Yoktum ben, senden önce yoktum sanki. Sen geldin varlığını bildim. Sen geldin bir dokunuşun, bir öpüşün nasıl da büyük bir hazza dönüştüğünü gördüm. Sen geldin ben oldum, aşk oldum.
Sen geldin...
Ama ne güzel geldin.
Hiç karşınızdaki insandan çok o insanın kokusunu, sesini, göz rengini özlediniz mi?
Size hissettirdiği duyguları, sizi götürdüğü dünya dışı alemleri hesaba katmıyorum bile.
Ya da ne kadar kırılırsanız kırılın gelse özür dilese biraz ısrar etse kabul ederim dediğiniz oldu mu?
Benim oldu.
Özledim.
Ve şimdi sırf bu yüzden kendimi aciz hissediyorum. Çünkü özür dilerse ve az önce dediğim gibi biraz ısrar ederse affederim. Ama bunu ömür boyu kendime yediremem sanırım. Bilmiyorum yani.
Keşke biri beni bu siyahların hapsinden alsa da 10 yıl sonraya ışınlasa diye dua edecek hale geldiğime yemin edebilirim inanın. Ne zormuş güçlü görünmeye çalışmak. İki omzumun da üstünde ikişer tuğla olsa bu yükün yanında pamuk etkisi yaratır.
Kafamı kaldırsam göz göze geleceğiz. Siyahlarda kaybolacak, kokusu tekrar ruhumu ele geçirecek.
Saçlarım nefesiyle harmanlanacak onsuz atmayan kalbim atmaya başlayacak.
Kaldırmazsam vicdanım parçalanacak. Babasız büyüyen bir çocuğun babasını merak etmesi gibi hep merak içinde kalacak kalbim.
Sahi ne ara bağlandım ben bu adama?
Ben ki kırmızının kızı, ne ara sevdim bu kadar siyahı?
İşte buna verecek cevabım yoktu.
Yine de kaldırdım mavilerimi. Kısa bir an hediye ettim onlara. Doysunlar istedim son son.
Bahşetti siyahlarını mavilerime suçlu suçlu. O an sarılmak, bunu da atlatırız demek istedim. Ama omuzumdaki melekler bile çelişkideyken benim fevri karar vermem kendime düşüncesizlikti. Yanlış mı düşünüyorum?
''Gidiyormuşsun?'' Duyduğunu teyit etmek için gelmişti anlaşılan.
Israr edersen gitmem.
''Gidiyorum.''
''Hiç mi özlemeyeceksin?'' Israr etsene adam.
''Hayır.''
''Özledin mi?'' Evet nefes almayı özlediğim kadar özledim.
''Hayır.''
''Gitme Ada atlatabiliriz. Kendimi affettirebilirim.''
Yavaşça kaldırdım başımı. Siyahlar affet diye haykırıyordu ama bu zamana kadar neredeydi? Ben başkasının kollarında onun için bayılırken o neden başkasını kucağından kaldırmamıştı? Sorulacak çok şey varken alacağım cevaplardan korkuma susuyordum. Kendime göre haklıydım ben. Anlatsam herkes beni haklı bulurdu. Karşımdaki adam kendini savunmaya çalışmadığı gibi üstüne üstlük karşıma başka kadınla çıkacak kadar da yüzsüzdü.
''Gideceğim.'' dedim sessizce gitmek istemediğimi ama ihtiyacım olduğunu haykırırcasına. ''Buna ihtiyacım var.''
''Peki. Kafanı dinle ama inan bilmediğin çok şey var ve ben bu işin peşini bırakmayacağım.'' Gitmem belli ki Tuna'yı hırslandırmıştı. Sesi hırıltılı çenesi kaskatıydı. Tunaydı işte yüzünün her hücresi benim olmasını istediğim adam sonunda karşımdaydı. Ama bu kadar yakınlığa da çok engel vardı. Aramızdaki çekimi yoldan geçen biri bile anlarken biz nasıl bu kadar birbirimize nefret beslemiştik kimse bilmiyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AŞK ŞANS İŞİDİR
Любовные романыAda Şan. 22 yaşında tek başına yaşayan, gözleri deniz mavisi, saçları kumralın en güzel tonu, beyaz tenli kız. Tuna Konak. 27 yaşında babasının hastalığından sonra genç yaşta işin başına geçmek zorunda olan esmer, geniş omuzlu, içinde kaybolunası si...