"Bu seferki içkileriniz benden, Beyler." Sonunda aradığımı bulmuştum, gerçi onları şehrin ücra köşesindeki bir pub'ta bulacağımı hayal etmemiştim ama işte aradıklarım karşımdaydı. Ve evet, üçüde bana bakıyordu. Henüz oturamamıştım heyecanımdan. Aslında 'heyecan' da denilemezdi yapmak üzere olduğum şeye. Bu düpedüz cesaret işiydi. Hatta delilik.
Gözüme ilk çarpan parlayan yemyeşil gözleri olandı. Ayrıntılı bakmaya karar vermiştim. Kocaman ellerini sanki biraz daha ört pas edip küçük göstermek istermişçesine taktığı büyük yüzükleri gözüme çarpmıştı. Vücudunda sürüyle dövme vardı. Hepsine dikkat edememiştim ama kalabalık görünüyordu kolları. Dudakları öne doğru, şekilli ve iriydi. Sonra diğerine geçtim,kirli sakalları vardı. küçük burnu. Kumraldı. Bir diğeride sarışın ince vücutluydu. Onda dövme yoktu. Bakma işlemini biraz abartmış mıydım? Omzuma çarpıp önünde dikilmiş olduğum masaya 4 içki bırakan garsonu inceledim.
Gri tişörtünün koltuk altları terleyip iz olmuştu. Likör kokuyordu nefesi. "Duydunuz sizi küçük İngiliz piçleri,içkiler kızdanmış" Konuşması Amerkan aksanı ile değildi. İngiliz aksanıyla konuşuyordu. Bu dediğine gülmüşlerdi. Artık oturmaya karar verdiğimde dizlerimin bükülmediğini farketmiştim. Sandalyeyi çektim ve hemen ucuna resmen kendimi attım.
Kolunda birsürü dövme olan ve muhtemelen bu 3 kişilik grubun Lideri olduğunu sandığım Adam konuşmaya lütfetmişti sonunda. "Ne istiyorsun?" Evet burası kesinlikle İngilizlerin takıldığı bir bardı.Çünkü öyle boğuk bir ses tonu ve resmen ingilizim diye bağıran bir aksanı vardı ki. Yinede..hayatıma duyduğum en güzel erkek sesiydi. Kokusundan adi bir markaya ait olduğunu anladığım birayı yudumladım. Konuşmaya sesimin kısılmamasını dileyerek başladım. "Newyork'ta biraz tanındığınızı varsaydım,size birşey sormak için geldim." Tanrıya şükür,konuşma yeteneğimi kaybetmemiştim korkudan. Kumral ve kirli sakallı olan sigarasını söndürdü ve dudağının iç tarafını ısırdı. Gözlerim yanıyordu sigara ve puro dumanından. Çok fazla ingiliz aksanlı küfür ve sigara dumanı altında kalmıştım. İlk kez bu tarz bir ortama geldiğimden rahatsız olduğum her mimiğimden belliydi.
"Ne soracaksın? Aslında ne biliyor musun? ne soracağınla hiç ilgilenmiyoruz. Bu kadar yolu bizim için geldiysen eğer,salaklık etmişsin." Kapıya doğru baktım. Neden bakmıştım ki? Sanırım iç güdüm koşarak çıkmak için kapıyla aramda 4 metrenin olduğunu hatırlatmak istemişti. Ama hayır,gitmeyecektim.
"İsmim Heaven. Heaven Greenwich. Newyork'ta yaşıyorum ve evet aslına bakarsan buraya sizin için geldim. Birini çıldırtmak istiyorum,ona istemediği birşeyi vermek istiyorum ve bunu sizinle yapabilirim. Ancak sizinle."
Birden elleri yüzüklü olanın gözleri parladı. Kaşları çatıldı. "Greenwich..Devam et. Şimdi ilgimi çektin.Seni dinliyorum?" Ne kadar erkeksi bir yüzü vardı. Biraz islenmişti,yanaklarında siyahlık vardı ama giyinişine dikkat ettiği belliydi. Tırnaklarıda bakımlıydı. Erkeksiden çok...güzeldi. Evet. Adam güzeldi. Cildinde pürüz yoktu sanki kayganmış gibi bir his uyandırıyordu loş ışığın altında yanakları.
"Aslına bakarsanız,bu küçük gruba bir kızın katılmasının sorun olup olmayac-"
"Saçmalık. Harry bunu dinlemeye devam edek misin? Buna devam edersen ben giderim.Ne kızı? Baştan konuştuk. Sen bizi oradan kurtadığında anlaşmıştık. Üçümüz olacaktık Harry! Sen ben Niall olacaktık! Hemde bir kız?" Alaylı alaylı gülüp sesini yükseltip bana iğrenç bir lağam faresiymişim gibi bakmıştı. Bu çocukla iletişim haline geçmemem gerektiğini anlamıştım.
"Kararları ben veririm, Liam. Sözümü bir daha kesme. Niall?" Sarışın çocuk hazır bir askermiş gibi kulaklarını Harry denen çocuğa diktiğinde onun gerçekten sözünün dinlendiğini anlamıştım.
"Efendim?"
"Liam'a biraz hava aldır. Biraz kendine gelsin." Çok konuşmuyordu bile. Sadece istediğini yapmaları için yetecek olan kelimeleri seçiyordu. Gözleri yine bana çevrildiğinde kendimi savunmasız hissetmiştim.
"Madem kimse laf kalabalığı yapmıyor,bende yapmayacağım. Bana neden katılmak istediğimi soracaksın. Ben Annemi tanımıyorum. Babam'ın geçmişinle ilgili sorunları olduğunu biliyorum ama tam olarak ne olduklarını bilmiyorum. 18 yaşındayım ve tek olmamı istediği mükemmel olmamdı. kusursuz bir kız çocuğu olup onu utandırmamaktı. Evet bana annemi aratmadı ama-"
Lafımı böldüğünde öylece kalakalmıştım.
"Kısa kes?"
Saçımı kulağımın arkasına atıp devam ettim
."Benle hiç ilgilenmeden,beni hiç sevmeden,bir kez saçımı okşamadan mükemmel biri olmamı istedi.oldum da. Sonra hayatta annem yerine koyup en güvendiğim insanla,en yakın arkadaşımın annesinle yattı ve onu hamile bıraktığını söyledi. İsminin ve soyismimizin önemli olduğunu söyledi. Onu utandırmak istiyorum. Öyle kötü bir insan olmak istiyorumki,adımı duyduğu heryerde utançtan yerin dibine girsin istiyorum. Olmamı istediği insanın tam tersi olmak istiyorum. Onu hayalkırıklığına uğratmak istiyorum. Hemde çok fazla"
Dudakları kıvrıldığında,bunun onun sırıtış şekli olduğunu anlamam uzun sürmemişti.Kafasını salladı ve omuzlarına gelen saçlarını geriye itti.Gözleri adeta parlıyordu. Sanki..sanki onunda buna benzer bir anısı varmış gibiydi. Sanki ikimizinde aynı şeyi yaşadığına dair bir parça canlanmıştı gözleri önünde. Bana onun 18 yaşındaki haliymişim gibi bakıyordu.
"Greenwich.he?"
Soyadıma neden bu kadar takıldığı konusunda bir fikrim yoktu ama nedenimi geçerli bulmuşa benziyordu.
"Heaven.Biz sokaktaki serseriler değiliz. O hani insanların çok sevdiği 'Kötü çocuk' lar varya. Hikayelerinin beğenildiği ağızlarında sigara olan ve hani insanların dikkatini çeken. Biz onlar değiliz. Heaven. Biz sigara içip uyuşturucu satan bi kaç kavgaya bıçaklı giren ve sonra ardına bakmadan kaçan,polislerde bi kaç sabıka kaydı oluşmuş insanlar değiliz. Senin olmak istediğin kötü kız tabirinden uzağız. Anladın mı? Biz hayatlarında çoğu kez kötülüğün ta kendisiyle başbaşa kalmış ve berbat bir durumdan çıkıp hayatta sadece kendimizin önemli olduğunu anlamış insanlarız. Biz kötü adamlarız,Heaven. Bizi bu duruma sokan o insanlardan intikam almak için gözünü karartmış olanlarız. Senin parmağına bi sigara verip iki üç kavgaya karıştırıp kötü kız ünvanını verip babanı alaşağı etmeni beklemeyiz. Bunu sana baştan anlatıyım. Yanımda ağlayamazsın,eve gitmek istiyorum diyemezsin.Kimse senin mızmızlığını çekecek değil. Ne Liam ne Niall ne de ben. Gerekirse benimle uyursun,nialla uyursun ve hatta hiç tanımadığın birinin evinde uyursun. Seni kimse eve bırakmakla uğraşmaz. Ha sen böyle birşey aramıyorsan sana başka birini bulurum,serseri,kötü çocuklar dediğiniz türden. Ama sen fazlasını istiyorsan,styles seni gruba almaktan çekinmez."
-------
Merhabaaaa arkadaşlar bu benim ilk hikayem umarım beğenirsiniz çünkü kurguyu 2 kişi 1 gün boyunca düşündük ve hani şuan satsam Kanal D alır o derece fkjrjfg Yorumlarınız çok önemli eleştirileriniz çok önemli fikirlerinizi paylaşırsanız kocaman mutlu olurum bu ilk bölüm diye çok uzun yazmak istemedim zaten yavaş yavaş artıcak bölüm uzunluğu sjfjhfr iyi okumalar arkadaşlar
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Lustfulness (Şehvet)
FanfictionBakışları öylesine değildi. Öyle zeki bir adamdı ki, kelimeleri seçmek yerine bana anlatmak istediği şeyi gözlerinle yapıyordu. Bakışları öylesine anlamlıydı ki. Uzun süre o yeşil gözlere baktığınızda onunla içten içe konuşuyormuş gibi hissederdiniz...