Bölüm 14

39.6K 2.9K 396
                                    

Geciktiğim için üzgünüm malum tatil faslı falan vardı. Ama sağ salim bitirdik çok şükür. Artık daha düzenli gelecek bölümler. Sizden tek ricam vote ve yorumlarınızı eksik etmemeniz :)
Medya: Marilyn umarım begenirsiniz iyi okumalar :)
Bölüm ithafım beni yalnız bırakmayan Asuman1907 'e seviliyorsun canım arkadaşım ;)
***

Alex'in çığlıklarıma karışan kahkahalarıyla havada uçup son hız yere düşüşe geçerken bildiğim tüm duaları okumaya başlamıştım bile.

Ne yapmaya çalışıyor bu adam? Tanrım! Uçuruma düşeceğiz, parça parça olacağız, o parçaları da timsahlar yiyecek... Aman Allahım? Parçamızı bile bulamayacaklar...

Ben en karamsar düşüncelerle kendime işkence ederken göğsümde nefesimi kesen müthiş bir baskı hissettim. Sanki esnek bir duvara çarpmış gibi bedenimi ezen bu baskı, soluğumu kesip herhangi bir ses çıkaracak kadar bile nefes bırakmamıştı içimde.

Zaman durmuştu. Ya da bedenim çok ağır geldiği için ben öyle hissediyordum. Artık dayanamayacak noktaya geldiğimde Alex'in bir kuyudan bağırıyormuş gibi gelen endişeli sesiyle gözlerimi aralamaya çalıştım.

"Ang lütfen aç gözlerini bana bak. Neler oluyor Seth?"

"Bilmiyorum. Yaptığım büyü onda ters etki yapmış olmalı"

Sesleri duysam da tepki veremiyordum. Gözlerimi açmaya çalıştığımda ilk deneme başarısız olsa da, ikinci deneme de burnumun dibine giren Alex'in endişeyle kasılmış yüzü ve mavi gözleri ile karşılaştım. Onun kendine has ferah kokusu burnuma dolarken kalbimin heyecandan hızla çarpmaya başlamasını engelleyemedim.

Bir şeyler söylüyor ve elleri sürekli yüzümü okşuyordu. Ama ne kendimi kıpırdata biliyordum ne de söylediği sözleri anlayabiliyordum. Kendimde olsamda henüz açılmayan bilincim olanları kavramamı engelliyor, ve binlerce iğne batırılmış gibi şişmiş ve ağırlaşmış dilim herhangi bir şey söylemek için kelimelere dönmüyordu.

Birden görüş alanıma giren Seth elini alnımın üzerine koyup gözlerini kapadı ve bir şeyler mırıldanmaya başladı. Üzerimdeki ağırlık nefes almamı zorlaştırırken kıpırdanan dudakları, ne dediğini anlamasamda, üzerimdeki basıncı yavaş yavaş kaldırmaya başladı.

Sonunda üzerimdeki basıncın birden kalkmasıyla derin bir soluk çekerek ciğerlerimi havayla doldurdum. Kesik kesik soluklanırken Alex'in tanıdık dokunuşunu bedenimde hissettim. Beni doğrultup sıkıca göğsüne yaslayan adamın sıcacık tenine iyice sokulmaktan kendimi alamadım.

"Meleğim... Beni çok korkuttun..." Ne kadar korktuğunu ruhuma işleyen melodik sesinin titreyişinden anlayabiliyordum. Onun kadar güçlü ve soylu bir adamın benim için bu denli endişeleniyor olması gururumu okşamıştı. Her ne kadar bunu halkının geleceğini düşündüğü için yapıyor olsa da...

"İ..iyiyim" beni sıkıca saran kollarından kurtulup doğrulmak için elimi Seth'e uzatsamda hemen tekrar atak yapıp kollarımdan tutarak kendisiyle beraber ayağa kalkmamı sağladı. Gözlerindeki kırgınlık an be an içimi sızlatırken, ben daha ne olduğunu soramadan arkasını dönerek uzaklaşmaya başladı.

Koluma hafifçe dokunan bir elle irkilip döndüğümde Zake'in dağılmış halini görünce sertçe iç çekip kollarına yapıştım. Gömleği yer yer makasla kesilmiş gibi parça parçaydı. Kesik olan yerlerin altındaki parçalanmış tenini rahatlıkla görebiliyordum. Yüzü gözü morluk içindeki adamın bana kaşlarını çatarak sert bir şekilde baktığını farkedince yutkunmadan edemedim. Ne olmuştu şimdi?

"Zake... İyi misin?" dedim kendini ellerimden sertçe kurtarıp geri çekilen adama şaşkınca bakarak.

"Ona bunu yapma!" diye sessizce tısladı. Öyle ki sesindeki hiddeti, sessizce esen rüzgar üzerime savurmasa onu duyamayabilirdim. Onu ilk defa böyle görüyordum. Her zaman gözlerinde muziplik, dudağında tebessüm eksik olmayan adamın yüzündeki öfkenin hedefi olduğumu bilmek beni acayip bir şekilde ürkütmüştü.

Gelecekten GelenHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin