"Şerefsizsin çünkü, yaparsın!" adlı hikayemde de, aradıklarınızı bulacaksınız!
Daha fazla dayanamadııımm ^^ İyi okumalar :***
NOT: Özel mesajları okuyorum fakat cevap veremedim. En kısa zamanda vericem, teşekkürler herkese :D
+300 vote...Dışarıdan baktığında imrenirsin, hayatımın içine girdiğinde iğrenirsin.
-AZAP HG
Demir kapının kulpunu kendime doğru çekip, apıyı araladım."Anne, açım!" Ayakkabılarımı dolabın kenarına fırlatarak, salona doğru ilerledim. Evet, eve girer girmez açım diye bağırma özelliğini barındırıyorum.
"İnsan kapıdan içeriye girdiğinde, "Ben geldiğim anneciğim, nasıl geçti günün? Nasılsın?" Falan der. Senin dediğin lafa bak... Babası kılıklı!" Anladığım kadarıyla annemin sinirleri yine üzerinde ve bu sefer yatıya kalacak gibi. Bu evde ergen olan bireyin ben olduğu zannediyordum.
"Ben geldim anneciğim, nasılsın?" dedikten sonra, kendimi tekli koltuğa bıraktım ve ardından devam ettim, "Nasıl geçti günün?" Annem, ağzını açıp tam bir şey söylecektiki, cam masanın üzerindeki telefonu çalmaya başladı. Bana öldürücü bir bakış attıktan sonra, telefonu alıp kulağına götürdü.
"Alo?"
"Efendim, canım?" Bak, bak... Daha demin bana bağırıyordun ne ara sakinleştin?
"Aa öyle mi? Benim için sorun değil. Kafamı dinlemiş olurum. Evet... Burada, bekle canım veriyorum." Annem telefonu bana doğru uzattığında, yutkundum.
"Kim o?" dedim, sessizce. Annem hiçbir şey söylemeden telefonu hala sabit tutuyordu.
"Anne kim ya?!" dedim, bu sefer tıslayarak. Akrabamgillerdense türlü türlü bahaneler uyduracağım çünkü.
"Al şunu!" Annem yüksek sesle tıslayınca, gözlerimi kırpıştırdım ve telefonu elime alıp, kulağıma götürdüm.
"Efendim?" dedim, sevencenlikle.
"Ha?" Bu ses? Ece! Allah seni kahretmesin.
"Ne var lan?" dedim, özüme gelerek. Ece özüme döndüğünü anlamış olacak ki, böğürmeye başladı.
"Kankacığım benim, bugün evde kimse yok. Bize gelsene?!" Haahhh... Derdini anladım hanımefendinin. Derin bir nefes aldıktan sonra devam etti,
"Annenden de izin aldım."
"Oraya kadar geleceğimi zannediyorsan çok yanılıyorsun." dedim, duygusuz bir sesle. Ece'nin evi ta Yüksekalan'da, yürüyerek yirmi beş dakikalık yol! Ee, bende otobüse binmesini bilmediğime göre...
"Kankacığım ya... Bak, sen gel lep demeden leplebeyi anlayacağım. Çikolata aldım bir sürü, pizzada söylerim şimdi." Beni nasıl tanıyor gavatın çocuğu.
"Tamam, çıkarım birazdan."
"Bak... Sakız da var. HA? NE?! Tamam, bekliyorum hadi meşgul etme beni." dedi, pat suratıma kapattı hayvan. Oy, dondum! Annem klimayı sonuna kadar açmış mübarek. Kutaplara dönmüş salon. O değilde, gitmeye acayip üşeniyorum Yarabbim. Klimayı kapattıktan sonra, pencereyi araladım.
Koltuğun arkasında, bir siyahlık... Bir karanlıklık... One lan? Koltuğun arkasını çektikten sonra, benim üç ay önce fırlattığım çantamı görünce, sanki yolda beş milyar bulmuş gibi sevindim. Nedeni ise, yolda beş milyar görünce seviniyorsunuz, fakat sonrada vicdanınız "Git, git polise ver. Senden çıkar o, yukarıda Allah var." diyor. Eh, işte. Çantamı bulduğumda sevindim, sonra mantığım, "Al, al. Kıyafetlerini koyarsın hem yarın kitapta verirler." dedi. Hain içimde lan.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yav, he he (He, sen çok biliyon'un devamı)
Fiksi Remajaİçine attıklarını yazı yolu ile dışarıya vurmaya çalışan müptela insan... Mizah, aşk, geçlik, adrenalin... Mizah demiş miydim? Lise hayatı onca yıl hayal ettiklerinden farklı mı? -Sende bendensin. "Ben konuşmana dek Türk Alfabesi'nin hiçbir...