*
Mahir uyuklarken biz de ona çorba yapmak için mutfağa geçmiştik.Gerçekten çok soğuk almıştı ve fırsat bulduğu her anda uyukluyordu.Doktora gidip gitmediğini bilemiyordum,bu yüzden eskilerde annemin yaptığı gibi ilaç görevini gören limonlu şehriye çorbası yapmaya karar vermiştik.Bu kırık dökük evin içerisinden böyle bir mutfak çıkmasını beklemiyordum.Büyük ihtimalle Mahir yaptırmıştı.
"nerede bu şehriye?" Miray dolapları karıştırırken ben de tencerenin içine attığım yağın erimesini bekliyordum.Açtığı dolaptan arpa şehriyeyi bulan Miray yanıma gelip yeteri miktarda yağın üzerine döktü.Yanmasını istemediğim için karıştırırken Miray dolaptan salçayı çıkarıyordu.
"İsra ve Miraç kim Miray?" Miray bana yandan bir bakış attığında,salçayı koymakla meşguldüm.
"ikiz dingiller." suyu eklerken ona baktım.Adı geçince bile sinirleniyordu.
"niye böyle diyorsun ki?" köşedeki sandalyeyi çekip oturdu,ben de çorbayı karıştırıp biraz tuz ve pul biber ekledim.Kapağını yarı açık kapatarak Miray'ın yanındaki sandalyeye oturdum.
"Mahir ve benim aramdaki bağı kıskanıyor o cadı."
"Bu yüzden mi yani?" başını salladı.İçim rahatlarken ne kadar da yanlış düşündüğüm yüzüme vurdu.O kızla Mahir'i sevgili sanmıştım.Ne kadar da pimpirikli bir insan olmuştum şu aralar.
"Miraç'ta çok el şakaları yapar,onu da bu yüzden sevmiyorum.Ya erkek adam gülerken samimi olmadığı bir kızın omzuna vurmamalı,iğrenç!" haklıydı,ben de öyle insanları sevmezdim.Bir 5-10 dakika da bu şekilde oturmuştuk.Çorba hazır olunca büyük bir kaseye çorba koyup,içine yarım limon sıktım.Biraz ekşi olmuş olabilirdi,ama başka türlü geçmezdi o hastalık.Yanına taze bir ekmek koyup kaşığı da koydum ve Miray'la birlikte salona geçtik.Mahir'in gözleri hala kapalıydı.Miray Mahir'in yanına giderken ben de köşedeki masayı Mahir'in yattığı yerin önüne çektim.
"Çorba mı yaptınız?" diye sorduğunda başımı sallayıp tepsiyi masaya yerleştirdim.Bu arada Miray Mahir'in kolundan tutup ayaklanmasına yardımcı oldu. "Limon mu var?"
"Evet." Miray Mahir'in arkasına bir yastık koyup arkasına yaslanmasına yardımcı oldu.Mahir yüzünü buruştururken acı çektiğini düşünmüştüm.
"Ben limon sevmem ki." Miray tepsiyi Mahir'in kucağına koyarken dediğini umursamış gibi durmuyordu.Miray bir kaşık çorba alıp Mahir'in ağzına götürdüğünde Mahir itiraz etmeden çorbayı içti.Anında yüz ifadesi değişirken küçük çaplı bir kahkaha kaçmıştı ağzımdan.Yüzü görülmeye değerdi. "Çorbayı normal su yerine limon suyuyla mı yaptınız?" bu kez Miray da güldü. Mahir ise bana bakıyordu.Utanarak bakışlarımı başka bir yere çevirdim.
"yarım limon sıktı Eftelya." Mahir başını sallarken Miray'ın elinden kaşığı aldı ve tekrar çorbadan içti.
"içmesem?" Miray işaret parmağını iki yana sallayıp,ekmekten bir lokma böldü ve Mahir'e uzattı o da mecburen elinden alıp ağzına atmıştı.Resmen eziyet ediyorduk adama.
"hem sözümü dinleme,hem de yaptığımız çorbayı içme? mümkün mü?" Mahir çorbadan her kaşık aldığında yüzü biraz daha büzülüyordu ve onun bu halini izlemek çok eğlenceliydi. "hem söyle bakayım,sen doktora gittin mi?" Mahir çorbadan bir kaşık daha alıp başını salladı.
"ayağı kalkacak halim yok,nasıl gideyim?" cümlesinin sonunda öksürmeye başladığında koşarak ona bir bardak su getirdim.Teşekkür etmeye çalışarak bardağı elimden alıp,tek dikişte hepsini bitirdi.Doktora gitmesi şarttı.Ya da o gitmezse,biz doktoru eve getirirdik.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SATIR İZİ (Tamamlandı)
ChickLitHayatımın her kapısı yalnızlıklara açılmış olaylar silsilesiydi. Ta ki... onunla karşılaşıncaya kadar. Soğuk bir kış günü hayatıma aldığım bu insanın beni bambaşka bir insan yapacağını bilemezdim.Ya da daha önce hiç tatmadığım duyguları bana tattıra...