Chapter 23 'Helena Alert'

1.2K 79 78
                                    

Her şey iyiye gidiyordu.Tanrıya çok şükür ki, yaraları iyileşiyor; sınırlanmış hareketleri biraz daha normale indirgeniyordu. Dün gece olanlardan ve o derin konuşmadan sonra aramızda yeniden bir konuşma geçmemişti. En azından kayda değer bir konuşma.

"Heaven,biraz gelir misin?" Liam ilk kez benden bir şey rica ettiğine göre mesele önemli olmalıydı. Beni babamın odasına çağırdığında kokusu ile bir anda kötü olduğumu hissettim. O odadaki kokusu asla geçmeyecekti. Kendimi konuya odaklamaya çalıştım.

"Ne oldu?"

"Harry kendini toparlıyor,bir sıkıntı varmış gibi görünmüyor. Değil mi?"

"Evet iki gün sonra kontrolü var. Bir sorun mu var?"

"Louis'yi tek başına halledemez, iyi olana kadar biz de burada kalacağız. Normalde o orospu çocuğu çıkmasaydı önümüze baban son kişi olacaktı,ama her şey değişti. Onu da halledene kadar-"

"Bitmeyecek Liam. Hayatınız boyunca bir sürü düşman edinmişsiniz. İntikam aldıktan sonra hiç bir şeyin sona ereceği yok,koskocaman adamlarsınız bunu biliyorsunuz. Ülke değiştirseniz bile bu sizi bırakmayacak. Louis'de bende yardım edeceğim,sen merak etme."

Hafifçe dudaklarını büzdü,gülümser gibi yaptı ve elini omzuma dokundurdu.

"Senden hala nefret etsem de Harry buna izin vermez."

"Bu işe gelirken bana silah kullanmayı o öğretti,bana bir şey diyemez."

Gözlerini "aha aynen gerizekalı" dermişçesine devirdikten sonra odadan çıktı. Bende çıkıyordum ki belini tutmuş lavaboya ilerleyen Harry'i gördüm.

"Bugün yürüyoruz,kaçışın yok."

"Sikerim yürüyüşü,yatacağım."

Kolundan tutup kendime çevirdim.

"Ne demek sikerim? Harry, tanrım sana dediklerimi neden kala almıyorsun?"

"Heaven."

"Harry."

Bazen bana tek bir bakışı yetiyordu,ciddi anlamda sertliğinden ödün vermiyordu. O koyu yeşil halkalı gözlerine baktığımda ister istemez korkuyordum. Evet bu arada; Harry'den hala korkuyordum. Çekiniyordum. Aramızda neler yaşanırsa yaşansın o mesafe hiç bir zaman yok olmuyordu.

Lavaboya girip kapıyı kapattığında içeri gidip üzerime hemen gri eşofman takımlarımı geçirdim. Saçımı da bandana ile tutturup beyaz air maxleri çekip telefonumu cebime attım. Lavabodan çıkınca beni süzdü. İstifini bozmadan ışığı kapatıp ıslak ellerini salladı. Bunu sürekli yapıyordu,sinir olsam da bir şey söyleyemiyordum.

"Gelirken dikkatli ol."

"Yanımda sen olacağın için bana bir şey olmaz."

"İnadını sikeyim Heaven,duydun mu?"

Dudağımın içindeki etleri ısırırken gülmemiş olmayı diledim ama gülmüştüm. Uzun parmakları bileğimi kavrarken üzerime yürümüştü,beni duvara yasladığında nefesi benim yüzüme geliyordu.

"Bana bakıp gülme,sinirlerimi bozuyorsun."

"Özür dilerim."

Dudağımı serbest bıraktığımda biraz daha yumuşamıştı. Tanrım,adamın içinden geliyordu. Hayatının sonuna dek böyle bir karakteri olacaktı,kimse için değişmeyecekti bence. Çocukları için bile değişmezdi. Bana öyle geliyordu en azından.

Üzerine montunu çektiğinde ayakkabılarını giymesi için yardımcı oldum. Asansörle indikten sonra havanın biraz yağmurlu olduğunu görünce gülümsedim. Bana baktı,umursamayıp adımlarını hızlandırdı biraz daha.

Lustfulness  (Şehvet)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin