Gözlerimi araladığımda başımdaydı ve kafasını yana yatırmış,kendi omzunu kendine yastık yapmıştı. Hafifçe gülümsedim.Bacağıma baktım,sargılıydı. Kıpırdanır kıpırdanmaz uyanmıştı. Gözleri şişmişti,uykusu olduğu belliydi hala.
"Uyanmışsın?" Yeni kalktığında sesi çok daha boğuk oluyordu. Bu sanırım çekiciliğini en üst seviyeye falan getiriyordu. Yinede onu tamamen çıplak görmeden 'çekicilik seviyesi' hakkında yorum yapmayı şu anlık askıya almayı düşündüm.
"Evet,sanırım biraz abarttım ha?"
Yandan yandan sırıttığında bende ona sırıttım.
"Hayır,4 kez yaralandım Heaven,o yanma hissini biliyorum.Yine de iyi dayandın. Ağrın falan var mı?"
Ayağımı hafifçe oynattım,bacağımla beraber kemiğimde biraz acı hissettiğimde yüzümü buruşturdum. "Hafif" sesim çıkmamıştı ama yine de beni duyabilecek yakınlıktaydı. Benim için endişelenmiş görünüyordu.
"Her şeyi mahvetmedim değil mi?"
Kafa salladı ağır şekilde.Saçlarını çok fazla toplamıyordu,genelde açık bırakıyordu ama bu sefer toplamıştı. Her iki şekilde de muhteşemdi,bir farkı yoktu emin olun.
"Hayır,zaten hepsini hallettik. Başka adamları da yok anca o kadarlardı işte. Böyle olacağını bilsem,seni götürmezdim.Hata ettim."
"Hayır,unuttun mu? Siz kötü çocuklar değilsiniz bana bunun uyarısını yapmışt-" kapı gıcırtısı sözümü bölerken kimin girdiğine bakmak için kafamı sola doğru çevirdim.
"Merhaba. Ben komiser Hillar- Ah Harry. Sen miydin? Ne haber tatlım?"
Ha? Ne tatlısı? Kim tatlı? Gözlerimi siyah dar pantolonlu,kahverengi üzerinde yıldızlar olan gömleğini içine sokmuş göğüs dekoltesini açmış sarışın kadına çevirdim. Harry onu belinden tutarak iki yanağından öptü. Gözlerimi başka bir yere çevirmiştim. Neden kıskanıyordum ki?
Nasıl bir adam olduğunu biliyordum sonuçta,hata bendeydi. Tavana baktım.
"Niall mı aradı?"
"Aynen öyle Harold. Kurşun yarası olduğu için ifade almak gerekiyor biliyorsun tatlım."
"Biliyorum bebeğim,ne yazacaksın?"
Bebeğim mi? Hah,bunun tribini atardım ama çekmezsin ki! Ne yaparsam ofsayttı. Hiç gol şansım olmayacaktı sanırım. Kadın beni süzdü,alaylı bakışlarını benden alıp ilk önce Harry'nin pantolonundan belli olan erkekliğine,sonra da dudaklarına götürmüştü. Evet bu kadınla muhtemelen daha önce yatmıştı.
"Çiftliğin var,Cheshire taraflarında. Avlanıyordunuz,tüfekle. Silahla değil. Özel tüfek olduğu için o kurşunu koymak istedin ki kocaman geyiği avlayabilesin. Bu sırada kız da-"
Homurdanarak sözünü kestim. "Kız değil,ismim Heaven." bana hiç bakmadan,sanki konuşan ben değilmişim de yakınlarında sinek geçmiş gibi davranmıştı. Nefesimi verdim sesli şekilde. Harry rahatsız olduğumu anlamış mıdır? Anlamadıysa da bence vakti gelmişti
"Her neyse,bu sırada Heaven'da çalılıklarda saklanıyordu çünkü ikiniz tatlı bir yarış içindeydiniz ve o da vurmak istiyordu. Sende onu kımıldanınca geyik zannetin,çünkü kahverengi botları vardı."
"Yaz ayında bot giyilmez." İkisi de bana doğru alaylı şekilde gülerken utanmıştım. Ne haksız mıydım ama? Kim yaz ayında bot giyerdi ki? Hem Harry neden onun yanında bana alaylı alaylı gülmüştü? Aşağılanmış hissediyordum,kızarmıştım. Kız resmen genelevde çalışan bir kadınmışçasına kahkaha atmıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Lustfulness (Şehvet)
FanfictionBakışları öylesine değildi. Öyle zeki bir adamdı ki, kelimeleri seçmek yerine bana anlatmak istediği şeyi gözlerinle yapıyordu. Bakışları öylesine anlamlıydı ki. Uzun süre o yeşil gözlere baktığınızda onunla içten içe konuşuyormuş gibi hissederdiniz...