Bazı anlar olurdu ; beyniniz ve kalbinizin mantığının birbirine ayrı düştüğü. Şu an o anlardan birindeydim , kalbim onun yanımda ki koltukta uyuduğunu düşündükçe daha hızlı atıyordu. Beynim ise bunun yanlış olduğunu söyleyip , sürekli ona bakmamam gerektiğini söylüyordu. Arabayı geceye doğru sürerken yanımda ki koltuğa yayılmış , uyuyan sert mizaçlı bu yabancıya bakmadan edemiyordum. 'Tüm bu elastik kalpliyim havalarının altında , kalbi kırık küçük bir çocuk mu var ?' düşüncesi beynimde yankılanıp duruyordu.
Dokunuşları, vücudumu saran kumaş parçasını yakıp atmıştı. Parmaklarının vücuduma değdiği her bir yer hala yangının etkisindeydi. Hiç bir dokunuş beni daha önce bu denli yakmamıştı , onun farkı barizdi ; soğuk dokunuşunun altında ki acıtan yangın. Acı çekmek daha önce hiç bu kadar güzel ve anlamlı gelmemişti. Kalbim bana ve beynime ihanet etmişti , bana değer vermeyen birinin dokunuşunun etkisinde bu kadar kalmam kesinlikle doğru değildi fakat kalbimin iplerini elimden kaybetmiş gibiydim. Benden bağımsız kalan minik kalbim , ellerimin arasından kayıp onun tenimde dokunduğu yerlerde atmaya başlamıştı.
''Çok fazla düşünüyorsun.''dedi sert mizaçlı yabancı adam. Onu uyuyor sanıyordum, bir kaç dakika önce onu izlediğimi görmüş olması bile benim için rezillik sebebi olabilirdi ama değildi. Ben utangaç bir kız değildim , ruhum da en az bedenim kadar asiydi.
''Düşünmek , insanı canlı kılar.''diye cevapladım , bana baktığını hissedebiliyordum. Bakışları , tenime işliyordu. Beni inceliyordu ama neden? İncelenmeye değer bir yanım mı vardı onun için?
''Yanılıyorsun küçük, acı insanı canlı kılar.''dedi bana bakışlarını sürdürürken. Ona cevabımı henüz vermeyecektim , bu konuşmanın benim cümlem ile sonlanmasını istiyordum bu da sadece eve geldiğimizde mümkün olacaktı. Şanslıyım ki evin sokağına girmiştim , arabayı park ettikten sonra derin bir nefes alıp ona doğru döndüm. Bakışları ruhsuz bir bedenin aynası gibiydi, ya da tıpkı benim gibiydi.
''Unuttuğun bir nokta var , benim düşüncelerim fiziksel acılardan çok daha fazla can yakıcı. Asıl acı veren ; zihnimizde ki seslerdir.''dedikten sonra arabanın kapısını açmak için bir harekette bulundum. Bileğimde hissettiğim o kuvvetli eller bana hâkim oldu, tenimi kavrayan güzel elleri vücuduma şok dalgaları gönderiyordu. Beni kendine doğru çevirdikten sonra , elleri yüzümü esir aldı. Gözlerine korkusuz bir şekilde baktım , tenime değen elleri mantıklı düşünmeme engel oluyordu.
''Sen ne düşünüyorsun küçük?''diye sordu ezici bakışlarıyla birlikte. Derin bir nefes aldıktan sonra dudaklarımı araladım ve kararlı bir şekilde konuşmaya başladım.
''Beni canlı kılacak şeyleri.''dediğimde hiç bir şey söylemeden sadece bana bakmaya devam etti. Etrafta ki hava ciğerlerimin oksijen miktarı için yeterli değildi , gözlerinin ruhsuz girdabı içinde kaybolup gidebilirdim. O benim yüzüme bu kadar rahatlıkla dokunurken , ben onun sakallarını neden avuçlarımın arasına alamıyordum ki sanki?
Çalan telefonum, ellerini yüzümden çekmesine sebep oldu. Telefonumu cebimden çıkarttıktan sonra arabanın kapısını açtım ve aşağıya indim. Arayan kişi , sinirin tüm vücudumu ele geçirmesine sebep olmuştu.
Arayan:Annem.
Bir sıfat bir insana ancak bu kadar yakışmazdı, ne anneler vardı çocukların tek bir gülüşü için ona ömrünü sunan. Benim gözüm parada değildi , benim annem bana sadece bir kez sarılsa , beni sevdiğini hissettirse yeterdi. Annem , bahanelerinin arkasına saklanmış bir haindi. Benim kalbimin topraklarında hainlere de ihanet edenlere de yer yoktu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Soğuk Yangın|Devam Edecek
AcciónGözlerinde ki soğuk grinin aksine bakışları bir şehri kül edebilecek büyüklükte ki bir yangının her tonunu taşıyordu. Ben ölümüne saniyeler kalmış bir kelebeğin umutsuzluğunu taşıyan kızdım,ölümün kasvetli siyahı tüm kalbimi esir almıştı; ona kadar...