Şanslı yedi'de neyin nesiydi diye düşündü Lu. Ama emin olduğu bir şey vardı ki buradaki herkes ondan haberdardı ve kesinlikle iyi bir şey değildi. Yağlı kafa kendine bir saldırı gelecekmişte o'da bunu kabullenmiş gibi eşyalarını toplamaya başladı.
"Sen değil Louis , O " dedi Rain , Lu'yu gösterek . Louis ilk başlarda sevinir gibi oldu sonrasında galiba bunu öğretmenliğine bir hakaret algılamış olacak ki suratını astı.
"Bir şeyler öğrenmesi için en etkili yolun bu olduğunu düşünüyorlarmış" diye açıklama yapması gerekmişti Rain'in.
Lu ne olduğunu anlamayarak peşi sıra takılmıştı. Onun odasına vardıklarında bir kaç parça eşya toplamasını söylemişti , daha doğrusu emretmişti . Lu onu hiç bu derece asabi görmemişti. Kimse ona bir şey açıklamıyordu sadece söyleneni yapıyordu. İki parça siyah bluz ve en yeni siyah kotlarından bir sırt çantasına atarak Rain'in yanına inecekti ki ,Lu onu zaten zemin katta bekler halde buldu. Onu rahatsız eden ne diye düşündü. Üzerine kat kat kazak giymişti bu ılık havada o üstündekilerle pişiyor olmalıydı. Bu soğuk bir yere mi gidiyor oldukları anlamına geliyordu acaba . Çanta hazırladığına göre buradan çıkıyor olmalılardı. Rain sabırsızca çekiştirmeye başladı Lu'yu kendi anahtarıyla 3 kapı açtıktan sonra ana kapıda bekleyen iki gölge onlar için bir ordunun bile geçebileceği büyük kapıyı araladılar. Lu dışarısının neye benzediğini unuttuğunu zannediyordu ama yanılıyordu burnuna hemen yakınlardaki ormandan gelen çam kokusu doldu. Ne kadar zaman olmuştu bir kaç hafta mı,bir ay mı . Zaman su gibi akıp geçmiş , yaşamı büsbütün değişmişti. Adrian büyük elinin sıcaklığını hissedemeden yürüyemeyen Lu , şimdi hiç te tekin olmayan birinin peşinden bilmediği bir yere gidiyordu.
Elindeki anahtarla büyük siyah bir jip'in ışıkları yanıp söndü. Bagaja çantalarını attıktan sonra nihayet sormak için fırsat bulabildi .
"Biz nereye gidiyoruz acaba ?"
"Yedi'ye" diye kestirip attı Rain.
"Peki, ee .. Şey bu Yedi de nedir ?"
Rain ciddi mi diye yüzüne baktı fakat şaka yapmadığını anlayınca bir iç çekerek anlatmaya başladı.
"Yedi dağın ismi , İsmini Yedi keşişten alıyor . Sözde bu keşişlerin soyu bozuklardan temizlendiğimiz günü gördükleri söylenir. Biz de iki ayda bir giderek bu dağın güvenliğini sağlarız. Ama kahrolası dağ deli gibi soğuk olduğu için bu görev herkesi zorluyor bu yüzden ona 'Şanslı Yedi' diyoruz"
Lu soğuktan nefret etmezdi ama pek sevdiğide söylenemezdi. Üzerine hiç bir şey almamıştı yükseklere çıktıklarında soğuktan ölebilirdi . Ne yapacağını düşündü.
Rain bir eli direksiyondayken diğer elini arka koltuğa uzanarak içi kürklü kalın bir kar montunu Lu'nun kucağına bırakıverdi. Lu bir şey demeden minnetle giydi. Yumuşacıktı , Lu ya yatağını anımsatıyordu. Yorgun olduğunu farketti ama Rain uyumasına kızabilirdi.
"Uyuyabilirsin daha yolumuz uzun " dedikten sonra Lu kendini hemen tatlı uykunun kollarına bıraktı.
*
Lu gözünü açtığında yolun boydan boya karlarla kaplı olduğunu gördü. Araba durmuştu, daha doğrusu park edilmişti bir waffle Evi'nin önüne hemde .Ne kadardır uyuduğunu bilmiyordu ama Rain yanında yoktu. Arabadan indi , dışarı çok soğuktu hemen titremeye başladı . Spor ayaklabılarıyla kaymadan Waffle evi'ne girmek için koştu.
İçerisi tamamen tahtayla döşenmiş gibiydi . Ortada bulunan yuvarlak bar masasının etrafı waffle yiyen adamlarla doluydu . Aralarından birini hemen tanıdı Lu. Kendisiyle aynı montu giymiş Rain tek başına oturmuş waffle yiyor ve bir yandan da onunla cilveleşen garson kızla tatlı tatlı sohbet ediyordu. Lu , Rain'in ilk kez bu yönüne şahit oluyordu . O her zaman vahşi bir aura saçıyor ve etrafındaki insanlara duygusuz davranıyordu. Lu'yu rahatsız eden bir duygu belirdi içinde , bunun merak olmadığına emindi. Karnını tutarak Rain'e doğru yaklaştı. Rain kafasını çevirince göz göze geldiler bir saniyeliğine ifadesi Lu'nun bildiği adama dönüşmüştü ama sadece bir saniyelik. Sonrasında oturması için yanındaki sandalyeyi çekerek büyük bir incelik göstermişti. Lu şaşırsada onu bozmadı ve oturdu. Garson kızın isminin Shannon olduğunu farketti. Kız pek istemesede Lu'ya dönmüştü çünkü .
"Bir şey alırmıydınız ? " diye sordu bayık bir sesle
"Onun içinde benimkinin aynısından lütfen" dedi Rain boğuk bir sesle. Kız , Rain'in bariz bir şekilde Lu'yu tanıdığını ima etmesine bozulmuş gibiydi. Siparişi getirdiğinde de bunu belli etmiş , Lu'nun tabağını bırakır bırakmaz , Rain'e dönmüştü.
"Ee .. Andy nereden tanışıyorsunuz bakalım " diye sormuştu. Lu gülmemek için yanaklarını sıkmıştı. Rain tabiki de ona gerçek ismini söyleyecek kadar güvenmiyordu. Ne sanmıştı ki . İçindeki rahatsızlık hissinin waffle eriyip gitmesine izin vermişti.
"Biz akrabayız " dedi nazik sayılabilecek bir sesle. Kız da daha üstelemeyerek cilveleşmeye devam etti , belli ki sadece Lu bir rakip mi diye öğrenmeye çalışmıştı. Lu merak ettiği tatlı sohbetin çokta tatlı olmadığını öğrenince keyfi iyice yerine gelmişti. Rain sadece kızın sorularına yalan yanlış cevaplar veriyordu. Sadece başından gitmesini istiyordu ama kızın bunu anladığını pek sanmıyordu.
Arabaya bindiklerinde tek kelime etmedi Lu . Rain'in kaşı sinirden sekiyordu. Arabanın hızını iyice arttırmıştı. Bir kaç civar köyü dolandıktan sonra tekrar tepeye tırmanmaya başladılar . Buradaki ilk köye vardıklarında çoktan hava kararmıştı. Sırt çantalarınıda alarak bir motelde oda kiraladılar iki farklı yatak olmak üzere bir oda tutmuşlardı . Lu bundan emin değildi Theon'la aynı yatakta bile yatmışlardı ama Rain'le aynı odada kalma fikri onu rahatsız etmişti . Yoksa Rain'in yaydığı hisle mi alakalıydı bu. Rain tek kelime etmeden kendi yatağının yanına giyeceği kıyafetleri hazırlayıp koymuş , sonrasında tişörtünü umursamazca çıkararak yatmıştı. Lu rahatsızca aralarındaki boşluğa çantasını attı. Ama tabiki bu hiç bir şeyi değiştirmemişti. Küçük bir sırt çantasıydı sonuçta. Gözlerini kapayarak ormanda olduğu zamanları hayal etti.
*
Sabah ışık yüzüne vurur vurmaz uyanmıştı. Gözlerini açınca ilk gördüğü şey Rain oldu! Uykusunda ona doğru dönmüştü bütün yüzü net bir biçimde gözüküyordu. Biçimli ağzı alıp verdiği nefeslerle hafif aralanmıştı, dudakları kurumuş olmalıydı. Saçları her zaman düzgün olmasada taranmış olurdu en azından fakat şimdi dağılmış ve farklı bir hava katmıştı . Gözleri kapalı olduğu için uzun kirpikleri düzen içinde görülebiliyordu. Uykusunda bile havalı görünmeyi başarıyordu doğrusu. Lu kendine bakmak için banyodaki aynaya baktı . Bir türlü alışamadığı siyah saçları iyice dağılmış , karmakarışık olmuştu. Yorgunluktan gözlerinin altında torbalar oluşmuş , dudakları ve yüzü iyice şişmişti.
"Harika" dedi yüksek sesle.
"Nedir harika olan dedi?" uykulu bir sesle kapı pervazına yaslanmış olan Rain , besbelli ne kadar tabana zıt göründüklerinin farkında değildi . Tişörtsüz olduğu için gözüken yara izlerine odaklanmıştı yine Lu , nasıl olduklarını düşünüp duruyordu.
"Kafandan garip düşünceler geçmiyordur umarım " dedi Rain yamuk bir gülümsemeyle . Dalga mı geçiyordu emin değildi Lu ama iyi bir ruh halinde olduğu belliydi. Demek sabahları böyle oluyordu.
Lu dudaklarını ısırarak Rain'in bu haline gülmemeye çalıştı. Tek kullanımlık diş fırçasına uzanarak yine tek kullanımlık diş macununu sıktı ve dişlerini fırçalamaya başladı. Naneli diş macunu insanı uyandıran yegane şeylerden bir tanesiydi. Lu dişlerini fırçalarken Rain yaslandığı kapı eşiğinden milim oynamamış , aynadan Lu'yu seyretmişti. Lu bunu komik bulmuştu. Ağzından diş macunları akarken kocaman güldü ona aynadan. Ağzını iki kez çalkaladıktan sonra işi bitmişti.
" Senindir " dedi banyo'nun tamamını göstererek . Rain kapıdan içeri bir adım atarken Lu kapının dışına bir adım atmıştı ikisininde geçebilmesi için yan dönerek geçmeleri gerekmişti. Rain hala gülümsüyordu ve Lu'ya bakıyordu. Lu da ona bakarak gülümsüyordu.
Rain'in banyoda olmasını fırsat bilerek üstünü değiştirmişti. Belki de bu yolculuk beklediği kadar kötü geçmeyebilirdi.
~
Multimedia: Lucinda Day

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Beyaz
Novela JuvenilSarışın veya mavi gözlü olmanın genetik bozukluk olarak kabul edildiği yeni bir düzen kuruldu. Açlık ve sefalet insanları bu ırkçılıkta birleştirdi. Geni bozuk sarışın insanlara SS dediler. Yalnızca renkli gözlü insanlara ise Melez . Tek bir gerçek...