Herkes ağlayarak doğar.Kimileri zamanla gülümsemeyi öğrenir, kimileri ise hiç öğrenmez, öğrenemez.
Biz hiç gülmeyi bilmeyen insanlardandık. Hayat koşullarından şans ilkesi bize uğramamış, hayatın zorluklarını bütün olarak tek seferde yeyip, hayat boyu mutsuz olan insanlar sınıfındaydık.
Dünya'da yaşama dalınızın hangi taraftan kırılacağı belli olmuyor, en olmadık zamanda tek darbeyle kırılıveriyordu. Beraberinde, yaşama sevinci, mutluluk, sevinç gibi olmazsa olmaz duyguları da beraberinde kırıyor,cansız bir nesne gibi yaşamanıza sebep oluyordu.Bizim darbemiz babamızın,evimizin direğinin topraklar altına girmesiydi.Ne yapacağımızı bilememiş, inanamamıştık.
Sonra da çığlıklar almıştı yerini,onun duyamayacağı boğazımızı parçalayan çığlıklar...
En başından onsuz bir hayatı bir başımıza geçiremeyeceğimizi biliyorduk.Hayatın bize acımayacağını,elinden geldiğince kötü planlarını üstümüze oynayacağını...Tahmin ettiğimiz gibi de oldu. Bir hafta sonra evsiz kalacak, belki de sokaklarda sabahlayacağız. Elimden gelen hiçbir şeyin olmaması da ayrı bir acı veriyordu insana.Annemin yerine kendimi koyup, defalarca kahroluyordum.Aklıma geldikçe burnumun direği sızlıyor,gözlerim doluyordu.Bu kez tam anlamıyla yıkılmıştık.
"Anne, şimdi ne yapacağız?" diye fısıldadı kardeşim. Sesinde çaresizlik barınıyor,belli etmemek açısından sessiz söylüyordu.Yüreğim bir kez daha cız etti.
"Düşünme yavrum bunları, Allah bir yolunu gösterir." dedi ve ikimizi de anlımızdan öptü. Belli edemese de artık hiçbir çözüm yolunun kalmadığını biliyorduk. Çıkmaz sokakta duvara toslamış, yardım eli bekler olmuştuk."hadi yavrularım , uyuyun yarın okulunuz var." ve gözünden aşağıya yol çizmiş olan gözyaşlarını sildi.Bu yük çok ağırdı, onun böyle bir yükü tek başına kaldırmasına izin veremez,vermezdim. Bu haksızlık olurdu.Aklıma başka bir çözüm yolu gelmiyor, tek çözüm olarak benim de çalışmam geliyordu. Başka çarem yoktu bunu onlara yapamazdım.Gerekirse okulu bırakır yine de onları sıcak aşsız , evsiz bırakamazdım.
"Anne." arkasını dönmüş gidecekken, elinden yakaladım. Başka çıkar yolu yoktu. Karar vermiştim: ben de çalışacak ve onlara elimden geldiğince bakacak, onların kimsenin eline bakmasına müsaade etmeyecektim.Kabul etse de , etmese de kararım net ve değiştirilemezdi."ben de çalışacağım." yüz ifadesi yerini belirsiz bir hale bırakırken,elini biraz daha sıkı tuttum.Gözlerindeki yaşlar büyüdü ve bana bir adım yaklaştı. İçimden soyut bir ateş çıkıyor ve beni darmadağın ediyordu. Kalbim durmuşcasına yavaş ve sakin atıyordu. Zaman donmuştu adeta.
" ah yavrum benim," elimi dudağına bastırdı. Dolan gözlerimden bir damla yanağımı çizerek aşağıya iniyor, değdiği yerleri yakıyormuşcasına his veriyordu. Bulunduğum his,tarif edilemez yoğunluktaydı. " ben üstesinden geleceğim,sen okumaya devam edeceksin." diye ekledi.
Kararım netti, istediği kadar dil döksün, vazgeçirmeye çalışsın vazgeçmeyecek, o yükün birazını da ben üstlenecektim. " ne dersen de , yarın iş bulup çalışacağım anne." artık ayaklarıma giden kan soğumuş, ayakta durmamı zorlaştırır olmuştu. Acı vücudumu kapamış, zehirli bir sarmaşık gibi sıkıyordu.
**
Okulun bahçesine girdiğimde, belki de öğrencisi olarak son kez girdiğimin farkındaydım. Bu her ne kadar üzse bile elimden gelen bir şey yoktu. Buna mecburdum, belki ben okuyamayacaktım ama kardeşimi okutup onun hayatının güzel olması için elimden geleni yapacaktım.Henüz giriş zilinin çalmasına daha var olduğundan, bahçede birkaç öğrenci haricinde pek kimse yoktu. Müdürle konuşup, okulu bıraktığımı söyleyecek, ardından da iş aramaya koyulcaktım. İçimde tarifsiz bir his barınıyor, gereksiz bir heyecan yaratıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SATIR İZİ (Tamamlandı)
ChickLitHayatımın her kapısı yalnızlıklara açılmış olaylar silsilesiydi. Ta ki... onunla karşılaşıncaya kadar. Soğuk bir kış günü hayatıma aldığım bu insanın beni bambaşka bir insan yapacağını bilemezdim.Ya da daha önce hiç tatmadığım duyguları bana tattıra...