Bırakmak gerek bugünlerde, işi, gücü, sevgileri aşkları, parayı pulu, insanı, insancıkları...
Gözün görmeden, kulağın duymadan ve arkana bakmadan gitmek gerek buralardan.
Nereye olduğunu bilemediğin yollara, gitmene neden olan sebepleri sahibine bırakarak çıkmak gerek yola.
Kimseyi yanına katmadan kendini bile olduğun yerde bırakarak gitmek.
Afet Şaşmaz.
Uyanmakla uyanamamak arasında bir çizgi varsa ben o çizgide bir cambazdım şu anda. Arkama dönersem yada aşağıya bakarsam dengemi kaybederdim. Zaten bu işin sırrı da ne yapacağına doğru kararı vermekti.
Peki hangisini yaparsam mutlu olurdum? Mutlu olmak için ne yapmam gerektiğini bile bilmiyordum ki ne yöne hareket edeceğime karar vereyim. Yardım almak için ise bence çok geçti.
Aklımdan çıkmayan tek görüntü dilim ucunda bir zehir gibi duruyordu. Söylersem, konuşursam ölecektim sanki.
Uzaktan sesler duymaya başladığımda seçtiğim yönü anlamıştım. Risk alarak önüme bakmayı seçmiş ve bana göre büyük bir adım atmıştım.
Gözlerimi ne kadar açmak istemesem de sonunda pes edip açtığımda ufak bir şaşkınlık geçirdim. Tahmin ettiğim gibi bir hastane odasında olmadığım gibi Arasın evinde de değildim.
Allah aşkına neredeydim ben? Uyanmadan önce duyduğum seslere ne olmuştu?
''Uyandı Korhan bey.''
''Tamam sen çık.''dedi odanın dışından sesin sahibi. Oldukça emredici bir ses tonuna sahipti.
Nerede olduğumu biri bana söyleyecek miydi? Dışarıdaki adam da kimdi? Ses tonuna bir yerden aşinaydım ama adını daha önce hiç duymamıştım. Bir anda bayılmadan önce yaşadıklarımı hatırladım. Hatırası bile bana yaşam veren kanın vücudumu terketmesine neden oluyordu. Demek ki bu kadar çabuk unutabiliyordu insan. Bu kadar çabuk vazgeçebiliyordu karşısındakinden. Bir ''git'' yetmişti demekki sırtını bana, bize dönmesine. Ben olsam yapamazdım. Ben aldığım nefesten bu kadar kolay vazgeçmezdim.
Odanın kapısının açılmasıyla kalp atışlarımda bir hızlanma hissettim. Nedensiz yere. Ama giren adamı görünce kalbimib oynaşması anlam kazandı. Bu oydu. Nefesini bana bahşeden mavi gözlü adamdı. Gözlerinde gizem barındıran, vücudundan yaydığı enerjiyle herkesi öldürme yeteneğine sahip adamdı.
Ama asıl önemli soru ben buraya nasıl gemiştim ve buradan nasıl çıkacaktım?
''Günaydın''dedi içimi üşütecek kadar soğuk bir sesle.
''Günaydın.''dedim nedense sesim onunkinin aksine fazla titrekti. Çok geçmeden aklımdaki soruyu sormalıydım.
''Neden buradayım?''
''Kollarımda bayıldın. Kendin gelmek için bu yola başvurmana gerek yoktu. Söyleseydin zaten getirirdim.''dedi alay dolu bir sesle. Dudağının bir kenarı kıvrılmıştı sanki ya da ben öyle fark etmiştim. Çünkü bu bir saniyeden az sürdü.
''Bunun doğru olmadığını sen de ben de biliyoruz. Bir anda dengemi kaybettim ve o sırada sen vardın ayrıca uzun zaman sonra alkol almıştım.'' Şanslıyım ki hatırlamayacak kadar çok içmemişim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AŞK ŞANS İŞİDİR
RomantizmAda Şan. 22 yaşında tek başına yaşayan, gözleri deniz mavisi, saçları kumralın en güzel tonu, beyaz tenli kız. Tuna Konak. 27 yaşında babasının hastalığından sonra genç yaşta işin başına geçmek zorunda olan esmer, geniş omuzlu, içinde kaybolunası si...