11.BÖLÜM 'Miray'

610 46 12
                                    

"Günaydın" mutfağa girdiğimde,annem sofrayı koymuş kardeşimle birlikte kahvaltı yapıyorlardı.Onlara kısa bir bakış atıp,masaya oturdum.

"günaydın." tabağıma kahvaltılıklardan koyarken,gözlerim acıyordu.Dün gece yine çok zor uyumuştum."ablacım okula gidecek misin bugün?" diye sordu kardeşim.

Ona bakıp gülümsedim. "seni ben götüreyim ne dersin?"

"yaşasın derim!" gülümseyerek kahvaltımı yapmaya devam ettim.Böyle güzel havaları seviyordum.Ve böyle güzel kahvaltıları da öyle.Kaybettiğim umutlarımı tekrar gözden geçirmeme vesile oluyordu.

Herkes kahvaltısını yaptıktan sonra,kahvaltı masasını toplayıp üzerimdeki pijamalardan kurtuldum.Üzerime rahat bir siyah bol paça pantolon, üzerine bol siyah bir kazak giydim.Saçlarımı bolca örüp omzuma bıraktım.Bugün sebepsizce üstümde bir mutluluk vardı ve bu günü değerlendirmeye karar vermiştim.Hiç bir şeyi aklıma getirmeyecek ve kendimi üzmeyecektim.Kardeşimi okuluna bırakacak ve hiçbir şey olmamış gibi hayatıma devam edecektim.Kafaya taktığım kadar parçalara ayrılmıştı ruhum,umursadığım kadar ezilmiştim hayatın hazin ayaklarının altında.Bir de umursamayarak deneyecektim hayatı.Zaten şu Dünya'da umursamayanlar daha mutlu.O halde ben de mutlu olabilirdim?

"Hazır mısın bir tanem?" ben ayakkabılarımı giyerken,kardeşim montunu giyerek çıktı kapıya.Saçlarını yukarıya doğru yatırmış ve koyu yeşil bir gömlek giymişti.Üstüne de giydiği deri ceketle ısırılası gözüküyordu.

"Hazırım abla."

"annem görüşürüz,biz çıkıyoruz." Annem bize doğru baktı.

"tamam yavrularım,kendinize iyi bakın." kapıyı çektim.Kardeşim ise çantasını aldı ve beraber apartmandan çıktık.Otobüs durağına doğru giderken ılık rüzgarlar esiyordu.Hava sanki dün hiç fırtınalar koparmış gibi değildi.Gayet sakindi.

"Hayırdır abla..." gülümseyip bana baktı."...mutlusun gibi görünüyor?" ben de aynı şekilde gülümseyip ona döndüm.

"bilmem,sadece iyi hissediyorum kendimi."

"bunu duyduğuma sevindim." kardeşimi kolumun altına alıp,yürümeye devam ettim.

Kardeşimi okuluna bıraktıktan sonra saate baktım. İkinci derse yetişebilirdim.Bu yüzden,otobüs durağında kalkmak üzere olan otobüse doğru koşmaya başladım.Bu mahalleden yarım saatte bir otobüs geçtiği için,tarzan hızında koşmaya devam ettim.Otobüse birkaç metre kala nasıl olduğunu anlamayarak yere kapaklandım.Şaşkınlıkla etrafıma bakarken,yanımda benim gibi yerde yatan birini daha gördüm.Sanırım ona çarpmıştım.Hemen ayağı kalkıp üstümü silkelemeye başladım.Tam kumlu zemine düşmüş olduğumdan dolayı her tarafım toz içindeydi."ben özür dilerim."

"Özür dileme,bu hale düşmemek için çarpmaman gerekirdi." kaşlarım hayretle yukarıya kalktı ve ardından da çatıldı.Tam olarak az önce ne demişti?

"!?."

"tahmin etmiştim,bu otobüse binecektin değil mi?"

"evet."

"hadi koşsana o zaman kalkmak üzere." son kez üstümü silkeleyip otobüse koşmaya başlamıştım.Ben bindikten sonra garip kız da bindi.Otobüsün arkasındaki ikili boş koltuğa oturdum,garip olan boş otobüste yanıma oturmasıydı.Anlam veremeyip önüme döndüm.Ama nasıl çarptıysam kıza,ikimiz de yere uçtuk.Alttan alttan sırıtırken,'bu kız mal mı?' dercesine bana bakıyordu.

"evet,nasıl çarptıysan bir an uçuyorum sandım." deyip gülmeye başladığında frenlediğim gülmemi serbest bıraktım ve ikimiz kahkahalarla gülmeye başladık.Sonra aniden durup kıza baktım,o benim düşüncelerimi nasıl anlayabilmişti? "bu durumda başka bir şeye gülüyor olamazdın,öyle bakma düşünce filan okumuyorum." gözlerim daha büyük açılırken tekrar gülmeye başladı. "sessiz sinema mı oynuyoruz?"

SATIR İZİ (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin