Chapter 8 'You're as beautiful as Heaven'

1.6K 108 59
                                    

İçimde kırılmışlığın büyük bir yükü ile mezarlıktan çıkarken nereye gideceğimi,ne yapacağımı hiç bilmiyordum. Evet hayatım gerçekten berbattı. Bir annem olsaydı belki beni korur kollardı. Fakat beni istememişti ki. Doğduğum zamanki savunmasızlığımla,masumluğumla bile ben istememişti. Babam? Juan adında tanıdığım biriydi fakat o da yalanın ta kendisiydi zaten. O adamla ne alakası vardı onu bile bilmiyordum. Kim olduğumu,kime ait olduğumu ve neyin içine sürüklendiğimi bilmiyordum.

Harry? Evet o bu hayatta belkide güvendiğim doğru düzgün tek insandı. Doğru düzgün değildi. Yani,o kısıma çok takılmamalıydım. O ise bana güzel bir tokat atıp "hiçbir şeyimsin" deme gereği duymuştu. Herkes tarafından alaşağı edilirken,kendime inancım da kalmamıştı.

Eşyalarımı toplamak için yine onun evine gitmek zorundaydım. Eğer param olsa,yemin ederim ki burada bir saniye bile durmaz bir tek 'gidiş' uçak bileti alıp başka bir ülkede bir şekilde yaşamaya çalışırdım. Bankta yatardım,bir şekilde yemek bulurdum. Nasıl olsa şimdi de kimsem yoktu,o zamanda olmasına gerek yoktu.

-

"Harry..Tanrım büyüdüğünde kim bilir nasıl olacaksın. Çok canlar yakacaksın miniğim. Kıvırcık saçlı yeşil gözlü uzun boylu bir adam olacaksın. Ve tanrım..seni damatlığınla gördüğümde göz yaşlarıma hakim olamayacağım."

"Çok güzel birine aşık olacağım Anne. Söz veriyorum sana. Hatta onu öyle seveceksin ki,gelinliğinle gördüğünde onun içinde ağlayacaksın.

"Aşık olmanın nasıl hissettirdiğini biliyor musun Küçük Hazz'am?"

"Mmmm. Çok kocaman sevmek mi?"

"Saçlarından,ayak parmaklarına kadar sevmek demek.Ona dokunduğun zaman,incinecek diye kıyamamak,gözlerinin içine baktığında en derine inmek,elleriniz birleştiği zaman tüm vücuduna elektrik yayılması,omzunda yatarken belinin ağrıması ama o rahatsız olmasın diye omzunu bile kıpırdatmamak demek. Harry,kocaman sevmek demek. Onun canının yandığını gördüğünde canından can kopması demek.Harry,o üzülmesin diye bazen kendinden bile ödün vermek,kendinden bile korumak istemek demek. Aşk; gökyüzünü sana verseler,dünyaları önüne serseler elinin tersiyle itebilmek demek. Büyüdüğünde anlayacaksın bebeğim."

"Babama aşık mısın?"

"Hemde çok.."

Bana ne halt oluyor anne? Mezarının yanında oturmuş,13 sene önceki konuşmamızı hatırlıyorum ve korkuyorum. Neden korkuyorum biliyor musun anne? Bana bir boklar oluyor,ismini koyamıyorum. Anne. O kızla olmamalı,anlıyor musun? Sana bunu yapamam Anne. Bryan'ın kızınla olmaz. Özür dilerim,onu öptüm. Ve en korkuncu neydi biliyor musun? Tüm vücudumda elektrik yayılıyor gibi olmasıydı. Ben bir kızı öperken titremem ki anne. 23 yaşında adamım. Şu ana dek böyle olmamıştı..Anne.. Canım yanıyor,saçlarını seviyorum anne..Ayak parmakları bile güzel geliyor onun. Bana ne oluyor? Ne halt yiyorum ben..

-

Göz yaşlarım gözlerimle ittifak kurup akmaya devam ederken bir yandan kocaman bavuluma eşyalarımı gelişi güzel atıyor,diğer yandan elimle iki dakikada bir yanağımdan boynuma akmakta olan gözyaşlarımı siliyordum.

Bana ne halt yapmıştı? Ona değer veriyordum evet ama Niall'ın dediklerini itiraz etmem de bir anormallik varmıydı?

Çok kez kırıldım,babam tarafından,görmediğim annem tarafımdan. Ama bu neden bu kadar etkilemişti beni? Yanağım hala acıyordu. 'Hiçbir şeyimsin Heaven,peşimde dolaşmaktan vazgeç artık' beynimde sürekli dedikleri dönüp duruyordu. Diz kapaklarım artık vücudumu taşımayı reddedince yere çöktüm ve ellerimi yüzüme gömüp hıçkırıklarımı bastırmak yerine özgür bırakmayı seçtim.

Lustfulness  (Şehvet)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin