Neden geç attığımı kısa bir şekilde özetlemek gerekirse:
Pazartesi (Hafta içi):
Saat 8 (Kalkış) Saat 8.30 (Kahvaltı) Saat 9.00 (Hazırlanma) Saat 10.00 (Dershane etütü) Saat 12.00 (Okul) Saat 18.35 (Çıkış) Saat (7.15) Eve geliş 7.30 (Yemek) 8.00 (Dershane test çözme vakti) Saat 10.00 (Eve geliş) Saat 10.30 (Oturup, dinlenmek) Saat 11.00 (Uyku)
Cumartesi/Pazar: Saat 7.30 (Kalkış) Saat 8.30 (Dershane) Saat 13.30 (Çıkış) Saat 14.00 (Yemek) Saat 15.00 (Dershane etüt) Saat 17.00 (Eve gidiş) Saat 18.00 (Özel ders) Saat 20.00 (Yemek) Saat 21.00 (Dinlenmek) Saat 22.00 (Uyku)
Önemli olan ne dediğin değil, ne diyemediğindir.
-CANFEZA“Bazı insanlar; bazen insanlar.” diye bir cümle var ve gerçekten bazı insanların üzerinde oldukça güzel duruyor. Nasıl örnek verebilirim? Şu şekilde açıklıyayım: Masum olmayan veyahutta “Bende masumum. Benimlede ilgilenin!” diye şov yapan insanlara karşı inanılmaz derecede acımasız bir insanım. Masum insanlara zafım olduğu kadar; hayvanlara karşıda büyük bir zafım var.
Hayvanlara zarar veren; “İnsan gibi görünen fakat özünde tam bir hayvan” demek yerine çok kısa ve öz cümle tanımı olan: “Orospu çocuğu” cümlesi gayet yerinde ve o insanların üzerinde çok güzel duruyor.
Pazartesi/14.20
Gaye ile birlikte okulun ön bahçesindeki kaldırım taşlarının üzerine oturduk, etrafı seyrediyoruz. Gaye birden bire “Bir oflasam şu karşıki dağlar yıkılır!” sözünü şehirsel hayat biçiminde gerçekleştirdi. Gaye öyle bir ofladı ki karşı ki binalar yıkıldı, ufaldı, yok oldu. Ellerini birbirine bağlayıp suratıma doğru manasızca bakmaya başladı ve ardından derin bir iç çekerek mırıldandı:
“Neden bu okulda hiç yakışıklı çocuk yok?”
“Çünkü bu okulda hiç yakışıklı çocuk yok.” Genelde Gaye’nin her sorduğu saçma soruya karşı bu tür cevaplar veriyorum. Ama ne yapayım? Boş boş soru soruyor lavuk.
“Bu zekâ ile buralarda sürünüyorsun.”
“E, geri zekâlı. Ben ne yapayayım? Anası düzgün yapamamışsa benim suçum ne?”
“Kendine tipine bak, özürlü. Yamuk üçgen senin kafandan ilham almış.” Ooo! Kardeşime bak! Görmeyeli espri seviyesini arttırmış. Gaye hanım kime kafa tutuyorsun sen?!
“Espri seviyeni -1’den 0’a yükseltmişsin, seni tebrik ediyorum.” Gaye tam cevap vereceği sırada, okulda paytak paytak yürüyen çok tatlı, oldukça ufak bir köpek yavrusu birden havlamaya başladı.
“Arkadaşın senin yerine cevap veriyor, hehe.”
“Ne oluyor lan orada?!” Gaye’nin birden çatılan kaşları ve anında sinirlenen kişiliği hiç hayra emanet değildi. Bakışlarımı, Gaye’nin gözlerini diktiği alana doğru çevirdim ve ışık hızında artan sinir hücrelerime engel olamadım. Birkaç orospu çocuğu minicik köpeği ayaklarıyla ittiriyor, gevşeğin biride kalkmış tokat yapıştırıyor. Hangi ara bu kadar sinirlendim; hangi oturduğum kaldırımdan kalkıp o kızın yanına gittim hiçbir fikrim yok.
“Ne yapıyorsun lan sen?”
“Ne yapıyor muşum?”
“Ne vuruyorsun lan minicik hayvana? Ne zararını gördün?!”
“Senin köpeğin mi be?” dedikten sonra gözlerimin içerisine bakarak köpeğe bir tane daha tokat yapıştırdı. Tabii, Morruj durur mu? Durmaz!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yav, he he (He, sen çok biliyon'un devamı)
Teen Fictionİçine attıklarını yazı yolu ile dışarıya vurmaya çalışan müptela insan... Mizah, aşk, geçlik, adrenalin... Mizah demiş miydim? Lise hayatı onca yıl hayal ettiklerinden farklı mı? -Sende bendensin. "Ben konuşmana dek Türk Alfabesi'nin hiçbir...