"Hayır kesinlikle bu olmamalı. Hemde kesinlikle."
"O niye?" Sert bakışlarını bir yeşil gömleğine, bir siyah olana çevirdi. En son da bana baktı.
"Çünkü yeşil gözlerini ortaya çıkaracak."
"Ee? Eh ulan bu kötü birşey mi? Varsa kullanalım değil mi?"
Gözlerimi onun gözleri hariç heryerde gezdirdim. Kaçamak bir cevap arıyordum fakat bulsam da yemezdi. O çok zeki bir adamdı 18 yaşında bir kızın acemi yalanlarını büyük ihtimalle yutmazdı.Gerçeği söylemekten başka bir çarem yokmuş gibi görünüyordu.
"Dikkat çekeceksin."
"Beni kıskanırsan üzülürsün."
Kollarımı göğüslerimin altında birleştirip gözlerimi devirdim. 'Hah! umrumda mısın sanki?' modumdu bu benim. Yani en azından o şekilde görünmeye çalışmıştım.
"Seni kıskanmam. Neden kıskanacakmışım ki?"
"Etrafımda bir Japon ordusu kadar kız var"
Evet bu kısım doğru olabilirdi. Hareketlerini özenle seçiyor gibiydi çünkü. Hiçbir hareketi size itici gelemezdi. Yani bana tokat atması ve bağırması dışında. Bakışları,ağırlığı,mimikleri. Nerede gülüp,nerede susması gerektiği.. Tüm hareketleri hayran hayran izlettirirdi kendisini. iPhone'unun müziği son derecede rahatsız çalarken yutkundum. Sanki kötü bir haber alacakmış gibi hissettirmişti.
"Efendim Liam?- Öyle mi? - Ulan onların başımıza iş açacağını biliyordum. - İcabına bak,elinde ne varsa kullan.- Dikkat et,seni çeken biri olmasın. Kameralara yakalanıyım dersen..- İyi,hallet.-Hatta bekle,bilgileri bul akşam biz hallederiz,beraber."
Merakımdan dudağımın içindeki etleri ısırmaya başlamıştım. Sorsam söylemez,bir şekilde geçiştirirdi. Dudaklarımı yaladım söze başlamak için. Bana ön sevişme yaşattığı günden bir hafta geçmişti ve aramız cidden iyi gidiyordu.Bir sorun yoktu,şimdilik.
"Liam ne diyor?"
"Chuck'ın adamları ile ilgili. O adam yeryüzünde ki bir kaç pislikten biri,adamları da öyle. İşin ucunu bırakmayacaklarını tahmin etmiştim. Benden çok uzaklarda gezme."
"Kendimi koruyabilirim."
Hiç beklemediğim bir anda bacağını benim dizimin arkasına yerleştirdi,bileklerimi de arkamda. Hiçbir şekilde hareket edemiyordum.
"Dediğimi yap.Lafımı ikiletme. Bir erkeğin karşısında hiç bir şansın yok."
Bileklerimi bıraktığında ovma ihtiyacı hissetmiştim.Parmaklarının ayarı yoktu,zaten büyüklerdi hırslandığı zaman gücünü kontrol edemiyordu.
"Kendini neden üstün görüyorsun?"
"Öyleyim. Bir erkek gücünün kadının gücünün yanında nasıl kalabileceğini gördün. Zaten zayıfsın,kendine dikkat et. Sana kendini savunmayı öğreteceğim."
Bazen gülüyor benimle dalga geçiyor şakalaşıyordu. Nadiren de olsa bunu yapıyordu. Bazen de öyle ciddi oluyordu ki ona karşı çıkma cesaretini kendimde bulamıyordum. Gözleri hemen koyulaşıyor;Dudakları düz bir çizgi alıyor,yüzündeki tüm kaslar gerginleşiyor,kaşları çatılıyor ve nefesi derinden,sert geliyordu.
"Pekala eğer çok kişilerse Liam başa çıkamaz ki?"
"Bu yüzden sana kendini savunmayı şimdi öğreteceğim."
"Vov,bu kadar hızlı olacağımızı san-"
Sözümü bölen sert,soğuk zemin olmuştu. Siktir başımı çok kötü çarpmıştım. Ayak bileklerimi hızlıca yerden çekmiş ve böylece yeri boylamıştım. Üzerime eğildi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Lustfulness (Şehvet)
FanfictionBakışları öylesine değildi. Öyle zeki bir adamdı ki, kelimeleri seçmek yerine bana anlatmak istediği şeyi gözlerinle yapıyordu. Bakışları öylesine anlamlıydı ki. Uzun süre o yeşil gözlere baktığınızda onunla içten içe konuşuyormuş gibi hissederdiniz...