Manhattan'ı Louis'ye gezdiriyorduk. İkisinin de bacakları uzun olduğundan ben onlara yetiştirmek için ekstra bir çaba sarf etmek durumunda kalıyordum. Sonunda sinirlenip neredeyse koşturduğumda Louis kafamı karıştırıp bana doğru bir gülüş savurdu.
"Yetişemiyor musun ufaklık,senin için yavaşlayalım mı? İster misin?"
Gözlerimi devirdim,cevap vermeyecektim çünkü havamda değildim. Louis yine gerçekten parlak (!) fikrini öne attığında büyük bir gürültü ile iç çektim.
"Aslına bakarsanız,hazır Heaven'da buradayken ben diyorum ki gelin bir bara geçelim?"
Harry bir kaç dakikasını susarak geçirmişti,yani bu demek oluyordu ki 'düşünüyorum'
Alt kata doğru inen,neredeyse tıpkı bir McLaren's*ı andıran barın orada durduğunda bana doğru baktı.
"Heaven'ın sarhoş olmasını istemiyorum."
Kaşlarımı kaldırdım ve ona muzipçe gülümsedim. Bu ona şimdi,hemen şimdi laf sokacağımın göstergesi oluyordu.
"Arka taraflarda birilerinle yatacak kadar sarhoş olmam,bünyemi korurum."
Pekala,sonunda iki seçeneğim vardı. Ya gülüp geçecek ve bunun konuşmasını bana sonra yapacaktı,ya da şimdi büyük bir tepki gösterecek ama sonrasında unutacaktı.
"Heaven,biliyor musun? Bazen öyle gözü kör oluyorsun ki,cesaretine bayılıyorum. Seni ters yatırıp düz-"
"Yavaş ulan,yavaş. Ne yaptın? 18 yaşında kız o"
İkimiz de birbimize baktık Harryle. Aslında Harry'nin lafını bölmesine sevinsem de yaşımı nereden bildiğine şaşırmıştık.
"18 yaşımda olduğumu nereden biliyorsun?"
"Eh iki gündür sizinleyim,Harry seni biraz anlattı."
"Sana Heaven'ın yaşını söylediğimi pek hatırlamıyorum,yaşlandım mı?"
Bir anda Louis gözlerini kaçırıp sözünü değiştirmiş,bara adımlarını hızlandırmıştı.
"Yaşlandın,hemde çok dostum bakıyorum da artık seni 10 tekila da kaybediyoruz. Şimdi ne oynayacağız biliyor musun? Ben hiç."
İçeride yoğun bir gürültü olduğundan bir anda yüzümü buruşturmuştum. Oh,tanrım. Burası kesinlikle McLaren's falan değildi kesinlikle! İçeriden minnacık,tatlış (?)bir yer görünmesine karşı burası gayet 8 sitriptiz direği olan,üzerinde de elbette 8 yarı çıplak kız olan,kocaman -ciddi anlamda bayağı bir büyük- bir bardı. Kulüp demek daha doğru,gece kulübü.
Giriş kapısının tam olarak 8 diğerin ortasında olması da biraz ilgi çekiciydi. 8 tane aşırı seksi benim bile bakacağım türden kızlar dans ediyordu. Başlarında koruma diye tahmin ettiğim birer adam vardı. Ne yaptıklarını tahmin ediyordum. Adamlar onlara yüklü bir miktar para veriyorlardı ve kadınlarla arkadaki odalarda beraber oluyorlardı.
"Hah,tam da aradığımız bir yer değil mi Hazz? Onlara meraklı şekilde bakan Heaven sence de çok masum görünmüyor mu? Dünyaya gelecek misin?"
"Hı,ben mi?"
Kafamı ona doğrulttuğumda Harry tepkimi merak ediyor gibiydi. Burada bulunmaktan rahatsızdım şuan tek hissettiğim şey buydu. Bazen kendimi bir yerlere ait hissetmezdim ve şuan da da olan buydu. Derin bir nefes aldım.
"Gidelim." dedi ondan beklemeyeceğim bir şekilde Harry. Beni çocuk gibi görsün istemiyordum. Ona olgun olduğumu kanıtlayayım istiyordum. Kafa salladım
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Lustfulness (Şehvet)
FanfictionBakışları öylesine değildi. Öyle zeki bir adamdı ki, kelimeleri seçmek yerine bana anlatmak istediği şeyi gözlerinle yapıyordu. Bakışları öylesine anlamlıydı ki. Uzun süre o yeşil gözlere baktığınızda onunla içten içe konuşuyormuş gibi hissederdiniz...