısını açtı . Pek bir şey yoktu renk katan tek şey Theon'un baloda giymek üzere verdiği öteki elbiselerdi. Dolabı karıştırmaya başladı.
"Aa.. Rani bu arada sen dün akşam ne için gelmiştin ?"
Rani elinde çay bardağıyla Lu'nun dolap olarak kullandığı küçük odaya girdi. Evet , bu küçük odayı genelde mutfak olarak kullanıyorlardı. Ama Lu malzemeleri ve dolapları oturma odasına taşıdı . Oysa çok kıyafeti bile yoktu. Rani üşendiği için olduğunu tahmin ediyordu. Odanın 3 duvarında boydan boya askılar vardı kapının olduğu duvaraysa bir kaç raf koymuştu. Ders için çalışma kitapları ve bir kaç roman vardı. Lu buraya geldiğinden beri çok değişmişti. Artık daha dışa dönük ve duygularını göstermede problem yaşamıyordu.
"Şey , seninle biraz laflarız diyordum ama onun yerine çığlıklarınla karşılaştım"
Lu elindeki siyah kısa kollu tişörtü tutarken , dudağını ısırdı.
"Kabusun, çok mu özel ? Anlatamayacak kadar mı ? "
Lu yanıt vermek istemiyordu. Ama iç çekerek ona anlattı.
"Mesele benim abim . Theon'la fransada tanışmadığımı anlamışsındır . Theon beni buraya getirdiği gün abimle bir yere gidiyorduk , şey ... O , o öldü "
Rani sorduğuna pişman olmuştu .
"Özür dilerim , ben , düşüncesiz davrandım . Abin için üzgünüm "
"Hayır , önemli değil. Nereden bilecektin ki ? " Elinde oynayıp durduğu tişörtü bir kenara fırlattı. Gri bir tişörtü giydi. Siyah pantolonlarından birini seçti ve saçını at kuyruğu yaptı. Boynunda parıldayan bir şey Rani'nin dikkatini çekti.
"O da nedir ? " dedi Rani
Lu hemen elini boynuna attı.
"Bu mu ?" dedi ve düşüncelere daldı.
"Evet ?"
"Ah, şey ... Evet bu bir hediye "
"Kimden ?"
"Rain"
Rani az kalsın elindeki kupayı düşürüyordu. Ciddi mi diye Lu'yu dikkatle süzdü. Daha yakına gelerek kolyeyi daha yakından inceledi. Kar tanesi . Hah !
"Biliyorum , şey bu biraz iyiliğin karşılığı gibi "
"Hayır , olabilir tabi ben sadece biraz şaşırdım o böyle bir insan değildir , incelikten anlamaz "
"Evet , bende şaşırmıştım"
"Derse gitmeliyim , sonra sana uğrarım olur mu ?"
Lu birazcık heyecanlıydı ama birazcık çünkü artık Karanlık Dövüş Sanatlarında temeli bitirmişlerdi artık yakın dövüş stillerini öğrenecekti. İlk kez geldiğinde korktuğu koridorda dimdik yürüdü. Kapıyı dikkatle çaldı. Rain yine askılı giymişti , elinde bir kaç parça kağıt tutuyordu. Lu sırıtarak içeri girdi , nedense onu her gördüğünde kendini daha özgüvenli hissediyordu , daha cüretkar.
Rain ona ısınmasını söyledi ve elindeki kağıtları katlayıp köşeye koydu. Lu bekliyordu. Yumruk atmasını öğrenmişti ama kum torbasına karşıydı şimdi karşısında Rain vardı.
"Tamam , önce yavaş olacağım ama sonrasında hızlanacağım tamam mı ? Uyum sağlayamazsan , şey o zaman yumruğu yersin "
Lu kafasını salladı , biraz korkmuştu. Rain gerçekten yavaş hareket ediyordu , Lu yumruğun nereden geldiğini görebiliyordu. Rain'in eli omzuna uzandığında düşünmeden ona sırtını dönerek yere düşürdü. Ama Rain deneyimliydi düşerken Lu'nun bacağına çelme taktı. Lu poposunun üzerine düşmüştü , yüzünü buruştursa da gelen yumruğu tutup engellemişti. Hızla geri doğru atıldı ama Rain ayağa kalkmıştı , öteki ayağından destek alarak güçlü bir tekme indirdi ama Lu yana savrularak kurtulmuştu . Arkasını Raine dönmüş olmalıydı , bir eli belinde diğerini de boğazında hissetti . Dirseğiyle bir yumruk indirdi , yada indirdiğini sanıyordu . Ama işe yaramıştı ellerden kurtulmuştu ama bu sefer yine popo üstü düşmüştü .
"Sanırım seni biraz daha zorlamak lazım " dedi Rain nefes nefese bile kalmamıştı.
Sonraki günler hep böyle geçti her seferinde Rain'e ulaşmaya çalışıyordu ama bir türlü beceremiyordu. Beceremiyordu işte. Rain'in bir yumruğu -ki elinden geldiğince yavaşlattığını biliyordu- omzuna isabet edince küfretti.
"Lanet olsun"
Rain bir anlığına şaşırdığı için boş bulundu. ve Lu yumruğu suratına geçirdi. Sonra ne yaptığını farketti ve şaşkınlıkla Rain e baktı yüzü moraracak mıydı emin değildi ama ona yumruk atmıştı. Rain gülümsedi ve yumruk atılan yeri tuttu.
"İyiydi , aslında baya iyiydi neredeyse canım yandı. " Rain sevinmiş olsa da tatmin olmamıştı. "Daha iyisini yapmalısın , üstler biraz yaygara yapıyor senin .. Melez olmanı bahane olarak kullanarak saha görevini erkene çekmeye çalışıyorlar"
Lu köşede duran su şişesini kapatarak oturdu. Tam 3 saattir aralıksız çalışmışlardı. Tüm vücudu kasılıyor ve yerini dalga dalga yorgunluk alıyordu.
"Saha görevi de nedir ?"
Biraz terlemeye başlamış olan Rain'de boynuna bir havlu atmıştı.
"Saha görevi , hmm... Seni enkazlara yollayıp hem sadakatini hemde becerilerini ölçmek istiyorlar. Çünkü melezler , hakaret etmek gibi olmasın ama SS'leri korumak gibi düşüncelere dalıyorlar " bunu bu kadar ciddi söylemese Lu belki bu kadar yaralanmazdı. Çünkü o bir SS olmanın ötesinde bir albinoydu. Rain'in gözleri gözlerine kilitlenmişti.
"Tabi ki saçma , evet . Bu çok zor olmamalı değil mi ?" . Rain gözlerinden ateş çıkararak baktı ona.
"Zor olmamalı mı dedin , seni gördükleri yerde öldürmeye çalışacaklar. Bu insanlar tehlikeli Lucia , bunu anlamalısın "
"Neden , neden beni öldürmeye çalışsınlar ki ?"
"Çünkü sende onları öldürmeye çalışacaksın "
*
Dışarıda yağmur yağmaya başlamıştı. Ağustosun son günleride hızla geçmişti. Sonbahar kendini sağanak yağmurla göstermeye başlamıştı. Lu , son zamanlarda 17.kat civarlarında geziniyordu ve iki sandalyenin zar zor sığabileceği küçük bir balkon keşfetmişti. Ayaklarını aşağı sarkıttı , titredi. Su bacaklarından aşağı akıp gidiyordu. Bu banyo yapmak gibiydi. Derin bir nefes aldı.
"Yine burdasın"
Lu arkasını döndü. Theon yer yer ıslanmış saçlarıyla karşısında dikiliyordu. Lu gel işareti yaptı. Theon ikiletmeden yanına oturdu ama bacaklarını sarkıtmadı , belli ki yeterince ıslandığını düşünüyordu.
