Bak dinle şimdi beni, sil aklından endişeleri ''Aşk yalan, yok öyle bişey!'' cümlelerini.
Aşk var sevgili, gece uykundan uyanınca göğsüne bir ağacın kök ssaldığını hissedersin. Yolda yürürken dünyanın kaydığını, binaların eğildiğini, çocukların sustuklarını duyarsın, arkadaşınla muhabbet ederken birden kalbin döner o mümkün olan başka dünyayı görürsün.
Aşk var sevgili...
Yaşadığım zaman durdurulsun istiyorum. Söylesenize çok mu şey istiyorum?
Hayata olan bakışımı değiştiren adam gün geçtikçe ruhumu temizlediği yetmiyormuş gibi her gün gözlerimi açtığım hayatı da aydınlatıyordu.
Uyandığımda güneş henüz doğuyordu ve bu muhteşem görüntüye sanırım ben ilk kez şahit oluyordum. Tuna'nın hayatımda değiştirdiği birkaç ayrıntıdan biriydi bu ben farkında olmadan sürükleniyordum akıntıya. Mutluluğa sürükleniyordum.
Günler geçtikçe hayatımız daha da yolunda gidiyordu sanki. Yanımdaki nefese alışıyor hatta onsuz benim aldığım nefesin sonu gelmiyordu adeta. Bir erkek bir kadına kendini bu kadar bağlayabilir miydi cidden?
Her gün düzenli hale gelen kaçamak öpüşmelerimiz aklıma geldiğinde ise vücudum tepeden tırnağa kızardı. O an odanın ısısı arttı sanki. Tuna'nın dudakları insanın her gün yaşamak için alması gereken bir ilaç gibiydi. Tarifi imkansız bu duyguyu bana tattırdığı için ona minnettardım.
Bana dokunmadan sevişmeyi öğrettiği için ona minnettardım.
Ve bu aralar ama doğru ama yanlış bir karar almıştık. Tuna'nın yanında başladığım işe devam edecektim. Aksi halde daha fazla babamın eline bakamazdım. Kendi paramda beni daha fazla idare etmezdi zaten. Başta kabul etmedim ama çok ısrar etti. Bende ilişkimizi saklamak koşulu ile kabul ettim. Patronu ayartan sevgili. Düşününce bile Aman Allah'ım dedirtiyordu insana.
Bugün de işe gidecektik bunun için kalkıp kahvaltı hazırlamaya karar verdim. Benim mutfakta iyi olduğumu severek yaptığımı gören Tuna mutfaktaki yardımcısını babasının evine göndermişti. Gerçi bende kendi mutfağımdan daha çok seviyordum Tuna'nın mutfağını. Hoş, insanı içine çeken bir havası vardı.
Yavaşça yanımdaki eşsiz kokudan ayrılıp siyah sabahlığımı giydikten sonra banyoya gittim. Saçlarımı düzeltip dişlerimi fırçaladıktan sonra soğuk suyun açtığı uykum geri gelmeden mutfağa girdim.
Her gün kahvaltıya bile ne hazırlasam diye düşünüyordum. Ama her şeyden önce mutfağımızın ve kahvaltımızın demir başı olan süt reçelini masaya koydum.
Belimde ellerini hissettiğimde masa tamamen hazırdı ve evden çıkmamıza daha bir saatten fazla vardı. Bazen kendimle fazla gurur duyuyordum.
''Günaydın.'' dedi o çok sevdiğim uykulu sesiyle. Belli ki yataktan kalkan sadece bedeniydi.
''Günaydınlar efendim. Bu uykulu halinizin sebebi nedir acaba?''
''Sebebi gayette sensing Ada hanım. Kıpır kıpırdınız bir uyutmadınız beni.''
''Böyle söylenmeye devam edeceksen hatırlatırım benim zaten bir evim var ve senin yüzünden şu an boşta.''
Homurdanarak beni taklit ederken arkamı döndüm ve beline sarıldım.
''Özür dilerim bu kadar huzursuz olacağını bilmiyordum.'' Yüz ifadesinin yumuşamasından aslında bana hiç kızmadığını anladım. Hatta içten içe kahkaha atıyor bile olabilirdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AŞK ŞANS İŞİDİR
RomansAda Şan. 22 yaşında tek başına yaşayan, gözleri deniz mavisi, saçları kumralın en güzel tonu, beyaz tenli kız. Tuna Konak. 27 yaşında babasının hastalığından sonra genç yaşta işin başına geçmek zorunda olan esmer, geniş omuzlu, içinde kaybolunası si...