Ertesi sabah alarmla uyandığımda başım çatlamak üzereydi. Kahveye vaktim olsun diye erkene alarm kurmuştum ve şuan perişan haldeydim bu halde nasıl işe gidecektim acaba? Hemen banyoya girip işlerimi hallettim. Bir duş kesinlikler iyi gelmişti üstüne kahveyle bomba gibi olamasam da iyi olurdum. Saçlarımı kurutmayı hiç sevmediğim için akşamdan yıkardım ve sabaha kadar kurumaya bırakırdım. Ama bu sabah için köpük yeterli olacaktı. Odamda hızlıca lacivert elbisemi giyip makyajımı yaptıktan sonra mutfağa geçip sert bir türk kahvesi hazırladım. İçerken bile kendime geldiğimi hissettim. Son bir dokunuşla tamamen kendimde olacaktım. Bunun için aynanın karşısına geçip kırmızı ruj sürmek yeterli oldu. İşte şimdi hazırdım.
Evden çıkıp arabama bindiğimde camı sonuna kadar açtım ki hava gelsin. Bu fazlasıyla iyi gelmişti. Ah Aras ne vardı bu kadar içecek? Şirkete geldiğimde arabamı otoparka park edip şirkete geçtim. Önüme geçen herkese bol gülücüklü günaydınımı sunup dün bana gösterilen odama geçtim. Normalde kitabımı da getirirdim fakat ilk günden kalabalık etmek istemedim. Sonuçta belirtilmese de deneme sürecindeydim. Ben dosyaları hazırlarken benim yaşlarımda genç bir kız kahveyle dama geldi.
-Günaydın Ada ben Tuğçe bu da sabah kahven dedi gülümseyerek.
-Bende ona gülerek günaydın dedim. Çok durmadı çıktı bende dosyaları hazırlayıp Tuna Bey'in odasına gittim. Kapıyı çaldığımda gir dediğini duydum. İçeri girdiğimde bilgisayarıyla uğraşıyordu. Benim girdiğimi görünce bana bakıp gülümsediğinde içimi bir duygu kapladı. Korku gibi tarifsiz. Hemen kendini toparladı.
-Günaydın Ada.
Günaydın Tuna Bey. İstediğiniz dosyalar hazır efendim.
-Çabuk alışmana sevindim Ada teşekkür ederim. Bir de bana bir türk kahvesi getirir misin sade olsun.
-Tabi ki Tuna bey.
Dışarı çıktığımda rahatladığımı hissettim. Kahve makinesinin başında kahvesini beklerken dalmışım demek ki çünkü beni düşüncelerimden ayıran makinenin tık sesi oldu. Kahveyi alıp tekrar odasına gittim. Kapıyı çalıp içeri girdim. Dosyalarla uğraşıyordu. Kahvesini masaya bıraktım. O kadar dosyaya yoğunlaşmıştı ki beni duymadı bile. Kapıya doğru giderken adımı duymamla yerimde durdum.
''Ada?''
Arkamı döndüğümde bana bakıyordu.
''Dosya çok güzel hazırlanmış ayrıca kahve için teşekkür ederim'' dedi.
''Ne demek Tuna Bey görevim''dedim gülümseyerek ve odadan çıktım.
Akşama kadar gün durağandı. Bir ara Aras'la konuşurken onunda akşamdan kalma olduğunu öğrendim ve bir daha ertesi gün iş varken içmeme kararı aldık. Zaten çok içen biri değildim, arada olunca da böyle oluyordum. İş çıkışında Tuna Beyi görmemiştim. Daha rahat incelemek için bazı dosyaları eve götürecektim. İşler ben gelene kadar oldukça birikmişti. Şirket olarak yardıma ihtiyacı olan kurumlara bağış yada yardım gidiyordu. Oldukça güzel ve tam bana göre bir işti. Çocukluğumdan beri paylaşmayı çok seven bana bu iş kesinlikle hediyeydi.
Eve dönüş yolunda müziğin tadını fazlasıyla çıkarmıştım. Her türden dinlerdim. Eve girer girmez ayakkabılarımı çıkardım. Odaya geçer geçmez üstümdekilerden kurtuldum. İlk gün için oldukça yorucuydu. Eşofmanımı ve tişörtümü giyip dolaptaki yemeği ısıtıp yedim. Mutfağı topladıktan sonra kahvemi hazırlayıp masadaki dosyanın başına oturdum.
Saatin nasıl geçtiğini anlamadan 22.00'a geldiğini fark ettim. Neyse ki dosyalar bitmişti. Masanın üstünü toplayıp annemi arasam mı diye düşündüm ama geç olmuştu endişelendirmeye gerek yoktu. Ama saat farkından ablamı arayabilirdim. Tahmin ettiğim gibi ablam ilk çalışta açtı.
-Hayırdır güzellik bu saatte?
-Çalışıyordum ablam sesini duyayım dedim yatmadan.
- Ne çalışması Ada?
-Annem söylemedi mi abla? Konak Şirketler müdürünün asistanıyım.
-Patronun nasıl iyi mi?
-İyi iyi merak etme ablacım.
Yarım saat de ablamla konuştuktan sonra kapatıp yatmak için hazırlandım. Ama önce sabah giyeceklerimi hazırlamam lazımdı. Bunun için kapaksız dolabımın önüne geçtim. Yaptırdığım en güzel şey şu dolaptı. Hem her kıyafetimi görebiliyordum hem de düzenli olmak zorundaydı. Kırmızı etekle beyaz gömleğimi çıkarıp banyoya gittim. Saçlarımı yıkadıktan sonra dişlerimi fırçaladım, yüzümü yıkadım ve odama geçtim. Işığı kapatıp yattım. Uyurken tek istediğim etrafın karanlık olmasıydı. Başta buna alışmakta zorlansam da uyumak için başka çarem yoktu. Oldukça yorgun olduğum için gözlerimi kapatmamla uykuya dalmam bir oldu.
Bir anda sıçrayarak uyandığımda etraf zifiri karanlıktı ve bu beni ilk defa rahatsız etti. Belki de gördüğüm rüyadandır. Sahi o nasıl rüyaydı öyle? Yüzünü göremediğim biri çok yakınımdaydı kulağıma eğildi ve istesem de geri çekilemedim. Uyanmadan önce son duyduğum şey;
''Senin aydınlığın benim karanlığıma ışık olacak'' oldu.
Ne kadar istediğim uzunluğu yakalayamasa da diğerlerinden uzun bir bölüm oldu. Olaylara yavaş yavaş gireceğiz. Sizden tek ricam okuduktan sonra beğenmeniz. Bu benim için en büyük destek olacak. Şimdiden teşekkürler.
![](https://img.wattpad.com/cover/46171845-288-k850816.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AŞK ŞANS İŞİDİR
RomanceAda Şan. 22 yaşında tek başına yaşayan, gözleri deniz mavisi, saçları kumralın en güzel tonu, beyaz tenli kız. Tuna Konak. 27 yaşında babasının hastalığından sonra genç yaşta işin başına geçmek zorunda olan esmer, geniş omuzlu, içinde kaybolunası si...