Tamamiyle gerçektir… Bu aralar hatırladım onu, mizah yazasım gelmedi bende dram yazdım. Aşk var içerisinde… Kim demiş MorRuj dram/aşk yazamaz diye? (Mizahide var) Alın bakalım… Bu arada adım “Beste” “Morruj” yerine Beste adını kullanacağım bu seferlik.
VALLAHİ BİLLAHİ BİR ŞEYE YAZAMAYIP, BİRİLERİNE ANLATAMASAM BAYILACAKTIM.
Yanlız hissetmemi sağladı, o yokken yanlızım... ANLADIM.
-CANFEZA“Babasız büyüyen bir kıza, hiçbir erkeğin yokluğu koymaz.” Doğrudur… Fakat her sözde olduğu gibi mutlaka bir yanlış tarafı da vardır. Elalemin oğlu bu kızların canını yakamaz, elalemin oğlu kızı bırakıp gittiğinde kız umursamaz; fakat o elalemin oğlu gün gelir o kızın canı, başı, iki gözü, iki kulağı olursa işte o zaman yokluğu öyle bir koyarki insana, tam içinde öyle bir boşluk bırakır ki, nefes almaya korkar insan aldığı her nefes ona dar gelir, soluduğu her hava ona zindan olur düşündüğü her anı ona ceza olur da kimselere bir şey diyemez…
İçinde yaşar azabını, dışarıya vuracak ne gücü kalır ne takadi… Eğer o kızın karşısındaki erkek ona sevgiliden daha çok bir baba gibi korumacı, bir ağabey gibi kıskanç gelirse unutur her şeyi… Kaç yıldır tatmadığı babalık/ağabeylik duygusunu tatar ve bunun adını aşk koyar. Gözü kör olur, kulağı sağır…
“Asla olamaz böyle bir şey,” diye söylendiği şeyleri o erkek yaparsa karışmaz, karışamaz. “Böyle bir durum olursa ayrılırım, babamın oğlu mu?” diye sitem ettiği kelimeler boğazına yapışır, ayrılamaz… Kim ne derse desin, kim ne yaparsa yapsın ona inanmak için içinde kaç defa affeder, bilir misiniz? Kaç defa kulaklarını kapalı tutar, kaç defa duymaz her şeyi? Binlerce kez… Kaybetmekten korkar, yokluğundan korkar, bir daha böyle birini bulamayacağını bir defa karşısına böyle biri çıkmayacağından korkar…
Hele babası gerçekten yanında değilse, arkasında sahip çıkacağı bir erkek gölgesi yoksa o çocuğun gölgesine öyle bir sığınır ki, zamanla kendi gölgesini göremez… Arkadaşlarının iyilikle söylediği o cümleler bir kulağından girer, diğer kulağından çıkar…
Bir kız eğer baba sevgisinden mahrum kalmışsa çok canı yanar, çok can yakar…
İlk aşklarıdır babaları, ilk güven duyduğu erkektir, ilk sevdiği erkektir babaları… Bu duygudan mahrum kalırlarsa kapana kısılırlar, her erkeğin herhangi bir davranışında bu duyguları ararlarda, kimselere bir şey söylemezler…
“Erkek gibi kızlar,” diye tabir ettiğiniz kızların çocuğunun başında babası yoktur. Kendisini, ailesini korumak için seçmiştir bu kimliği. Arkasında biri yoktur çünkü, arkasına baksa bir boşluk görür hep… Dönüp bakmaz istemez, canı yanar çıt çıkartmaz…
Pazartesi / 3.11.2013
Güneş ışığı göz kapaklarıma çarparak odanın etrafında dağıldı… Kasım ayının soğukluğu yarısı açık olan penceremden odanın içerisine dağıldı, masamın üzerindeki birkaç notu yere düşürdü fakat dönüp bakmadım. Bir burukluk vardı bugün içimde, göz kapaklarım akşamdan kalmaydı. Çok fazla içerlendi gözlerim, çok fazla içti dün… Dayanamadı, ağır geldi bu sabah.
Farklıydı bu sabah… Derin bir iç çekerek baktım etrafıma, aynı perde, aynı halı, aynı ev… Somut kavramlar aynıydı, içimdeki acı farklıydı bugün. Kalp atışlarımı hissettiğim anlar sayılabilir, çok spor yaptığım, çok heyecanlandığım ve çok hüzünlendiğim zaman kulaklarımda atar kalp atışlarım. Göğüs kafesimden çıkacak gibi atar da, sadece ben fark edebilirdim bu durumu birde o...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yav, he he (He, sen çok biliyon'un devamı)
Teen Fictionİçine attıklarını yazı yolu ile dışarıya vurmaya çalışan müptela insan... Mizah, aşk, geçlik, adrenalin... Mizah demiş miydim? Lise hayatı onca yıl hayal ettiklerinden farklı mı? -Sende bendensin. "Ben konuşmana dek Türk Alfabesi'nin hiçbir...