Merak,illet bir duyguydu.
O mesaj kimden gelmişti? Saatlerdir düşündüğüm şu 4 kelimeden oluşan cümle artık beni fazlasıyla sıkmıştı.
Gözlerimi bir kez daha açıp kapadım. Böyle bir mesaj bir insanı sinirlendirmeyebilirdi.Ama ben fazlasıyla sinirliydim.Böyle şeyler bana tersti.
İçimden bir ses o mesajın bana yanlışlıkla geldiğini mırıldanıp duruyordu.Fakat diğer bir ses direkt adının anlamını yazmış,sana olmayacakta kime olacak diyordu,ki haklıydı.
Deniz kızı,adımın anlamıydı.
"Eftelya." Çiğdem abla önümde el kol hareketleri yaptığını fark ettiğimde,hemen toparlanmaya çalıştım." iyi misin, bir sorun mu var?" başımı hızla iki yana salladım.Düşüncelere trans yaptığımda bu dünyadan soyutlandığım çok oluyordu.Şimdi de aynısını yaşamıştım.
Özledim, Beni özlemişti. çok özledim seni Deniz kızı.
Ayağı kalkıp,içerideki koridora yöneldim.Şu anda bana iyi gelebilecek tek şey, çivi kadar sert bir suyla yüzümü yıkamak ve ruhumu verdiğim düşünceleri aklımdan ilelebet yok etmekti.
Ahşap,eskimiş kapıyı ileriye doğru ittiğimde cızırtılı bir ses çıkararak açıldı ve otomatik ışıklar devreye girdi. Boş lavaboda ayak seslerim zemine tok bir ses bırakıyor ve yankı uyandırıyordu.Lavabonun önünde durduğumda, direkt gelen keskin soğukluktaki suyu açıp, yüzüme vurmaya başladım.
Yüzüme değen her su damlası,bir volkanın ısısıyla kaynamışçasına lavaboya geri dönüyordu.Genellikle böyle olurdu,çok düşündüğüm zamanlar kor bir ateş beynimi yakmaya başlardı.
Derin bir nefes alıp lavabodan çıktım.İş çıkışı olduğu için mekanda hiçbir müşteri kalmamıştı.Çiğdem ablayla patron da kıyafetlerini giyiniyorlardı.Büyük bir ihtimalle birazdan çıkacaklardı.
" hadi görüşürüz, kolay gelsin." Başımı sallayıp gülümsedim.
"Teşekkür ederim,iyi akşamlar." O da gülümsedi.Ustalar gideli yaklaşık yarım saat olmuştu.
Geriye ben,Devran ve Zeynep abla kalmıştık.Ben de son hazırlıklarımı yapmak açısından mutfağa geçip, dolaptan montumu aldım ve tekrar kasanın olduğu yere geldim.Zeynep abla da giyinmiş ve kısa bir iyi akşamlar dedikten sonra mekanı terk etmişti.
Kapüşonu başıma geçirip, içerideki lambaları söndürdüm ve Devran'ın deri ceketini alarak çıkışın olduğu yere vardım.
Elimdeki ceketi Devran'a uzatırken başını teşekkür eder gibi aşağı yukarı sallayıp,elimden aldığı ceketi giyinmeye koyuldu. Hava kararmıştı ve sabaha göre oldukça soğuk bir hava olacağını tahmin ediyordum.Kapıdan çıktığımda, Devran'da beraberimde çıktı ve demir korkulukları da indirip kilitlemeye koyuldu.
Kilitleri tamamladıktan sonra beraber sokağa doğru yöneldik.Yollarımızın ayrıldığı noktaya geldiğimizde ona döndüm.Onun pek bana baktığı söylenemezdi.
"iyi akşamlar." Başını salladı.Yüzüme bile bakmamıştı.
Yine de umursamadım,sonuçta o Devran'dı.Artık bu ve bu gibi hareketlere alışmış olmam gerekiyordu.Çok değil birkaç ay önce ben de aynı şekildeydim değil mi?
Aslında ben her insanın soğukluğunu kıran bir anahtarın olduğunu düşünürdüm.Ve o anahtarın çok gizli bir yerde saklandığını da.
Devran'ın anahtarı zor bir yerde saklıydı.Ve ben onu o buz kütlelerinin arkasından kurtarmak istiyordum.Çünkü evet,ona üzülüyordum.Bir iki adım daha atıp eve doğru giden son caddeye saptım.Fakat bugün gece lambaları aydınlatmıyordu burayı.İçimde bir endişe yeşerirken kötü senaryoları kafamdan attım.Ne olabilirdi ki Allah aşkına?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SATIR İZİ (Tamamlandı)
Chick-LitHayatımın her kapısı yalnızlıklara açılmış olaylar silsilesiydi. Ta ki... onunla karşılaşıncaya kadar. Soğuk bir kış günü hayatıma aldığım bu insanın beni bambaşka bir insan yapacağını bilemezdim.Ya da daha önce hiç tatmadığım duyguları bana tattıra...