Gülsüm: Sen hala söylemedin bana nereye gidiyorsun bakayım?
Güneş: Anne kaç kere söyleyeceğim Handeyle yemeğe gideceğiz.
Gülsüm: Bana bak, sen biriyle mi görüşüyorsun yoksa kız?
Güneş: Of anne ne alakası var? Hadi geç kaldım zaten ben. Çıkıyorum, beni bekleme sen yat.
Gülsüm: İyi bari dizim var zaten benim. Acaba kız oğlanın teklifini kabul edecek mi?
Güneş: Ne? Ne teklifi? Teklif nerden çıktı ya?
Gülsüm: Dur be deli kız. Sana dedik sanki. Oğlan kıza evlilik teklifi ediyordu reklamda. Aman başladı zaten lafa tutma.
Güneş: Tamam Gülsümüm hadi ben çıktım.
Beş katlı apartmanımızın ikinci katındaki dairesinden çıkıp asansöre bindim. Asansör aynasında kalem eteğimi, bluzumu ve saçlarımı düzeltip açılan asansörden indim. Sabah mesaj atmıştım Barışa ama cevap atmamıştı. Beyefendi çok meşgul olsa gerek. Ben apartmandan çıkarken çalan telefonumu açtım.
Güneş: Efendim?
Barış: ************ adresine gel. Mesaj atmama gerek var mı?
Güneş: Yok.
Dedim ve telefonu kapattım. Hala bir küstahlık bir küstahlık. Arabama binince benzinin bittiğini farkettim ve oflayarak taksi durağına kadar yürüdüm. Oradan bir taksiye atlayıp adresi verdim. Neyseki o kadar da uzak değildi. Gelince inip üç katlı villanın zilini çaldım. Kapıyı Barış açınca şaşırmadım desem yalan olur.
Barış: Herkesi kovdum seni kapıda karşıladığımı düşünme. Yemekler de catring şirketinden.
Cevap vermeden bana verdiği yoldan içeri girdim.
Barış: Bahçedeyiz
Demesiyle bahçeye çıktığını tahmin ettiğim büyük cam kapıdan geçtim. Beni görür görmez mutlulukla parlayan gözleriyle ayaklandı Salim Amca. Ben yanına gidince kocaman sarıldı.
Salim: Kızım, rahat geldin mi?
Güneş: Evet dede, sağol.
İçi iyilikle kaplı insanları üzerken kötü insanlar bile zorlanıyor olmalı. Bana her kızım dediğinde içimde bir şeyler kırılıyor ve içime batıyor. Çok zorlanıyorum bu ihtiyarın önünde. Bu zamana kadar babamın göstermediği şefkati bir kaç günde hissettirdi bana.
Barış: E hadi yemeğe.
Sadece birkaç dakika sonra baş köşede Salim Amca, iki yanında da ben ve Barış oturuyorduk. Ben sessizce yemeğimi yerken Salim Amca bir yudum su içti sanırım bir şeyler söylemeye çalışıyordu.
Salim: Benim durumum ne kızım? Neyim var?
Barış: Dede bunu konuşmuştuk, bir şeyin yok.
Salim: Beni benden iyi mi bileceksin? Sus sen, hayta!
Güneş: Ihm, öncelikle hastamın durumunu akli dengesi ve psikolojisi yerinde olması şartıyla kendisinden saklayamam. Dede, hastanede de konuşmuştuk biliyorsun durumun pek parlak sayılmaz. Akciğer kanseri, umutsuz değilim, senin bir şansın var. Eğer sen de istersen, bu hayattan kopmayabilirsin. Kalan zamanımız yaklaşık üç ay diye görünüyor ama nolur umutsuzluğa kapılma bu teşhisten sonra yıllarca bile yaşayan vakalar var.
Salim: Anladım kızım anladım. Bu durumda işleri hızlandırmakta fayda var. Evleniyorsunuz.
Ben o sırada içtiğim suyu tam geri çıkaracaktım ki kendimi sıktım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Zorla Güzellik
Teen FictionAnnesi ve tek varlığı olan evi için oyuncu Barış Ateşoğlu ile evlenmek zorunda kalan genç ve güzel doktor Güneş Uymaz'ın hikayesi. ****** Genç Adam: Dede, sana yalan falan söylemiyorum. İşte sevgilim.. yanıma gelip göğsümden ismime baktı Genç Adam:...