"Nerede ıslandın ?"
"Yağmurdan kaçan bir kaç insana yardım etmem gerekiyordu."
"Tabi , nedense seni her gördüğümde birilerine yardım etmekle meşgul oluyorsun"
"Evet, sanırım kendimi suçlu hissediyorum. Yani melez doğarak..."
"Bu senin suçun değil ki"
"Evet, anneminde değildi..."
Lu , Theon'un yüzüne yerleşen acıyı gördü. Sahi , Annesini hiç görmemişti . Ablası Thia'yı görmüştü , esmerdi. Koyu kahve gözlere sahipti. Tamamen normaldi .
"Annen...?"
"Öldü. Daha doğrusu , öldürüldü. Babam tarafından"
"Bu korkunç , nasıl yapabildi yani , bu gerçekten ... Üzgünüm"
"Hayır önemli değil. Onu , hala affedemedim. Ama bilirsin o sonuçta baban , ne yaparsa yapsın bunu değiştiremiyorsun"
Lu bilmiyordu. Onun babası yada annesi yoktu. Beraber büyüdüğü teyzesi ve amcasından nefret edemezdi , yada Adrian'dan. Abisini nasıl da özlemişti. Eksik parçası... Tam hissetmiyordu kendini artık , kaç hafta geçerse geçsin unutabilecek gibi değildi. İkizlerin tek bir ruhu paylaştığını okumuştu. Şimdi ruhu yarımdı.
"Lu, içeri girmeliyiz . Donuyorsun"
Theon kalkmasına yardım etti ve tekrar aşağı indiler . Aslında Lider ve üst rütbedekiler en yukarda kalıyorlardı , mesela Theon'un ablası gibi . Ama Theon melez olduğu için onu aşağı atmışlardı çalışanlardan bile alt düzeyde sayılıyordu. Lu yakın zamanda üst katlara atılacaktı , tabi sınavda eğer başarılı olabilirse . Saha Görevi onu korkutuyordu. Üst katlarıda istemiyordu. Havari olmakta istemiyordu ama yaşamasının tek yolu buydu , en azından medeni tek yolu buydu. Theon ona bir battaniye ve sıcak çikolata getirdi. Lu acı şeylerden hoşlanmıyordu. Onu battaniyeyle sıkı sıkı sardığına emin olduktan sonra , Lu'nun kucağına başını yasladı Theon. Lu bunu yaptığında annesini özlediğini düşünüyordu . Muhtemelen o doğduktan kısa süre sonra ölmüştür . Saçlarını okşamaya başladı . Islandığı için kıvırcıklaşmaya başlamıştı oda üşümüştü muhtemelen . Lu battaniyesini onun üzerine örttü.
"Hayır , onu senin için getirmiştim"diye itiraz etti Theon.
"Şş . Ben iyiyim , çoktan ısındım " dedi Lu elindeki sıcak çikolatayı göstererek.
Aniden kapı açıldı.
"Lucia , aşağı .. " Rain'in yüzü kasılmıştı. "Meşgul olduğunu bilmiyordum" . Theon'a hiçte hoş olmayan bakışlar attığını fark etti. Kavga mı etmişlerdi acaba.
"Bende kalkıyordum şimdi " dedi Theon.
Rain'in yüzü hala bariz derecede asıktı.
"Saha görevini erkene çekeceklerini söylemiştim. Haftaya gidiyorsun"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Beyaz
Novela JuvenilSarışın veya mavi gözlü olmanın genetik bozukluk olarak kabul edildiği yeni bir düzen kuruldu. Açlık ve sefalet insanları bu ırkçılıkta birleştirdi. Geni bozuk sarışın insanlara SS dediler. Yalnızca renkli gözlü insanlara ise Melez . Tek bir gerçek...