Bazen nasıl seveceğimi şaşırıyorum. Sevgimi hangi güne nasıl, hangi öğüne nasıl paylaştıracağımı şaşırıyorum.
Hatta geçen gün fark ettim de çok fazla içime işlemiş güzel adam. Nam-ı diğer sevgili nişanlım, müstakbel eşim.
Ve bu beni korkutuyor.
Her gün ona daha fazla bağlanmak beni fazlasıyla korkutuyor. Gider ve tek kalırım korkusu ciğerlerime hava dolmasını engelliyor. Sonra gitmez diyip derin bir nefes alıyorum.
Her gün abartısız 5 dakikam böyle.
''Tuna hayatım hadi yemeğe.'' Haberleri okuduğu tabletten başını kaldırıp bana gülümsediğinde karşılık verdim.
''Geldim güzelim.''
Ellerini yıkayıp masaya geldiğinde sohbet edecek bir şey bulamadık. Allah aşkına adam bütün gün evde ve tepemdeydi. Üstelik o hoş, naif, kibar adam bugün sadece ayaklarının altında süpürge geçerken kıpırdamıştı.
''Tuna?''
''Efendim canım?'' Başını kaldırıp bana baktığında aklımdan geçeni söyleyip söylememek arasında kararsız kaldım.
''Şey''
''Söyler misin Ada ne oldu?''
''Senin doğum gününde Fatih'in çok yardımı oldu ve doğum gününü kutlamamı istedi.'' Bir çırpıda söylemek deyimini kullanmış mıydınız? Ben ilk defa kullanıyorum da.
Önce gözlerinin siyahı alabildiğine karardı sonra çatalı tutan ellerini boğumu beyazladı.
''Sen onunla nasıl iletişime geçersin?'' dişlerinin arasından sorduğu soruyla bayağı bir ürktüm.
''Hayatım Toprak ile abi kardeş olduklarını biliyorsun yapma lütfen.''
''Neyi yapma Ada neyi? O adamı sevmediğimi biliyorsun neyi yapmayayım?'' Bu adamın adını duyduğunda Tuna'da hiç görmediğim bir kızgınlık oluşuyordu ve ben şu an o ifadeyle baş başaydım. Üstelik ne yapacağımı bilmeden.
''Lütfen sakin olur musun?''
''Tamam hayatım bana biraz izin ver birbirimizi kırmadan halledelim.'' Bu isteği açıkçası beni kırsa da sesimi çıkarmamakta kararlıydı. Bu tarz olumsuz durumlarda en yakınındakini uzaklaştırmakla eline bir şey geçmeyeceğini bilmesi gerekiyordu.
''Nasıl istersen.'' dedikten sonra masadan kalkıp odamıza geçtim. Yatağa yatar yatmaz günün verdiği yorgunlukla da yavaşça gözlerim kapandı.
Gözlerimi araladığımda belimde hissettiğim elle diğer tarafıma döndüm. Saate bakmadım ama anladığım kadarıyla yorgunluğumdan güzelce bir uyku çekmiştim.
Boynuna sokulduğumda belimdeki elin sıkılaşmasında Tuna'nın da uyandığını anladım. Sesimi çıkarmadan dururken nefes bile almayı unutmuştum sanki. Farkında mısınız bilmem ama küçük çaplı ilk tartışmamızdı bu bizim.
''Güzel kadınım başkası için sana çıkıştım özür dilerim.'' Dayanamam ki sevgilim. Sen böyle çaresiz ve endişeliyken ben sana hiç kıyamam. Ama biraz burnun sürtmeli Tuna'cığım.
Sesimi çıkarmadan yatarken sıkıntıyla nefesini verdi. Konuşmamam onu rahatsız etmişti anlaşılan. Varsın biraz da kafasını dinlemek isteyen ben olayım ne olacak canım.
''Ada lütfen o mavilerini benden uzak tutma hayatım dayanamıyorum neden yapıyorsun bunu bana?'' Yavaşça örülüyormuş gibi göstermeye çalıştığım buzlarım paramparça olurken sımsıkı sarıldım adamıma. Bu olmalıydı işte. Evet kızmalıydık, kırılmalıydık, belki yaralar açmalıydık ama sarılmalıydık. Ölüm var arkadaşlar yapmayın.
![](https://img.wattpad.com/cover/46171845-288-k850816.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AŞK ŞANS İŞİDİR
RomanceAda Şan. 22 yaşında tek başına yaşayan, gözleri deniz mavisi, saçları kumralın en güzel tonu, beyaz tenli kız. Tuna Konak. 27 yaşında babasının hastalığından sonra genç yaşta işin başına geçmek zorunda olan esmer, geniş omuzlu, içinde kaybolunası si...