Konuşma hakkım

2.1K 136 35
                                        

Dövmeyi yaptıralı ve evde serbestçe dolaşmaya başlayalı bir hafta oldu.Doğruyu söylemek gerekirse, hayatım biraz daha kolaylaştı.Mutfakta yemek yiyebiliyorum, penceresiz odadansa güneş ışığıyla çalışabiliyorum.Gündüz ve geceyi ayırabilince insan daha canlı hissediyor.Niye benim odamda pencere yok ki? Ve neden diğer boş odalardan birine geçemiyorum?

Neyse..Bu hafta boyunca kırmızı kafa nadiren eve geldi.Belli ki yapacak çok şeyi var ama kimse bana ne olduğunu düzgünce söylemediğinden çeteyle ilgili meseleler olduğuna karar verdim.Aslında bilmek de istemiyordum çünkü büyük ihtimalle beni dehşete düşürecek şeylerdi.Ama evdeyken, ofisinde görmeme izin vermediği işleriyle uğraşıyordu.Eğer burada yaşadığını bilmesem, bunu farketmezdim.Hayalet gibiydi.Bana ilgi göstermesini istediğimden değil, ama yine, kafamı karıştırdı.Birden bire neden beni görmezden geliyor? Özellikle saçımı boyatmamı söylediğinden beri.Sonraki gün biriyle stilistiyle gelmesini beklemiştim ama gelmedi.Ayrıca bu hafta benimle nadiren konuştu ve tuhaftı.Ya bu da onun oyunlarından biri ya da cidden meşgul.

Uyandığım zaman sabah 7 bile değildi ama nedense uyuyamıyordum.Esneyip yataktan kalktım, duş almak için odadan çıktığımda mutfaktan kırmızı kafanın sesini duydum.Sessizce köşeden orada olup olmadığına baktım.Her zamanki gibi gayet güzel giyinmiş ve dışarıya çıkmaya hazır görünüyordu.Ama gözlerinin altına dikkatli bakınca uykusuz olduğu gayet belliydi.Tezgahın arkasındaki Jenny de o kadar iyi görünmüyordu.

''Jenny, iyi görünmüyorsun.Eve gitmelisin.''

''Eve gidersem, yemek yemeyeceğin için açlıktan ölürsün.'' gülümseyerek açıkladı, ''sana tekrar böyle seslenmek cidden garip.Bunu sadece yalnızken yapsak bile, hoşuma gidiyor.Sana oppa demeyi özlemişim.''

Kırmızı kafa kıkırdadı, ama her zamankinin aksine değişikti.Utanmış gibi.

''Cidden, kahvaltıyı hazırladıktan sonra eve git.Zaten akşam on birden önce gelmeyeceğim, yani beni beklemenin bir anlamı yok.''

''Ya Seungri? Ona da bir şeyler hazırlamam lazım.'' Jenny karşı çıktı ama yüzünden iyi olmadığı belliydi.

''Ben yarısını yerim, o da yiyebilir.Eve gitmelisin, gerçekten.'' ısrar etti ama Jenny gülümseyip kahvaltıyı hazırlamaya devam etti.

Onu böyle düşünceli görmek tuhaftı.Neredeyse küçük kız kardeşine iyi bakmaya çalışan normal biri gibiydi.İlk önce Jenny'nin onun iyi bir tarafı olduğunu söyleyişine inanmamıştım ama onları böyle görmek kafamı karıştırmıştı.Kahvaltısını ettikten sonra Jenny'nin yanına gidip saçlarını karıştırdığında şok oldum.Cidden bu kadar yakın olmalarını beklemiyordum.

''Ciddiyim.Eve git, hastasın.Yarın iyi hissetmezsen bana haber ver.'' mutfaktan çıkmak için ilerlerken söyledi.

Hareketlerine şaşırmış bir şekilde banyoya ilerledim.Duş alıp biraz kendime geldikten sonra boynumda bir havluyla mutfağa girdim.Jenny hala oradaydı ve sabahın o saatinde ayakta olduğum için şaşkınlıkla bana baktı.

''Sana eve gitmeni söylemedi mi?'' gülümseyip işine geri döndü.

''Bir şeyler hazırlıyorum, beraber yesek olur değil mi?''

Biriyle kahvaltı etmek mi? Bunu yapmayalı ne kadar olmuştu?

Evde özgürce yürümenin dışında zevk veren diğer şey Jenny'le sohbet etmekti.Gerçekten sevimli bir kızdı ve evde konuştuğum tek kişiydi.Ondan başka üç kişiyi daha görüyordum, kırmızı kafa, Igor ve birkaç yabancı hizmetliden başkası olmadığı için onlarla konuşmam mümkün olmuyordu.

Benim.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin