Rani yüzüne vuran gün ışığıyla kalktı yine ama bu sefer bir arabadaydı , sıcacık çayını içebileceği odasında değil. Bir kap su alıp dışarı çıktı yüzünü yıkadı ve iyice gerindi haki rengi pantolonu yer yer ıslanmıştı. Askılı sarı bluzuna baktı dünden bu yana temiz görünüyordu. Hedefine varışı biraz uzamıştı çünkü bilindik yollar çökmüş ve etrafından dolanmak zorunda kalmıştı. Bagajda bulunan 5 bidon benzinden 2 sini harcamıştı bile . Dönüş için yeteceğini umuyordu. Tekrar direksiyonun başına geçti , yollar bir film karesi gibi geçip gidiyordu. Küçük göletler görüyor hatta bu çorak yerde insanlara bile rastlıyordu bazen . Kimse geçmezdi buradan hem fazlasıyla sıcak olurdu hemde tamamen dağlık bir alandı. Sonunda dağın içinden geçen yere ulaştı. Bagaj kapağını açarak haritayı boylu boyunca yaydı üzerine ölçü aletleriyle bir yandan tahminlerini doğrularken diğer yandan kaba taslak çizmeye başlamıştı. Görünen kısmı iyice çizdikten sonra arabadan su şişesini ve çantasını kaptı , bagaj kapağınıda kapatarak arabayı kilitledi . İçerisi sandığından daha güzeldi , belli ki biri oymuştu buraları adeta bir mağara girişi gibiydi ama içeride ateş vardı iki yanda duvarla zemin arasındaki noktalara ateş yakmışlardı . Dağın içinden geçtiği için yol çok uzundu ama yapabilecek bir şey yoktu arabanın sığabileceği kadar geniş değildi. Daha yarım saat olmamıştı ki biri dikkatini çekti siyah bir kaban giymişti ölmek üzere gibi duruyordu. Gözlerini Rani'ye çevirdi mavi gözleri vardı ama saçları simsiyahtı.
"Su " diye fısıldadı çatlak dudaklarıyla . Rani düşünmeden çantasından suyu kaptığı gibi onun dudaklarına dayadı. Kana kana içti o da. Eski adıyla Hindistanda insanlar susuzluktan ölebilirdi , susuzluğun ve açlığın ne demek olduğunu bilirdi. Suyu içtikten sonra doğrulmaya kalktı ama yarası vardı kanıyordu. Kolunda derin yırtıklar ve kalçasında derin bir cam parçası vardı sanki iki kez cam girmiş gibi açılmış bir yaraydı bu.
"Sen yaralısın " dedi Rani
"Yardım edebilir misin ?" dedi zayıf bir sesle
"Tamam , tamam bir bakalım " Rani koluna çantasından bir antibiyotik krem sürerek sardı. Kalçasından büyük cam parçasını hızla çıkardı. Kan sızmaya başlamıştı. Çantasından krem rengi gömleğini çıkararak üstüne bastırdı. Ama yara çok derindi , kan durması gerekirken hızlanıyordu. Tek çare , tek çare...
"Dikmek " dedi sanki Rani'yi duymuş gibi.
"Çok acıyacak ama çok yani bildiğin her şeyden çok" dedi Rani
Yüzü gittikçe sararmaya başlamıştı. Ya şimdi ya hiç diyerek beyaz bir ipliği iğneden geçirdi. Böyle yolculuklara giderken ilk yardım çantası getirdiği için minnettardı. Ve dikti, tüm bölgeyi . Küçük şeylerden korkan biri değildi bu hiç bir şeydi . Çığlıklar duvarlarda yankılanıyordu. Yaranın üstüne antibiyotikli krem sürdü ve belini güzelce sardı. Şimdi farkediyordu yüzünde yer yer morarmalar ve çizilmeler vardı ,tüm vücudu öldüresiye dövülmüş gibiydi. Neye bulaştı acaba diye merak etti .
"Sen burda bekle , bir şeyler bulup seni buradan çıkaracağım tamam mı ?" tam arkasını dönüp gitmeye hazırlanıyordu ki onun zayıf sesini duydu.
"Bekle , adın ne ?"
"Rani , Rani Amyra Dhawan "
"Ben de Ian Tyrell . Teşekkürler Rani , Sana hayatımı borçluyum " Rani ne diyeceğini bilemedi mavi gözlerine uzun uzun baktı ve arabasına koştu. Bir tahta bularak arabasında bulunan halatı aldı koşarak 10 dakikada Ian'ın olduğu yere geldi ama orada yoktu. Rani ne yapacağını bilemedi tahtayı bırakıp uzun uzun ona seslendi ama cevap gelmedi 1 saat yürüdü içeri doğru ama onunla karşılaşmadı , hatta hayal kurduğunu düşünmeye başlayarak geri dönmeye başlamıştı ki Ian'ı tedavi ettiği yerdeki kanları gördü . Hayır birisinin hayatını kurtarmıştı buna emindi. Eğer buraya tekrar gelirse diye çantasındaki tüm suyu, yemeği ve ilk yardım çantasını bıraktı . Burayı geçemezdi aklı hala ondayken olmaz. Arabasına döndü ve halatı tekrar yerine koydu. Arabaya binmiş dönüyordu ki yolcu koltuğundaki bir şey dikkatini çekti bir kolye siyah deri bir kolyeydi ucundan elle yontularak yassılaştırılmış bir ametist sarkıyordu. Buraya gelip geri dönmüş olmalıydı . Çünkü karşıya geçmek istediğini biliyordu bakışları hep o yöndeydi . Demek buradan kaçmadan önce ona bir hediye bırakmıştı. Bir daha görüşmeyeceklerini bilsede kolyeyi boynuna takmaktan geri durmadı. Bu bir şekilde onu rahatlatmıştı.*
Lu boynuna taktığı kolyesine aynada uzun uzun baktı. Tıpkı bir kar tanesine benziyordu, canlı gibi yani . Tabi Rain'in cümleleri aklına geldikçe siniri tepesine çıkıyordu."Bu kadar seveceğini bilmiyordum , eski birşeydi . Beni taşıdığın için vereyim dedim , bir iyiliğe karşı bir iyilik tarzında anladın değil mi ?" . Düşüncesizdi işte . Kurcalamanın manası yoktu , yeni kolyesini sevmişti. Theon'un verdikleri gibi son moda değildi ama sevmişti işte. Beyaz altından oluşan minik halkalı zincirini okşadı ve tişörtünden içeri attı. Rani bir soru sorarsa cevaplayamayacağını hissediyordu çünkü. Bugün gelmişti Rani . Lu'nun bugün dersi olmadığı için ona yardım etmeye gidebilirdi. Seranın kapısını iki kez çaldı.
"Eehm, biraz meşgulüm" diye seslendi Rani içeriden
"Rani , benim Lu . Yardıma geldim"
"Ah, tamam içeri geç"
Her zaman temiz olan odanın zemininde tozlar vardı şimdi , Rani de çantasını dağıtmış harita taslağı üzerinde çalışıyordu. Lu yanına gelerek haritaya baktı büyük bir özgüvenle her şeyi hatasız çiziyor önemli unsurları sağ alt köşede açıklayan mesajlar yazıyordu. Lu onu rahatsız etmeden yerdeki tozları sildi , çiçekleri suladı ve olgunlaşmış meyveleri topladı. Topladıklarını yıkayarak bir tabağa doğradı biraz çay da demledi . Rani çok severdi . Yanına bırakarak odadan çıktı bugün meşguldü . Hep Rani , Lu'ya yardım ediyordu , Lu'da bir şeyler yapabildiğine sevinmişti. Koridordan aşağı doğru iniyordu ki bir ses duydu.
"Lucia " sert ve otoriterdi ama sahibini tanıyordu onu şaşırtan şey ilk defa ismiyle seslenmişti hemde kimsenin söylemediği farklı bir kısaltmayla.
Rain tekrar seslendi ona " Hayatta Kalma dersin varmış , Frank söylememi istedi . Ders sayını arttırıyorlar , sanırım birileri kutlamada iyi bir imaj yaratamamış "
Lu somurtmaya başlayarak üst katlara tırmandı . Hayatta Kalma çok saçmaydı . Sürekli malzeme düzenliyor , doğada nerede yetişir gibi konular işleyip duruyorlardı. Bu günde malzeme listesi çıkararak ve çanta düzeni yaparak başladılar daha sonra uzun uzadıya coğrafik bölge özellikleri ve iklim şartlarını içeren bir söylev dinledi . Yakın çağ tarihi bile bu dersten daha eğlenceliydi. Artık sıkılmaktan bile yorulmuş bir şekilde sınıftan (yani öğretmenin odasından) çıkarken bu seferde Filoloji'ye girmesini söyleyen bir not getirdi bir çocuk . Hızla o sınıfa koşmaya başladı . İşler iyice sarpa sarmaya başlamıştı. Sabah erkenden uyanıyor akşam geç saatte yatağına yığılıp kalıyordu. Theon bazen onun odasında kitap okuyup Lu'yu bekliyordu. Ona sıcak süt ve ağrı kesici hazırlıyor , bazen omuzlarını ovuyordu . Lu ona çok minnettardı ama bu ekstra ilgiyi istemiyordu. Rani'nin onu sevdiğini biliyordu , birde ... Neyse .
"Theon, artık buraya gelmemelisin "
Okuduğu kitaptan kafasını kaldırarak ,
"Anlamadım "
"Yani , şey ... Bir şeyler var ve senle ben ... Yakın arkadaşız değil mi ?"
Theon duraksadı ,
"Tabi ki , tabi yakın arkadaşız"
Lu farklı bir izlenime kapılmadığından emin olmuştu. Sonra arkadasını dönerek uyudu. Theon beş dakika daha bekleyip gitmişti. Rüyasında Adrian'ı görüyordu , elini uzatıyordu ama bir türlü ona ulaşamıyordu . Sonra birden Adrian'ın bembeyaz saçları kanla kaplanıyordu kan damla damla akarak onun tüm beyaz tenini kaplıyordu.
"Hayır , hayır , hayır ... " diye bağırdı Lu . Birilerinin onu tuttuğunu hissetti , çırpındı ona ulaşmalıydı , ona...
"O ölmesin ben öleyim " diye tekrar bağırdı. Kan ter içinde kalmıştı . Bir el kafasını okşuyordu .
"Sakin ol , şş geçecek "
"Rani ?"
"Evet benim Lu , sakinleş "
Lu , Raniye can simidi gibi sarılmıştı ve tüm gece boyunca ağlamıştı.
~
Multimedia: Rani Amyra Dhawan
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Beyaz
Novela JuvenilSarışın veya mavi gözlü olmanın genetik bozukluk olarak kabul edildiği yeni bir düzen kuruldu. Açlık ve sefalet insanları bu ırkçılıkta birleştirdi. Geni bozuk sarışın insanlara SS dediler. Yalnızca renkli gözlü insanlara ise Melez . Tek bir gerçek...