"Merhaba kızım!" dedi düşüncelerimi doğrularcasına. "Pek normal bir baba kız kavuşması olmadı ha? Ne dersin? Ama sende pek hayırlı bir evlat sayılmazsın." Başını yana eğerek hesapçı gözlerle baktı "İnsan hiç babasını öldürme planı yapar mı?"
Hiçbir şey söyleyemiyordum. Hatta nefes aldığımdan bile emin değildim. Öylece rengini kaybetmiş bembeyaz gözlere içimi titreten bir korkuyla bakıyordum. Sempatik olmaktan oldukça uzak bir sırıtmayla dudakları kıvrıldı.
"Yazık oldu!" dedi hala elindeki kalbi Darkyin'in üzerine atarak. Üzerime sıçrayan kanla inleyerek bir iki adım geri çekildim. Sanki onunla benim aramdaki tek korunaklı noktaymış gibi hala elimle sımsıkı ağzımı kapatıyordum. Elimi o kadar sıkı bastırıyordum ki moraracağı kesindi! Ağır ağır yürüyüp tam karşımda durdu. Geriye kaçıyordum ki birden olduğum yerde çakılı kaldım. Kıpırdayamıyordum!
"Gözlerin... annene çekmiş" kanlı olmayan diğer elini yüzüme doğru uzatınca başımı geri çekmek istedim. Ama hiçbir kasım emrime itaat etmiyordu! Eliyle hafifçe yanağımı okşayıp gülümsedi.
"Ama diğer her şeyin bana çekmiş. Bu iyi sanırım."
"Senin için iyi!" diye tısladım dişlerimin arasından. Ama sesim istediğim gibi etkili çıkmamıştı.
"Senin için değil mi?" diye sordu başını yana eğerek. Gözlerinin beyazlığının aksine parlayan uzun kızıl kahve saçları omuzlarının üzerinden göğsüne döküldü. Oldukça genç gözüküyordu. Yani ne bileyim...bir baba için oldukça gençti! Kaşları kirpikleri gümüşi bir beyazlıktaydı. Benden sadece birkaç santim uzundu ve öyle ahım şahım kaslı bir yapısı da yoktu. Normal bir zaman da normal bir şekilde görsem kesinlikle sıradan bir adam olduğunu düşünürdüm. Doğal bir yapıya sahip olmayan bembeyaz gözlerini saymazsak!
"Babamın sen olduğunu düşünürsek... hayır değil!"
Bir kahkaha atıp elini havaya kaldırdı. Birden bana vuracağını sanıp gözlerimi sımsıkı kapadım. Ama beklediğim darbe gelmedi! Ürkekçe gözlerimi açıp ona baktım eli hala havada bana bakıyordu.
"Sana vuracağımı mı sandın? Sana vurmam kızım, asla!"
Buna sevinmeli miydim?
"Bir tecavüzcüye göre fazla naziksin!"
Gözlerinden karanlık bir öfke geçti. Sanırım kışkırtmakta pek de iyi yapmıyordum. Sonuçta benim de göğsümde hala atan bir kalbim vardı. Yanımdan geçip arkamdaki aynaya yöneldi. Bedenimde benden bağımsız dönüp onu takip etmeye başladı. Kahretsin iplerle yönetilen bir kuklaya dönmüştüm. Tek fark beni yöneten ipler zihinsel iplerden oluşuyordu.
"Anneni sevdim. Hala da seviyorum." Dedi elini aynaya uzatarak. Annem kalkmış bizim baktığımız aynanın karşısında uzun sarı saçlarını tarıyordu. Her şeyden habersiz gibiydi. Hiybrit sanki dokunabiliyormuş gibi elinin tersiyle saçlarını okşarcasına aynanın üzerinde gezdirdi.
"Bunun tersine inanmakta ısrar etmek için birçok sebebim var"
"Öyle mi?" dedi alayla gözünü aynadan ayırmadan "Peki neymiş bu sebepler kızım? Seryklin'in anlattıkları mı? Yoksa seni kusursuz bir hükümle kontrol altında tutan o ruh efendisi mi? Söyle bakalım hangisinin anlattıkları seni tersine ikna ediyor?"
"Anneme tecavüz ettiğini inkâr mı ediyorsun?"
Annem saçlarını taramayı bitirip bir hastane odasını andıran yatağına geçip oturdu ve tekrar kitap okumaya başladı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gelecekten Gelen
Fantasy21. yy'da sakin bir hayat yaşayan Ang binlerce yıllık efsunlu bir tılsımın başına bu kadar bela açacağını hiç düşünmemişti. Tılsıma temas ettiği an sonsuz bir alevin içine yerleşerek onu zamanda binlerce yıl geriye savurmasıyla kendini, nefesini kes...