Hayaller "Mimar Sinan" hayatlar "Toki"

9.7K 959 145
                                    

Merhaba arkadaşlaaarrr :D
Çok kısa lafa tutacağım: Facebook'tan: "Yav, he he / He, sen çok biliyon" beğene bilir misiniz? (Yorumda link vereceğim)
Yorum ve vote unutmayınnn! Özellikle bu aralar yorumları aksatıyorsunuz, fark ediyorum. :P
İyi okumalar... 

Ne yapayım manzarası sen olmayan resmi?
-Canfeza

Daha 7-8 yaşlarındayım; bir ABD filmi izlemiştim. O yaşlarda da çocukların yaramazlık yapma yeteneği sınıra vurur! Sanki yaramazlığı o bulmuş sanarsınız. Bu yaramazlık için karne verilse, hepsini beş getireceğim. O derece! İzlediğim ABD filmde kız annesinin yanına gidip, “döv beni, döv de kurtul!” deyip yerlere yatıyordu. Annesi dayanamadı, kızı kucağına aldı birkaç özür diledi ve öptü. Araları artık daha iyiydi. Kızına şeker bile alıyordu! Suratıma muzip bir gülümseme takınarak mutfağa, annemin yanına gittim ve mutfağın beyaz fayanslarına kendimi attım:

“Döv beni, döv de kurtul!”

“Ne saçmalıyorsun be? Çekil ayağımın altından. Yemek yapamıyorum!”

“Al döv işte, zaten hep cimcikliyorsun, döv bu sefer!” Sesim ağlamaklı çıkıyordu. Hafifte olsa perişan gözüküyordum. Annemin oltaya düşmesine az kalmıştı.

“Morruj, defol git ayağımın altından.” Dedi. Pes etmedim. Kendimi yerlere attım, iyice debelendim.

“Döv, döv!” diye bağırıp, ağlıyordum. Dövdü.

 Dört beş yaşında iken de sandalyeleri birleştirip, üzerlerine çarşafları serer kendime küçük fakat hayal gücü büyük bir ev yapardım. İç çekerek anımsıyorum o günleri…

 Şimdi ise karşımda dünyalar tatlısı bir çocuk duruyor. Üstelik bu tatlılığı yetmezmiş gibi; sempatik bir gülüş sergileyip tatlılığına tatlılık katıyor!

 Can, masanın üzerindeki renkli peçetelerden bir tanesini eline alıp, alnın tam ortasındaki büyük meyveyi temizlimeyse çalışıyordu. “Morruj, yaptığını beğendin mi? Bak… Kafede ki kızlar beni beğenemeyecek şimdi!” Az önce gülücük fabrikasına dönmüş suratım, birkaç sadise önce büyük değişikliklere uğradı. Kaşlarım bir yay gibi çatıldı, hatta öyle bir çatıldı ki neredeyse kaşlarımın ortası ile İstanbul köprüsü gibi birleşti. Adeta bir martı kaş oldum; utanmazsam garsondan ekmek isteyip kaşlarıma yedireceğim.

“Hadi, şimdi gözlerinde ateş fışkırt.”

“Can ya!” Can’ın sağ omzuna bir yumruk vurduktan sonra dayanamayıp gülümsedim.

“O kaşlar neydi öyle?” Dedi, gülmemek için kendini zor tuttuğu belliydi.

“Ekmek atacak kıvama mı geldi?”

“Ne ekmeği, aşk olsun!” Suratıma baktıktan sonra devam etti: “Fırın atacaktım, fırın!”

“Can!” Kollarımı birbirine bağladım.

“Yaa… Üzülme. Şaka yapıyorum huysuz cadı.” Başımı sola çevirerek trip attığımı belli ettim.

“İyi… Bende trip atarım o zaman!” Göz ucuyla Can’a baktığımda, kollarını birbirine bağlamış vücudunu sağ tarafa çevirmişti.

“Trip atmak kızlara özgü bir şeydir.” Iııı… Cıks! Candan hala ufak bir tepki yok. “Erkek adam dediğin; kafa atar, pes atar, laf atar… Trip atmakta neymiş?” Can, kollarının bağdaşını çözdükten sonra vücudunu masaya döndürdü. Bana imalı bir bakış attıktan sonra suratına muzip bir gülümseme takındı. Bu hiç hayra alamet bir gülüş değildi. Tövbe bismillah!

Yav, he he (He, sen çok biliyon'un devamı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin