Güneş: Ne saçmalıyorsun Barış?
Barış: Saçmalıyorum.. Peki. Sen kabullenene kadar öyle olsun.
Güneş: Şansını zorlama istersen.
Barış: Tamam tamam hemen de tehdit et.
Ben tekrar odadan çıkmaya yeltenirken Barışın telefonu çaldı ve nedensiz bir şekilde bu benim gitmeme engel oldu.
Barış: Dede?.. Emin misin?.. Bu kadar acele etmeseydik.. Tamam biliyorum ama.. Tamam Dede.
Telefonu kapatınca gözleri benim meraklı bakışlarımı buldu.
Barış: Yarın öğlen nikahımız var.
Kendimi kaybetmekten korkup tutunarak sandalyeme oturdum.
Güneş: B-ben, yani biz konuşmalıyız. Böyle oldu bittiye getiremeyiz. Benim bazı şartlarım var ve eminim senin de vardır.
Barış: İşin yoksa çıkalım.
Güneş: Ayarlarım. Öğle arasına geliyor zaten.
Önlüğümü çıkarırken açılan göğsümü yine dikizlediğini görünce toparlanıp çantamı aldım ve dışarı çıktık. Biz asansöre binince içeride Onurun da olduğunu gördüm.
Onur: Güneş? Çıkıyor musun?
Barış: Çıkıyoruz
Onur: Siz kimsiniz pardon?
Güneş: Bir hastamın yakını.
Barış: Ve müstakbel kocasıyım.
Onur: Ne? Bu ne diyor Güneş?
Barış: Duydun. Ne diyorsam diyorum. Sana ne kardeşim?
Onur: Güneş, şu kahve borcunu bugün iş çıkışında kullansam iyi olacak.
Duran asansörden indi ve gitti Onur. Biz de inip yürümeye başladık. Danışmaya gelince "Ben çıkıyorum Zehra. Bir şey olursa aramanız yeterli yakınlardayım. Öğleden sonra burada olurum." dedim ve birlikte dışarı çıktık. Arabasına binip beş altı dakika sonra geldiğimiz bir kafede indik. İçeri girince kendimize bir masa bulup oturduk. Daha doğrusu ben oturdum. Barış hayranlarıyla, daha çok kızlarla fotoğraf çekilip imza atmaktan 15 dakika gecikerek geldi. Ben o sırada çoktan kahvemi içmiştim.
Barış: Kızdın mı?
Güneş: Yoo. Senin işinin bir parçası bu. Ben de hastalarımla ve yakınlarıyla, yakından ilgileniyorum.
Barış: Ne kadar yakından?
Güneş: Değişiyor. Eğer seni düşünürsek..
Barış: Yavaş, herkesle öyle değilsin herhalde.
Güneş: Değilim tabi de.. Neyse biz buraya başka bir şey konuşmak için geldik.
Çantamdan not defterimi ve bir kalemi çıkarıp önüme koydum.
Barış: Sen ciddisin?
Güneş: Tabii. Madde 1, fiziksel temas veya yakınlaşma yok.
Barış: Öyleyse madde iki, taraflar birbirinin özel hayatına karışmayacak.
Güneş: Yazdım ve madde 3, hiç kimse diğerinden hizmet beklemeyecek. Yemek, ütü, temizlik..
Barış: Evde temizlikçi var zaten.
Güneş: Ne? Hayatta olmaz! Evde yabancı istemem ben.
Barış: Öyleyse işleri sen devral, onları da kovuyum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Zorla Güzellik
Ficção AdolescenteAnnesi ve tek varlığı olan evi için oyuncu Barış Ateşoğlu ile evlenmek zorunda kalan genç ve güzel doktor Güneş Uymaz'ın hikayesi. ****** Genç Adam: Dede, sana yalan falan söylemiyorum. İşte sevgilim.. yanıma gelip göğsümden ismime baktı Genç Adam:...