William hiç uyumadı , hiç konuşmadı. Konuşamadı demek daha doğru olur , Azura elinden geldiğince iyileştirmeye çalıştı ama William bütün gün kendine gelemedi.
"J sende duydun Rani'den bahsetti kesin başına kötü bir şey geldi gitmeliyiz yola çıkmalıyız "
"Lu , William'ın ne kadar güçlü olduğunun sende farkındasın , onu bu hale getiren kişiyi ani bir kararla yakalayabileceğimizi mi sanıyorsun ? Rani'yi bulacağız , söz veriyorum . Ama önce William'ın kendini toparlaması lazım. Beraber haraket etmeliyiz"
"Öyle diyorsun ama ... Endişelenmeden duramıyorum "
"Al şunu"
Rain ona bir bıçak uzatmıştı. Lu hemen alıp beline koydu.
"Gidip dışarıda bir kaç tur at, kendine gelirsin"
Lu lafını ikiletmeden kapıdan çıktı.
"Onu gönderdin , şimdi söyle bakalım neler oluyor ?" dedi Theon
Rain , Lu'nun uzaklaştığından emin olduktan sonra konuşmaya başladı.
"Bir süredir üstleri rahatsız eden Özel sınıf bir suçlu vardı. Saçları hep boyalı olduğu için onu küçümsemişler ve melez sanmışlar ama o bir SS'miş . İki tim göndermişler ama başarılı olunamamış . Bazı bildirimlere göre bu adam tüm SS'leri birleştirerek savaş başlatmak istiyormuş, Eğer böyle bir şey olursa .. İnsan nüfusunun geleceği tehdit altına girecektir. Biliyorsun babanın havarisi Helena , alanının en yeteneklisidir. O adamın sığınağına giden bir yol keşfetmiş ama o sırada , ölmüş."
"Ne Helena bile mi ?" dedi Theon
"Nasıl bir bela bu ?" dedi Azura
"Ian Tyrell diye biliniyor , Ben hücredeyken bundan bahsedip duruyorlardı . Haru'nun da yakalandığını öğrendiğimde William'a haber verdim artık orada kalamazdım hepsini tek tek avlıyorlardı."
"Bu korkunç " dedi Azura.
"Bizim savaşımız değil " dedi Theon , Azura'nın elini tutarak
"Bu yüzden sizi güvenli bir yere götürmemiz lazım , Şuanlık William'ın uyanması önceliğimiz"
"Hayır , Theon ben öylece oturamam . Bizim savaşımız olmasa bile yardımcı olmalıyız , elimizden ne gelirse "
"Azura karnındaki bebeğimizi düşün "
"Evet , Theon düşünüyorum anne ve babası olarak ona güvenli bir gelecek bırakmak bizim işimiz" . Theon boyun eğmişti .
"Sen küçük tutkulu bir kadınsın değil mi ?" dedi gülerek
"Ah bir şey mi kaçırdım" dedi Lu ter içinde.
"Hayır , Sen gidip duş al bende yiyecek bir şeyler hazırlayayım ve William'ı bir kontrol edeyim " dedi Azura masanın üstünde duran sargı bezlerini alarak
*
"Bebeğim , iyi misin sen ? Sana bir şey yapmadı değil mi ? O it'e daha neler yapacaktım ama çabuk öldü "
Rani ne yapacağını kestirmeye çalışıyordu o canavarı tekrar ortaya çıkartmıştı. William'ın onu kaçırdığını düşünüyordu galiba.
"Ah , evet iyiyim "
"Yalan söylüyorsun "
"Ne ?"
"Dövmeni kazıdı , canını yaktı "
"Ben iyiyim Ian "
Ian arabanın direksiyonunu sıkmıştı.
"Neden kaçtın Rani ? " sesi buz gibiydi. Rani titredi. Cevap vermek yerine arabanın dikiz aynasından Jeff'le göz göze geldi. Jeff gözlerini kaçırdı . İşte şimdi kendi başınaydı.
"Sana bir soru sordum " nazikçe telafuz etmişti ama ses tonu hiç öyle olmadığını söylüyordu.
"Ben , şey .."
"Cevap ver Rani , Beni artık sevmiyor musun ?"
"Hayır , öyle değil "
Ian kaçtığını bilmesine rağmen onu merak etmişti ona bir şey olmasından korkmuştu. Rani'yi sevdiği su götürmezdi. Rani karmakarışık duygular içerisindeydi.
"O zaman ne Rani , Anlat bana bebeğim . Beraber çözebiliriz , çözemeyeceğimiz bir şey yok beni sevdiğin sürece"
"Ian sen bana bir şey yaptın , ben hatırlayamadım , bilmiyordum zihnimi bulandırdın "
Ian dişlerini sıktı.
"Bu senin iyiliğin içindi , Başına kötü bir şey gelmesini istemediğim içindi . Gidip o kaçak arkadaşlarına mı katılacaktın yani . Seni koruyabilecek tek kişi benim , Anlıyor musun?"
"Hayır Ian, eğer senin aşkın böyle bir şeyse istemiyorum "
Ian arabayı durdurdu. Söylemişti işte . Direksiyonu öyle sıkmıştı ki Rani nasıl hala kırılmadığına şaşırıyordu. Bir dakika kadar sessiz kaldı.
"Jeff çık dışarı " dedi Ian , sesi çok korkutucuydu artık nazik değildi. Rani korkuyla dışarı çıkan Jeff'e baktı.
"Ian .. "
"Sana güzellikle anlatmaya çalıştım ama sen .."
"Ian, lütfen .."
"Lütfen ne Rani ? LÜTFEN NE !"
Rani korkuyla yerine sindi.
"Sen .." Rani , Ian'a göz ucuyla baktı. ".. Sen bana zarar veremezsin" dedi Rani
Ian şuanda ona kaçıkmış gibi bakıyordu. Hemen elini uzatarak Rani'nin elini tuttu.
"Rani . Rani sana asla zarar vermem . Asla . Bunu yapacağımı nasıl düşünürsün ? "
"Ama sen .."
"Sana bağırdığım için çok üzgünüm , ben seni çok seviyorum ve seni kaybedemem . Buna dayanamam anlıyor musun ? Sen gelmeden önce yalnız olduğumu hissetmiyordum , Ama şimdi sana kavuşmuşken , bir daha olmaz bir daha kaybedemem "
Rani'nin gözlerinden yaşlar akmaya başlamıştı.
"Hayır , hayır bebeğim sakın , sakın ağlama . Şş .. Yanındayım her zaman yanında olacağım"
Ian hemen koltuğundan kalkarak Rani'ninkine geçti, Rani'yi kucağına alarak ona sıkıca sarıldı, Rani başını Ian'ın omzuna gömdü . Sessizce ağlamaya başladı , buradan kurtuluşu yoktu. Bir kere kapılmıştı ona sevdiği adam onu tüketiyordu.
"Ağlama , ağlama söz veriyorum bunlar bitecek. Ormanlık alanın içinde güzel iki katlı bir evimiz olacak hatırladın mı ? Mor panjurları olacak bahçesine rengarenk çiçekler dikeceğiz . Bir köpeğimiz olacak bir golden , çocuklarımız onunla oynayacak .."
Rani birlikte kurdukları hayalleri dinlerken , hıçkırıkları dinmişti.
William yatağında inleyip duruyordu. 2 gündür gözlerine uyku girmemişti
"Kemiklerini toparlayamıyorum , kum gibi içeriden parçalanmış . Bilincini geri getirmeliyiz . Bundan sonra kendi vücudunu iyileştirebilecek tek kişi kendisi "
William sürekli kıvranıyordu ama bir türlü gözlerini açmıyordu. Siyah saçları terle ıslanmıştı. Azura onun gömleğini çıkarmış kaburgalarını sarmaya çalışmıştı ama iç organları çok zarar almıştı , Bundan sonra kurtulması sadece bir olasılıktı.
Lu , William'ın başına geçip konuşuyor bir şeyler anlatıyordu. William duymasa bile belki sesini duyar umuduyla.
"Yani , William dün de dediğim gibi o elmas kapıyı nasıl yaptıklarını anlamadım , yerel bir festivalmiş . Sadece ağzımızın kapatılması kötü söz söylenmemesi içinmiş o kadar fazla renk olmasıda Irkçılığa karşı bir başkaldırıymış çok ilginç değil mi ? Kim bilirdi böyle küçük bir köyde. Neyse Will , böyle seslenebilirim di mi ? Şuan fazla konuşmaktan beynim erimiş olabilir ama sana ihtiyacım var. Rain yokken neler olduğunu hatırlıyorsun değil mi ? Abim gibiydin bir abi daha kaybedemem ben. Lütfen , lütfen sadece geri gel "
Lu ağlamaya başlamıştı. Ağlamaktan nefret ediyordu. Zayıf olmak istemiyordu. Böyle yeni yetme gibi etrafta dolanmak istemiyordu, herkese yardımcı olmak bu savaşı bitirmek istiyordu. Kimsenin ölmesini istemiyordu.
"Sonunda ... kapattın .. çeneni" diye bir ses duydu . William'ın bir gözü açılmıştı ona doğru bakıyordu.
"William , william iyi misin ? Will geri döndün aman tanrım , aman tanrım bu harika . Diğerlerini çağırıcam burada bekle"
"Salak .. başka nereye.. gidebilirim ki ?"
Lu heyecanla kapıyı açtı. Theon ve Azura koltukta el eleydiler , Rain'de uykusundan uyanmışa benziyordu.
"Uyandı , o uyandı " diye çığlık attı Lu . Hepsi hızla oturdukları yerden kalktılar .
Zaten küçük olan oda dolmuştu şimdi. Azura hemen ellerini William'ın kemiklerinin üzerine bastırdı,
"Ah , de kil vela bati müra . Aleykil lu anâ" dedi William
"Will çok ayıp küfür yok" dedi Azura
"Bana sıkıysa bir daha Will'de bakalım "
"William üzgünüm ama hamile karımla bu şekilde konuşamazsın"
"Ne ? Hamile misin ? Tebrikler Azura , Allah bağışlasın , ahh lanet olsun çok acıyor şu de vila ya asağhif"
"William çok ayıp" dedi Azura yüzü kızarmıştı.
"William ne diyorsun bilmiyorum ama kapat şu çeneni ve iyileş" dedi Lu
"Başımda ağlarken öyle demiyordun ama lütfen William sana ihtiyacım var William .. Hey hey hasta bir adama vuramazsın "
Lu yumruğunu kaldırmıştı ama vurmadı . Ne derse desin geri geldiği için mutluydu.
"William şimdi kendini zorlaman gerek üzgünüm ama kemiklerin kumul olmuş , onları birleştiremiyorum ."
"Ah , siktir o adamı öldüreceğim "
"Hangi adamı ?"diye sordu Rain
"Ian denen şerefsizi , eğer kendi soluğumu durdurmasaydım beni kesinlikle öldürecekti"
"Ian mı ? O da kim?"
Rain ve Theon birbirlerine baktılar. Lu tam onlara bir şeyler döndüğünü söylecekti ki William kolunun çok ağrıdığını düzeltmesini istedi.
"Ah , Lu yavaş"
"William , şimdi "
Rain ve Theon ayaklarını , Lu ve Azura'da kollarını tutuyorlardı.
"Şimdi her gün göremeyeceğiniz bir şey göreceksiniz " dedi ve gözleri parlamaya başladı.
Bütün bedeni parlıyordu hatta. Önce saçlarından kumlar dökülmeye başladı, yavaştı sonra hızlandı ve Lu dökülenin kum değil saç olduğunu anladı yavaş yavaş tüm bedeni kum olmaya başladı artık Lu'nun tuttuğu kol yoktu kum olmuştu
"William , Lanet olsun ölebilirsin " dedi Azura
William'ın tüm bedeni kum olmuştu şimdi. Lu nasıl olduğunu anlamadı ama kumlar yere düşmeye başladı yatağın tam ucuna doğru gitti hepsi. Teker teker birleşerek önce ayaklar , sonra diz , sonra bel ..William'ı tekrar oluşturdular . Tek bir kum tanesi kalmadığında William bir saniyeliğine ayakta durmuş sonra yıkılmıştı. Rain hemen ona doğru atıldı , böylece yere düşmesini engellemiş oldu. Azura hala arapça bir şeyler söylüyordu , Lu söyleyiş tarzından pek kibar şeyler olmadığını anlayabiliyordu.
"Şimdi ne oldu , nasıl yaptı ?"
"Evet , kemiklerini oturtmuşsun " deyip kolunu tekrar kavradı Azura bu sefer bayağı sıkmıştı , el izi çıkmıştı çünkü.
"Azura.." William cümlesini toparlayamadı ama, Theon ona başını olmaz anlamında sallıyordu.
William'ı tekrar yatağa yatırdılar.
"Şimdi sırası değil biliyorum ama, William planın nedir ?"
"Bende bunu sormanı bekliyordum J"
"Sen ne ara .. ?"
"Ölürken düşünüyorum ben Lu " dedi William gülümseyerek.
"Şimdi şöyle yapacağız .."

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Beyaz
Novela JuvenilSarışın veya mavi gözlü olmanın genetik bozukluk olarak kabul edildiği yeni bir düzen kuruldu. Açlık ve sefalet insanları bu ırkçılıkta birleştirdi. Geni bozuk sarışın insanlara SS dediler. Yalnızca renkli gözlü insanlara ise Melez . Tek bir gerçek...