Ağlamıyorum, gözüme pazartesi kaçtı

4.1K 334 60
                                    

Herkesin bayramını kutlarım, anne ve babalarınızın ellerinden öperim. Sizin gibi geleceği güzel, kendisi güzel insanlar yetiştirmişler. Biraz geç geldi farkındayım. Fakat inanın vaktim yok. Çok özür diliyorum.

Bu arada, özelden mesaj atan arkadaşlar içinde özür diliyorum. En kısa zamanda cevap vericem. Sizleri seviyorum, herkesin okul hayatında başlarılar diliyorum. :) 


BEN HİİKAYEYİİ PAYLAŞMIŞTIM FAKAT TASLAKLAR FALAN DEMİŞ. YAYINLAMAMIŞ ARKADAŞLAR YAA.

Aklından silinmeyecek, geçmeyecek yazınım...
-CANFEZA

Şu kıskançlık... Yemin ediyorum bütün hastalıkların başı kıskançlık. Paranoyaklık, şizofrenlik, kanser, sinir hastalığı, uyku bozukluğu, obezite... Çıbanın başı kıskançlık. Yolda yürürken sevdiceğizimin yanından dişi kedi geçse kıskanıyorum. O derece manyağım. Geçenlerde öz mü öz ablasından kıskanacaktım, durdum, sakinleştim, düşündüm ve yaptığımın ne kadar mantıklı olduğuna karar verip kıskandım. "Devir kötü, kolla götü" diye söyleyen abi boşuna söylememiştir herhalde. Kısacası, kıskanınca ben, ben değilim.

Örneğin: (Cancığımı tanımadan önce)

"Abi, parayı burdan al."

"Ay manyak mısııın?"

"Ne oldu?"

"O paranın üstünde kadın resmi var, çekil elleme! Ben veririm."

Allah korusun Cancığım'dan ayrılırsam biriyle çıkmayı düşünmüyorum. Çıkma evresini zirvede bırakacağım. O saç baş yolma olayından sonra Cancığım beni hızlıca olay yerinden uzaklaştırdı. Kız, adeta bir leopar hızında arkamdan koşuyor, ayı gibi pençelerini etrafa savuruyor, kurt gibi uluyordu. Korkmamak imkansız. Ama ben ne yaptım? Peki ben ne yaptım?

"Bırak ya! O kimmiş be?! Ondan mı korkcam ben, bırak beni. Gel hele, gel. Hele gelsin."

"Kızım manyak mısın sen? Kurban bayramı gelmeden yürek mi yedin? Kız parçalayacak seni, pimi çekilmiş bomba gibi geliyor baksana şuna. Saniyede üç yüz km hız yapıyor." Gerçekten de öyleydi. Kızı yaklaşık olarak üç kişi tutuyordu. Kızda artık nasıl bir güç varsa tutanı savuruyor, tutanı iktiriyor, tutanı serpiyordu. Acımıyordu kimseye. Gözü kimseyi görmüyordu. Ben hariç tabii. Ay bu sefer çok pis dayak yiyecekmişim gibi geliyor.

"Dayak yemekten korksaydık, laf dalaşına girmezdik Can Bey!"

"Kızım bu ölüme meydan okumak. Yürü, gidelim."

"Gitmeeemm! Morruj, bırakıp kaçtı dedirtmeemm!"

"O zaman ben seni kaçırırım."

"Aa, ne oluyo beeğğ?" Cancığım beni ani bir şekilde kaslı kollarına aldı ve hızla kafeyi terk ettik. Şuan resmen hem kaçıp, hem kaçırılıyorum! Allah'ım ne kadar da değişik bir şey! Allah'ım şuan muazzam bir olay yaşıyorum. Resmen gerdeğe giderken taşınma merasinimi gerçekleştiriyor. Ee, prova önemli sonuçta. Canım benim, anlıyorum ben seni. Etraftaki insanlar biraz garip bakıyorlardı ama olsun. Sonuçta atın üstünde bir öküz görmeyi kimse beklemiyordu. Garip bir şeydi bu. Hak veriyorum ben size. Bakın, bakın. Ayy sen bakma yelloozz! Çok güzelsin sen. Umarım en kısa zamanda ölüp, izini sildirirsin.

Kafenin arka sokağına geldiğimde Cancığım beni yavaşça yere bıraktı. Suratıma karşı hafif bir tebessüm ettikten sonra o can alıcı soruyu sordu:

"Kaç kilosun lan sen?"

"Hadsiz. Kıza kilo sorulur mu? Ayrıca kaç gösteriyorum?"

"10 basamaklı sayıları okumayı tam bilmiyorum."

"Hahahaha. Çok komiksin sen ya gerçekten. Geri zekalı." Bu biraz beni sinirlendirmişti. Çünkü Cancığım haklıydı. Çocuğun suratında saniyede üç kilo ter boşalıyordu. %70'i su olan çocuk gitti, geriye %13'ü su olan çocuk geldi. Nefes alışı bile artmıştı garibimin. Ama ben biliyorum. Benim yüzümden değildi bu. Çok koştu ondan. Yoksa ben köşeyi döndükten sonra iki dakika sonra dönen götümün hiçbir hakkı yok. Yada dördüncü kattan bakan kişinin beni yürüyen göbek olarak görmesinin de öyle. İnanıyorum ben. Koşmaktan oldu o.

"Biliyorum,"

"Araba nerede?"

"Az ileride, gel. Allah ya!"

"Ay, ne oldu?"

"Belime çok fena ağrı girdi." Ay yıktım dağ gibi çocuğuuu!!

"Ay, ciddi misin?"

"Yok lan, şaka yaptım. Anahtarı kafede unutmuştum. Aklımı aldın!" Olmayan şeyi nasıl alayım kurban olduğum? Ama Can'ın bu sözlere karşı mutlaka bir cevabı olduğu için öyle demedim. Onun yerine;

"Ay, canım... Boş ya, doldurup getirecektim fakat kapasitesi bu kadarmış. 0 GB yani."

"O boş olan kısım olmasın sakın?"

"Yoo,"

"Neyse. Bekle, burada. Anahtarı alıp geliyorum." Can, elini omzuma hafifçe vurduktan sonra topuklarının üzerinde dönerek yürümeye başladı. Çocuğun götü benim komple vücudumdan güzel. Yazıklar olsun.

"Tamam, kıvırtmadan yürüüü!"

Okul / 09.47

"Okulun son günü," Şu cümledeki, zerafetliği, güzelliği, mutluluğu, muhteşemliği görüyorsunuz, değil mi? Şuan için en beğendiğim cümle bu.

"Sana araba aldım,"

"Büyük ikramiye sana çıktı." Gibi cümleler söylediler de, biz mi beğenmedik?

Okulun son günü olduğu için ben ve çenem tatile çıkacağız. Bu yüzden bu gün ne kadar kelime dağarcığım da kelime varsa hepsini kullanmam gerek. Tutmayın beni bugün susmiciğiiim!

"Ayy, hiç giyinmeseymiş keşke!" Gaye, okulun ek seksi ve en yollu kızına doğru pis pis bakışlar atıyordu. Hem pis hem de fesatça. Genelde fesatça.

"Kızda fizik var giyer tabii. Biz ayı kostümü giysek insan olduğumuz belli olmaz. Direk hayvanat bahçesine gönderirler."

"Ramazan'dan sonra Fitness'e gidelim bari."

"Gidelim kankiciğim. Gerçi senin gibi bir kanki varken ben oruç moruç tutamam."

"Tövbe de lan. Hem o niye?"

"Bana bol bol kafayı yediriyorsun çünkü!"

"Ehehe, çok komiksin."

Zilin çalması ile birlikte Gaye ile birlikte oturduğumuz tümsekten aşağı indik. Etrafa şöyle bakındım. Ya ben ne biçim bir lisede okuyorum böyle? Resmen ana okul görünümlü lise yapmışlar. Nerede 175 boyunda, kaslı ve yakışıklı çocuklar? Nerede sürekli dedikodu yapabileceğimiz kızlar? Nerede olgun, ağır erkekler? Nerede sır tutan, cana yakın kızlar? Nerede hem abi, hem kanka olanacak erkekler? Nerede hem kavga edip, hemde arkalarında duracağımız kızlar? Nerede herkesin dilinden düşmeyen, "lise başkadır, ortamını çok özlersin" sözleri? Nerede, "biz lisede şöyle yaptık, böyle oldu" anıları? Nerede, hiç unutmayacağım lise aşkı? Üç yıldır boşuna okuyormuşum, onu fark ettim. İlkokulda bile arkadaşlarım daha ağır, daha olgundu. Yazıklar olsun.

Lisede dersler dışında hayatı da öğreniyorsun diyorlar. Eh, haksız sayılmazlar. Yüzüne gülüp, arkandan söven insanlar varmış. Kuyunu kapattığını sandığın fakat daha çok genişlen insanlar varmış. Seni çukurdan kurtardığını zannettiğin fakat çukuru daha çok yükselten insanlar varmış. Ve bu insanlar daha çocukmuş... En büyüğü on yedi yaşındaymış.

Fakat; hocanın tahtaya kaldırdığı öğrenciye, "Arkadaşına soru sor, bilemezse sana yüz, ona sıfır vericem" dediğinde, o dersten kalacak arkadaşını kaldırıp, "İki kere iki kaç eder?" diye sorduğu insanlar da varmış. Varmış ta varmış... Bir iyisi, üç kötüsü varmış...

Lise de, sınavlarda de üç yanlış bir doğruyu götürüyor. Fakat hayat sınavında  üç kötü, bir iyiyi götürüyor. İyi seçin arkadaşlar, iyi seçin... Kardeşinizi, arkadaşınızı iyi seçin...


Yav, he he (He, sen çok biliyon'un devamı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin