16. BÖLÜM: ''YEMEK''

4.7K 223 21
                                    

MERT

Salonda oturmuş televizyon izlerken kapı açıldı. Kafamı koltuktan uzatıp gelene baktığımda Nevfeldi. Gerçi başka kimse burayı bilmiyor da alışkanlık olmuş olmalı. Nevfel salonda oturduğumu görünce yanıma geldi.

'' Nasıl geçti günün? ''

'' Geçti işte. ''

Yine o umursamaz, kimseyi takmaz havasındaydı ve bu halleri beni çileden çıkartıyordu. Kendini Dünya'nın hükümdarı sanıyor. Ama bu düşüncelerimi ve hislerimi bilmemesi lazımdı. O yüzden bir şey belli etmemeye çalıştım ve konuyu değiştirdim.

'' Nasıl ağa düşüreceksin şu Esin denen kızı. ''

'' Bilmiyorum ama bir yolunu bulacağım. ''

Onu sıkıştırmak için aklıma takılan şeyi söyledim.

'' Sen birine söz vermemiş miydin? ''

Kafasını olumlu anlamda hareket ettirdi. Yok ben intikam almasını beklemeden bunun kafasını keseceğim.

'' O zaman sözünü tutmayacaksın. ''

'' Tutacağım. ''

'' Nasıl olacak o iş? ''

'' Olacak bir şekilde. ''

'' Biz beraber çalışmıyor muyuz? Arkadaşın, kardeşin, değil miyim? Planlarından neden haberim olmuyor? ''

Suratımı asıp, kırıldığımı belli edince bana bakıp gülümsedi ve yanıma gelip oturup kolunu omzuma attı.

'' Kardeşimsin, ama henüz ortada plan yok. İstersen beraber yapalım. ''

Nevfel böyleydi işte, her ne kadar belli etmese de insanların üzülmesine kırılmasına dayanamazdı ve bu yüzünü ne yazık ki sadece ben görebiliyordum. Çünkü etraftakilere acımasız, kötü, umursamaz, Dünya yansa eğilir sigaramı yakarım imajını veriyordu. Gerçi Nevfel sigara içmiyordu ama yakında onuda yapardı.

'' Olur. ''

Bu fırsat kaçmazdı. Onu zorlayacak, mümkünse başarısız olacağı bir plan yapmalıydık.

'' Kızı bir önceki gibi yatağıma almayacağım, arkadaş olarak yaklaşmayı düşünüyorum. ''

'' Ondan arkadaş falan olmaz bildiğin cadı. ''

'' Bir şekilde olmalı. ''

Bakışları yerde elleri kucağında dalgın dalgın konuşuyordu.

'' Nasıl yapacaksın? ''

'' Beraber düşünüp bulacağız. ''

Kafasını kaldırıp bana baktı güven verircesine. Bende ona karşılık gülümsedim. Onun bana bu kadar iyi davranması, beni sevmesi, bana güvenmesi beni ara ara huzursuz ediyor ama aklıma gerçekler çarpınca hemen huzursuzluğumu kovup ondan nefret ediyordum. O sevilecek bir adam değil. Bütün olanlar onun yüzünden olmasa da babasının oğlu olduğu için tüm ihale ona kalıyordu. Bu yaşa kadar babama baba diyemediysem onun yüzündendi. O babama baba diyor ama ben bey diyordum. Onun benim emrimde çalışması lazımken ben çalışıyordum. Hepsi babamın şu intikam planı yüzündendi. Zavallı Nevfel İntikam aldığını sanırken kendisinden intikam alınıyor ama farkında değildi. Kendini avcı sanırken başkaları tarafından avlanıyordu. Yalan söylemeyen Nevfel koca bir yalanın içinde yaşıyordu. Bir süre ikimizden de ses çıkmadı. Daha sonra yayvan bir şekilde oturduğu koltukta kendini toparlayıp dik oturdu ve konuşmaya başladı.

SENSİZLİĞİN GÜFTESİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin