○
Hiç bilmediğim bir yerde,ayakkabısız bir şekilde yürüyordum.Nereye gittiğimi bilmeden,yolumun nereye varacağını neden gittiğimi ve hangi ara buraya geldiğimi,hiçbir şeyi bilmiyordum.Zor açık tutabildiğim gözlerim,yolun önümden akıp gidiyor gibi görünmesine neden oluyordu.Beynimin içinde alt edemediğim düşünceler merakla birbirine bakıyor durumdan bir sonuç çıkarmaya uğraşıyorlardı.Kafamın sol tarafı uyuşuktu,sanki hiç yok gibi diğer tarafını da hissetmiyordum.Adım adım ilerlediğim yola göz gezdirdiğimde bir tür göz yanılmasında olduğumu düşündüm.Nedeni ise siyah tonlardan başka bir taş bile göremediğimden idi, zemin karanlığa tutsaktı,kendisini yitirmişti.
Telaşla sağıma soluma baktım,düşmem gerekirdi oysa ben düşmüyor garip bir biçimde hala karanlığın esiri zeminde hiçbir engele takılmadan yürüyordum.Çok garip şeyler oluyordu.
Bu sırada zemin delindi ayaklarımın altından ve yere doğru düşmeye başladım,şu an son sürat aşağıya düşüyordum.İstemeden bir çığlık kapladı etrafı,burası yaşamını yitirmiş bir yerdi,etrafta ışığa dair tek bir belirti dahi yoktu.Havada çırpınmaya hangi ara başladım bilemiyorum.
Nihayet bir kaç ses işittiğimde,çok geçmeden kendimi bir yığın suyun içinde buldum.Bu su çivi kadar sert ve bir buz dağı kadar soğuktu.Daha büyük bir çığlık attım,şu Allah'ın bilinmedik yerinde tek bir ışık dahi yoktu,içine düştüğüm suyun şiddetiyle sürüklenmeye başladım."imdat!"Bu sırada suyun daha da şiddetlendiğini hissediyorum,tekrar aynı cümleleri daha yüksek sesle tekrarladım."imdat! yardım edecek kimse yok mu?!"
"Eftelya!"Duyduğum sesin hayal ürünüm olmadığı kanaatine varınca etrafa göz gezdirdim,karanlığın içinde kendini belli eden daha koyu karanlık bir insan vardı.Eğilip bana ulaşmaya çalıştı.Ben ise korkudan elim ayağım birbirine dolanmış sadece o ele yetişmeye çalışıyordum.Bir korku filminin en dehşetli sahnesinde gibiydim.
Uzattığı elini zor da olsa tutabilmiş idim,beni elimden tuttuğu gibi kenara çekmeye başladı.Bir nehrin içindeydim sanırım,su çok şiddetli bir şekilde aşağı tarafa çekiliyor ve eline geçirdiği bütün cisimleri kendi yönünde hızlıca hareket ettiriyordu.Elimin biri toprak gibi bir nesneye değdiğinde elimi çekerek kendi çabalarımla zemine çıkmayı başardım.Yerden tutunarak ayağı kalktığımda olanlara inanamıyordum.Güneş gökyüzündeki yerini saniyeler içinde aldı ve etrafı aydınlattı.Bu sırada etrafa bakma gereği duyarak önüme baktım.Güzel manzaralı bir fotoğrafın içinde gibiydim.Boynunu bükmüş çiçekler hayat bularak şaha kalkıyor ve yapraklarını daha bir gererek boyuna uzuyordu.Bana yardım elini uzatan kişiye döndüğümde o bu kadar ışığın içinde hala simsiyahtı.
Elimi uzatarak parmağına dokunmam ile çok şaşırdığım bir olay daha peyda oldu.Bana yardım edenin vücudu ayaklardan başlayarak renk kazanmaya başladı.Bu renk yavaş yavaş yükseliyor ve sabırsızlanmama neden oluyordu.En son boynu da renk aldığında artık bir hayli merak içerisindeydim.Fakat henüz karartının yüzü aydınlanmadan yer değiştirdim.Ve kendimi bir sandalyeye bağlı olarak buldum.
"kendine geliyor efendim."kafam sağa yatmış,gözlerim beni kör etmek amaçlanmış gibi sımsıkı bağlanmıştı.Uzanan damarlarıma felç vurmuş gibi sızlıyor ve kafamı biraz bile oynatsam ben buradayım der gibi sızısını bedenime geçiriyordu.Neler oluyordu,neredeydim?
Koskoca bir soru işareti.
Gözlerime bağlanan bez parçası arkadan çözüldü ve gözlerim birkaç dakika bulanıklığın ardından net görür hale geldi.İçimde yatan koca bir korku oluşmuştu.Panik içerisinde etrafa bakmaya başladım.Burası da neresiydi?
"siz kms-" ağzıma bağlanan iğrenç bezden dolayı konuştuklarım anlaşılmıyordu.Bağlandığım sandalyede kıpraşmaya bir yandan da bağırmaya başladım.Önümde iki tane adam duruyor ve yaptığım hiçbir harekete tepki vermiyorlardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SATIR İZİ (Tamamlandı)
Chick-LitHayatımın her kapısı yalnızlıklara açılmış olaylar silsilesiydi. Ta ki... onunla karşılaşıncaya kadar. Soğuk bir kış günü hayatıma aldığım bu insanın beni bambaşka bir insan yapacağını bilemezdim.Ya da daha önce hiç tatmadığım duyguları bana tattıra...