•2.Bölüm-Ruhun Elleri•

12.5K 691 57
                                    




1 saat 22 dakika yani tamı tamına 82 dakikadır gökyüzünü gösteren uzun pencerenin önüne çökmüş söylediklerini düşünüyordum. Devrim'in kurduğu cümleler kafamda tıpkı bozuk bir plak gibi çalıyordu.

Kapımı çalmış, ne kadar yumuşak bir ses tonuyla olsa da altında tehdit yatan cümleleriyle sinirimin bozulmasına yol açmıştı. Sinirimin bozulmasının tek sebebi içimde ki sese kulak asıp, odaya dalmamdı. Bende olsam sinirlendirdim o yüzden ona birazda olsa hak veriyordum fakat bu bana tehdit içeren cümleler söylemesi için yeterli bir sebep değildi.

Zihnimde ki çığlıkları birer fısıltıya dönüştürdükten sonra oturduğum zeminden kalkmak adına ayaklarımı oynattım. O kadar uzun zamandır oturuyordum ki, parmak uçlarıma kadar uyuşmuştum. Oturduğum zeminden kalktım ve odama göz attım.
Benim siyahım eski odamda ki gibi şimdi ki duvarlarımın da her bir parçasına işlemiş, beyazı boğmuştu.

Eski odamın aksine bu odamda yatağımın başlığı siyah değil, beyazdı. Sırf yatak iki kişilik olduğu için bunu görmezden gelebilirdim. Siyah ve beyazın birbiri içinde özenlice karıştığı renkte büyük bir dolabım ve masam vardı. Eşyalarımı özenli şekilde dolabıma yerleştirmiş, odamı incelemeyi bırakmıştım.

Pantolonumun arka cebinde ki sigara paketini çıkarttım ve odamın kilidini açtım. Çok fazla sigara içen bir insan değildim, sigara bağımlısı da değildim. Sigaraya dair sevdiğim tek şey dumanına hayat vermekti.

Çıplak ayaklarım ile odamdan çıktım ve hızlı bir şekilde merdivenleri indim, dolapta ki ayakkabılarımı aldım ve bahçeye doğru ilerledim.

Gölge de kalan bir yer seçip oraya yerleştim, biraz da gözükmeyen bir yer olmasına özen gösterdim. İnsanların benim hakkımda ki düşünceleri önemli değildi sadece göz önünde olmaktan hoşlanmıyordum.

Ellerim cebimde titremekte olan telefona doğru gitti. Mesaj her zaman ki gibi 2 yıllık eski sevgilim Yiğit'ten gelmişti. Yiğit'i gerçekten seviyordum, onunda beni sevdiğini sanıyordum.
Tüm ilklerim ona aitti ve aynı zamanda teklerim; ilk sevgili, ilk öpücük, ilk aşk ve devamı.
Babam hastalandığında onunla ilgilenecek zaman bulamamıştım o da ilk başlarda benden desteğini esirgemese de sonralardan arayıp sormamaya başlamış, en sonda kısa bir ayrılalım mesajıyla bizi bitirmişti. Ayrılığımızın ardından bir hafta geçtikten sonra Beste adında bir kızla çıkmaya başlamıştı. Çocuk gibi Yiğit'e herhangi bir sosyal hesap üzerinden sövmemiş veya ona karşı bir tavır almamıştım.

O zamanlar babamın üzüntüsü iliklerime kadar işlemişti, sevgili kazığı pekte koymamıştı. Şimdilerdeyse Yiğit her içtiğinde beni arıyor veya mesaj atıyordu. Mesajları ve aramaları genellikle "seni çok özledim" cümlesiyle başlıyordu. İlk başlarda ona cevap atmasam da olaylar sıkıcı boyuta ulaşmıştı, daha fazla olay olmaması adına tek cevaplık cümleler ile karşılık veriyordum. Yiğit ile aynı okuldaydık fakat şu an okullar tatil olduğu için rahatsız etmesi sadece telefon üzerinde kalıyordu.

Gözlerim telefonunun ekranına kaydı, kilidi açıp mesajı okudum.

Yiğit Sönmez; Biliyorum bebeğim, çok kırdım seni. İnan kendimde değildim, arkadaşlarımın sözlerinin kurbanı oldum. Sarışınını özlemedin mi Delfin? Çünkü sarışının seni çok özledi.(18.52)

Delfin Alpkan; Bir beynin olduğunu sanıyordum meğer arkadaşların senin yerine karar verebiliyormuş :) (18.54)

Ardından gelen sürüsüyle mesajı umursamadan telefonumu kapattım ve çimlerin üzerine koydum. Paketten bir dal sigara çıkartıp, dudaklarımın arasına koydum. Ön cebimde ki çakmağı çıkartıp sigaramı yaktım ve ona nefesimle hayat verdim. Sigara benim bağımlı olduğum bir madde değildi, sigaraya dair sevdiğim tek şey benim nefesim ile hayat bulmasıydı ve aynı zamanda benim nefesimle hayatının son bulmasıydı.

Soğuk Yangın|Devam EdecekHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin