Fahişe~ 21

6.2K 186 9
                                    


Berke.

Geleceğim sandığım erkek. Arkasını dönüp gittiği güne kadar bir kez olsun sevgisini azaltmayan erkek. Ellerini elimde gevşetse kızarken, gidişinde hiç tenime değmeyen erkek.

O kadar acıyı nasıl da paylaşmadan tek başına göğüsleyecek kadar cesur olabilmişti? Söylenene göre son zamanlarda kanser iyice vücuduna sarmış, bedenini ele geçirmişti. Günde 10 dakika olmak koşulu ile yanına sadece Korhan girebiliyormuş. Sonradan öğrenmiştim ki Berke'nin hiç bahsetmediği anne babası 15 sene önce vefat etmiş. Buna rağmen hayata sımsıkı tutunan Berke'nin ne yazıkki tedavisi artık iyileştirmekten çok ağrılarını hafifletmeye yönelikmiş.

Ben bunları duydukça kanım çekilirken o acaba bunlara nasıl dayandı?

''Ada'm nasılsın?'' Belime sarılan kollar daldığım düşüncelerden beni gerçek hayata döndürürken acımı da hafifletmişti.

''İyiyim.'' Ne demeliydim, ne düşünmeliydim bilmiyordum. Bir haftadır öyle kendimde değildim ki etrafımda olanlardan bir haberdim. Evet cenazeye gittim. Evet kendimi odaya kapatıp benliğimle baş başa da kaldım ama ne diyeceğimden hala emin olamıyordum. İyi miydim kötü müydüm bilmiyordum.

En büyük destekçim Tuna ve Aras olmuştu bu hafta da. Hatta Korhan da sık sık evimizi ziyaret etmiş durumumu merak etmişti. Beraber sarılıp ağlamış sonra hiçbir şey olmamış gibi koltuklarımıza sinmiştik. Kısa gibi görünen bir haftada aslında çok şey yaşamıştık ama geriye dönüp baktığımızda tek söylediğimiz 'keşke hiç yaşamak zorunda kalmasaydık bunları' olmuştu.

Bugün Korhan Aras Masal ve Masal'ın bir arkadaşı bize yemeğe gelecekti. Dün akşamdan tatlıyı yapmış sıcak yenmesine gerek olmayan birkaç salatayı da yapmıştım. Çünkü biliyordum ki akşama kadar toparlanamayacaktım.

''Hadi gel kahvemizi içelim hayatım sonra da yemekleri yaparsın ben de yardım ederim.'' Her kızın hayali adam elleri belimde beni kahve içmeye çağırıyordu.

''Tamam canım olur içelim.'' Biz koltuğa yanyana oturduğumuz sırada telefonum çaldı.

''Nerede bu ya? Tuna görüyor musun?'' Gözümün önünde bir şey sallandığında bunun telefonum olduğunu anlamam uzun sürdü.

''Efendim Aras?''

''Güzelim gelirken bir şey istiyor musun?''

''Yok canım sağol siz belirlediğimiz saatte geleceksiniz değil mi?''

''Evet evet Masal ve arkadaşını alıp geleceğim.''

''Tamam kuzum bekliyorum.''

Telefonu kapattığımızda Tuna'nın kolunun altında bulmuştum kendimi. Hep buraya sığınsam bir ömür çıkmak istemezdim. Sonumuz ne olacak bilmeden yaşadığımız şu hayatta ufacık şeyleri dert ederek yaşamıştık bir sürü şeyi.

''Ne kadar sevmiştin?'' Hiç beklemediğim soru bir anda gelince çok şaşırmıştım. O anda nedendir bilmediğim bir şekilde içim döküldü sanki.

''Çok. Çocukluğumdan gençliğime geçiş yaptığım zamanlarımı ona feda edecek kadar çok sevdim. Sevgiyi onunla öğrenecek kadar çok sevdim. Kalbimi açıp ikimize de paylaştıracak kadar sevmişim Tuna. Ama yanlış zamanda bedenimi istedi. Belki o da kendince haklıydı ama küçüktüm. Kendime yediremez, ailemin yüzüne bakamazdım.'' Gözlerine baktığımda farklı bakıyorsu siyah hareleri. Gülümseyerek çenesinde yeni çıkmaya başlayan sakalları okşadığımda konuşmaya devam et dercesine kafasını salladı.

AŞK ŞANS İŞİDİRHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin