Güneş: Barış!
Barış: İyi tamam!
Güneş: Ben odama çıkıyorum. Kalk sen de hazırla kıyafetlerini. Saat üç!
Barış: Havaalanı şurası zaten bişey olmaz.
Yukarı çıkıp odama girdim. Annemi ararken onu ne kadar özlediğimi farkettim.
Gülsüm: Kızım?
Güneş: Annem, Gülsüm Sultanım.. Nasılsın?
Gülsüm: İyiyim kızım iyiyim. Çok özledim seni. Hiç de aramıyorsun!
Güneş: Çok haklısın annem, döner dönmez geleceğim yanına..
Gülsüm: Ne dönmesi? Nerden dönünce?
Güneş: Ben de onu söyleyecektim anne. Bugün balayına gidiyoruz, Fransaya...
Gülsüm: Aman kızım, yetişir yetişmez mesaj at olur mu?
Güneş: Tabi ki haber veririm annem. Şimdi kapatmam lazım hazırlanacağım ama mutlaka ararım.
Gülsüm: Tabi kızım, görüşürüz.
Telefonu kapatınca hastaneye iznimi kullanacağımı belirten bi mail gönderdim. Daha sonra arayıp sözlü onayımı da yaptım. Yıllık iznimi kullanıyorum, hiç adetim değildir ama napalım. Dolabın yanındaki valizimi açıp içine kıyafetlerimi yerleştirdim. Şimdi sıcaktır oralar diye açık seçik şeyler aldım. Aman canım ne var tatile gidiyorum. İç çamaşırlarım vs. Her şey hazır olunca valizi kapatıp giyeceklerimi yatağıma bıraktım. Saat daha 3.42 iyi hızlıyım. Kısa bir duş alıp bir Jean pantolon ve bir tişört giydim. Kol çantama kişisel eşyalarımı ve hırkamı koydum. Saçımı kurutup düzleştiriciyle şekil verdim. Telefonumu şarjdan çıkardığımda saat 4.52 ydi. Aşağı bavulumla indiğimde Barış koltukta oturmuş TV izliyordu. Tam kızacaktım ki kapının yanında duran bavulunu gördüm. Yanına gidip "Hazırım" dedim.
Barış: Evin her tarafını kilitledim. Güvenliğe de haber verdim. Sigortayı da kapattım. Ve şu an çıkmazsak geç kalacağız.
Kalkıp TV yi kapattı ve önden gidip bavulumu ve kendi bavulunu aldı. İnsanın kocası olması bazen işe yarıyormuş, bavulu merdivenden indirene kadar çok çekmiştim valla. Ben sadece arabaya binip onu bekledim. Kapıyı kilitleyip arabaya bindiğinde yola çıktık. Ben sadece koydum diye hatırladığım kulaklığımı aramakla meşguldüm.
Barış: Bir sorun mu var?
Güneş: Evet! Kulaklığımı bulamıyorum!
O sırada telefon çaldı.
Güneş: Efendim Hande?
Hande: Kızım ne izni bu?
Güneş: Sorma, balayına gidiyoruz.
Hande: Barış mı istedi. Kızım bu oyuna kendini kaptırmış olmasın!
Güneş: E yok artık yani! Dede ayarlamış.
Hande: Ha iyi neyse zaman geçirin biraz zaten.
O sırada bildirim geldi. Diğer taraftan Onur arıyordu.
Güneş: Hande, Onur arıyor. Sonra ararım seni olur mu?
Hande: Olur canım görüşürüz.
Aynada bi saliseliğine Barışın kızgın gözlerine çarptım.
Güneş: Alo?
Onur: Hah! İznini kullanıyormuşsun? Bişey mi oldu?
Güneş: Hayır, her şey yolunda.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Zorla Güzellik
أدب المراهقينAnnesi ve tek varlığı olan evi için oyuncu Barış Ateşoğlu ile evlenmek zorunda kalan genç ve güzel doktor Güneş Uymaz'ın hikayesi. ****** Genç Adam: Dede, sana yalan falan söylemiyorum. İşte sevgilim.. yanıma gelip göğsümden ismime baktı Genç Adam:...