4.Çanta

29K 809 21
                                    

Barışın yumruğu havada kaldı ve dönüp bana baktı. Sinirle adamı yerde bırakıp üstünden kalktı ve dışarı çıktı. Ben peşinden koşarken ve seslenirken o umursamadan arabasına binip gitti. Ambulansın siren sesiyle tekrar içeri koştum ve adamın bilincini açık tutması için kafasını yerden kaldırıp konuşmaya çalıştım.

Güneş: Adın ne?

Eren: Eren.

Güneş: Seni hastaneye götüreceğiz sakın uyuma, güçlü kalmaya çalış.

Sedye yanımıza gelince arkadaşlar Ereni sedyeye taşıdı ve ambulansa götürdü. Koşarak banyoya gidip kapıyı açtım. Selin yere çökmüş ağlıyordu.

Güneş: Selin, kendine gel. Ereni hastahaneye götürüyoruz. Gelmek ister misin? Seni de muayene edelim mi?

Selin: Kimsin?

Güneş: Doktorum.

Selin: Barış nerede?

Güneş: Bilmiyorum gitti. Hadi gel.

Onu ayağa kaldırdım ve birlikte dışarı çıktık. Ambulansın ön tarafına o oturdu arkada da ilk müdahale için ben oturdum.

Güneş: Hasan Abi, kafa travması olabilir yerde kırık vazolar vardı yere düşmüş. Yüzü, göğsü ve boynu ağır darbe aldı.

Hasan: Doktor hanım, hastahane polisiyle başınız derde girmesin?

Güneş: Şu an en önemli derdim bu adamın kendine gelmesi. Benim olayla ilgim yok zaten.

Kırmızı ışıkta durmadığımız ve arabalar yol verdiği için çabucak gelmiştik. Ben koşarak odama çıktım ve önlüğümü giyip dışarı çıktım. Onur nöbette olduğu için beni görünce "Hayırdır?" diye sordu.

Güneş: Acilde yaralı var onun için geldim.

Onur: Benim nöbetim bitti bekliyim mi?

Güneş: İyi olur Onur, yanımda hiç bir şey yok.

Gelen asansöre bindim ve giriş katına indim. Selin oturduğu sandalyeden kalkıp karşıma dikildi.

Selin: Ne olur onu iyileştir. Güneş?

Güneş: Evet adım Güneş. Sakin ol henüz kötü bir işaret görmedik kırık yok. Çıkık olabilir ama ondan da bir şey olmaz.

Onu sollayıp acile kartımla girdim.

************

Güneş: Teşekkür ederim Onur, sen olmasan nasıl gelirdim bilmiyordum.

Onur: Saçmalama. Bu seferlik kötü olduğun için ısrar etmedim ama kahve sözümü kullanacağımı unutma.

Güneş: Tabi ki.

Onur: Unutmadan, sen çıkınca Nihat Hoca seni sordu. Bir konuyla ilgili görüşmesi gerekiyormuş.

Güneş: Tamam tekrar sağol, yarın görüşürüz.

Arabadan inip apartmana girdim ve evin zilini çaldım. Herşeyim Barışta kaldı. Nihat Hoca Salim Amcanın akciğer kanseri için beni sorguya çekecekti biliyorum. Söylemek aklıma gelmedi ki. Eve girince annem başladı tabi hemen.

Gülsüm: Güneş, kızım saat kaç oldu? Kiminleydin sen? Neden Onur oğlum bıraktı seni? Kız yoksa onunla mıydın? Ay hiç söylemiyorsun kızım çok sevindim. Çantan nerde senin?

Güneş: Ay anne bi dur!

Diye bağırsam da bir sonraki cümlede sakinleştim.

Güneş: Onurla falan birlikte değilim.
Başka biri var ama sandığın gibi değil.

Zorla GüzellikHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin