•17.Bölüm-Resim•

7K 282 48
                                    

Multimedya Delfin. Zaten önce ki medyalarda da var, iyi okumalar!:)

-

Baran, Devrim ve ben tek kelime etmeden birbirimize bakıyorduk. Baran, arada bir bize bakıp gülüyordu, Devrim küfür edince içeride kahkahalar atıp, geri dönüyordu. Devrim'le öpücük ile ilgili konuşmamıştık, konuşmayı da düşünmüyordum.

Yaşanan tüm o güzellikler, bir cümle ile çirkinleşebilirdi.

Bunu biliyordum, o yüzden ne bir açıklama istiyordum ne de konuşma. Devrim, kolay kolay çözebileceğiniz bir insan değildi. Bir gün sizi, dünyanın en mükemmel insanıymış gibi hissettirirken ertesi gününde sizi, aşağılık bir insanmışsınız gibi hissettirebilirdi. Tüm bunlara rağmen, Devrim Korel adının özelliğini fazlasıyla taşıyordu.

Devrim, hayatımın dönüm noktası olmuştu. Kalbimin en bağımsız köşelerinde bile onun adı, yankılanıyordu. O, hayatımda ki en köklü devrimdi.

Aşka yeteri kadar inanan bir insan değildim, ben tutkuya inanırdım, iki insanın birbirini delice arzulamasına, o kişiden başkasının teninin, ona yasaklı olmasına inanırdım.

Ben aşka inanmazdım, ben ruhların ve tenlerin uyumuna inanırdım. Ruhu, ruhuma yakışıyordu. Teni, tenimi tamamlıyordu.

Devrim, uğruna şiirler yazılabilecek kadar güzel bir adamdı. Gözleri, bazen gece kadar koyu mavilere ev sahipliği yaparken bazen dibi görülebilen bir denizin, berrak maviliğini taşıyordu. Gözlerinin, birbirine uymayan tonları vardı, hepsi ayrı mükemmeldi. Ben en çok, gümüşü anımsatan grilikte ki tonunu beğeniyordum.

Ruh haline göre değişen, tonları onun mimik hareketiydi.

Gözlerinde, sınırlar vardı. O, izin vermediği sürece aşamayacağınız sınırlar. Bazen, öyle bir yıkıyordu ki onları, kalbinin derinliklerine kadar ulaşabiliyordunuz. Bazen gözlerine baktığınızda, sadece renklerini görmek ile sınırlı kalıyordunuz.

Sert, yüz hatlarına sahipti. Çıkık elmacık kemikleri bile uğruna şiirler yazılabilecek kadar güzeldi. Can alıcı görüntüsüne rağmen hayat bağışlayan dudakları vardı. Dolgun, şeftali renginin en koyu tonunda ki dudakları bile insanın içinin kıpır kıpır olmasına sebebiyet verebilirdi.

Geceden daha siyah saçlarının arasında, güneşin parıltılı tomurcukları vardı. Kadifemsi yumuşaklıkta ki saçları, özensiz bir şekilde yüzünü çevrelemişti.

Devrim için söylenebilecek tek şey, güzel adamsın vesselam olurdu.

Parmaklarımı, dudaklarıma götürmemek için kendimi zor tutuyordum. Dudaklarım da, bedenim kadar sıcaktı. İnsan topraktan yaratılmıştır cümlesine kesinlikle karşıydım, topraktan yaratılan bu denli yanabilir miydi? Kesinlikle özümüzde bir ateş vardı, yangın oluşturabilmek için tek gerekli olan, bizi tamamlayandı.

Arada bir Devrim'e bakıyordum, sürekli bana bakıyor olmasından dolayı içimde adını koyamadığım sürüsüyle duygu, kendi bağımsızlıklarını ilan etmişlerdi.

Normalde öpüştükten sonra hiç utandığım olmamıştı. Bartu'yla öpüşmüştüm, utanmamıştım. Yiğit'le ön sevişme yapmıştım, yine utanmamıştım. Devrim'le iki kez öpüşmüştüm, ikisinde de ilk öpücüğümü vermişim gibi hissetmiştim.

Öpüşsek böyle oluyorsa, sevişsek neler olur?

Kendimi tokatlamak istiyordum, zihnimde "Sen Bihter Ziyagilsin, aptallık etme." Sözünün Delfin'li versiyonu yankılanıyordu.

Soğuk Yangın|Devam EdecekHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin