***Son***

43.2K 2.7K 459
                                    

Orada, ağaçların arasında öylece durmuş tek bir adım daha atmaya bile cesaretim kalmamıştı. Elimi sanki yerini beğenmemişte büyük bir protestoya hazırlık yapıyormuş gibi göğüs kafesimi zorlayan kalbimin üzerine bastırıp kendi kendime düzenli nefesler almam gerektiğine dair telkinler veriyordum.

Oradaydı...kendine yüksek kayaların arasından yol açmayı başaran küçük bir şelalenin altında gölün ortasında dikiliyordu. Arkası bana dönüktü ve bir heykel kadar  hareketsizdi. Gözlerimi mermere oyulmuş gibi şekillendirilmiş olan sırtındaki kaslarda gezdirmekten kendimi alamıyordum ve bu zaten tıkanan nefesimi daha da zorluyordu.

Oradaydı. Tam karşımda! Bir zamanlar ellerimi gezdirmekten, dokunmaktan, izlemekten keyif aldığım ve şimdi delicesine bunu yapmayı özlediğim heybetli bedeniyle işte orada dikiliyordu. Midemde binlerce kelebek Rio Karnavalına hazırlanıyormuşcasına ortalığı bayram yerine çevirip karnımda kıpır kıpır etmeye başladı. Bedenim saç diplerimden ayak parmağıma kadar tatlı bir hisle kavruluyor, ona kavuşmak için ait olduğuyla biran önce bütünleşmek için tüm hücrelerim isyan ediyordu.

Ama bedenime kıpırdaması, kıçını kaldırıp ona koşması için verdiğim hiç bir emir işe yaramıyordu. Çok aptalcaydı biliyordum ama şimdiye kadar zerresini bile hissetmediğim bir korku tüm bedenimi zangır zangır titretiyordu. Neden bilmiyordum ama korkuyordum. Ona attığım her adımda benden uzaklaşmasından ya da rüyalarımdaki gibi beni bir anda ortada bırakıp kaybolmasından deli gibi korkuyordum. Bu fazlasıyla komikti çünkü az önce Mar ve Zake'e gerçekliğime dair onlarca kanıt sıralarken şimdi ben yaşadıklarımın gerçekliğinden şüphe ediyor ve bu hayalin elimden alınması fikri beni dehşete düşürüyordu.

Bedenimden önce ait olduğu ruha kavuşmak için can atan ruhumu saran ızdırap korkularımı bir kenara bırakıp beni hareket etmeye zorladı. Tüm dikkatim göle yürürken düşüp kendi kendimi öldürmemek için bir ayağımı diğerinin önüne adamakıllı atmaya yoğunlaşmıştı.

Suyun kenarına vardığımda ayakkabılarımı tekmeleyerek çıkardım. Hamileliğimde aldığım ama rahat olduğu için hala giymeye devam ettiğim kot tulumun yandaki düğümünü çekip gevşekçe üzerimden düşmesini sağladım. Üzerimde sadece iç çamaşırlarımla suya adım attığımda bedenimi saran ürpertiyle nefesimi tuttum. Su çok yüksek değildi ve yeni doğan güneş aldatmacalı bir ışık oyununa sebep oluyordu yüzeyinde. Yavaş adımlarla ona yaklaşmaya başladığımda beni duyabildiğini hatta geldiğimden, o ağaçların arasında kendimle verdiğim kısacık savaştan beri varlığımı hissettiğini biliyordum. Ama hala kayıtsız bir şekilde arkasını bile dönmeden öylece duruyordu.

Tereddütle aramızda yarım metre mesafe kalana kadar yaklaşıp tam arkasında durdum. Şelaleden üzerine akan su omuzlarından ve başından sekip üzerime sıçrıyordu. Bıraktığımda, yani bırakmak zorunda kaldığımda daha uzun olan saçları ıslak haliyle bile artık kulak memesine kadar ancak değiyordu ve bunu görmek beni inanılmaz üzdü. Bir şey farketmiştim ki varlığıma uzaktan göründüğü kadar kayıtsız değildi. Sırt kasları gerginlikten düğüm düğüm olmuş yumruk yaptığı ellerini suyun altında açıp kapatıyordu. Su tam kalçalarının üzerinde bitiyordu ve köpüren su daha fazlasını görmeme izin vermiyordu.

Buna sevinsem mi üzülsem mi bilemeyerek elimi kaldırıp hafifçe sırtına dokundum. Kaskatı kesildi.

"Alex?" diye fısıldadım titrek bir nefesle. Ne cevap verdi ne de en ufak bir harekette bulundu. Korkuyla yutkunarak kaya sertliğindeki koluna tutunup yanından geçtim ve tam önünde durdum. Şelaleden akan su artık benimde başımdan aşağı dökülüyordu ve görüşümü bulanıklaştırıyordu. Gözlerimi kırpıştırıp yüzüne baktım.

Aradan geçen yaklaşık iki yılda anılarım ona haksızlık etmişti. Yüz hatları, ağzı, çenesi, diktatör burnu... Tanrım ne kadar yakışıklı olduğunu unutmamıştım ama onsuz geçen bu iki yıl belki özlemden belki de gerçekten onu gözüme daha bir yakışıklı göstermişti. Yüzü biraz çökmüştü ve gözlerinin altında morluklar belirmişti ama bunlar bile güzel yüzüne gölge düşürmeyi başaramamıştı. Gözleri kapalıydı ve mavi okyanuslarını görme isteği içimi kemiriyordu.

Gelecekten GelenHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin