Sonraki üç gün yalnızca odamın etrafında dolaşabildim.Ama bu merkezin ne kadar büyük olduğunu cidden merak etmiştim.Tam olarak nerede olduğumuz hakkında bile bir fikrim yoktu.Doktor sonunda çıkabileceğimi söylediğinde iç çekip yataktan kalktım ve duş almak için banyoya yöneldim.Aynaya bakınca saçımı tekrar siyaha ya da sarıya boyamam gerektiğini farkettim çünkü bu şekilde berbat görünüyordu.Saçımı kurutup Jiyong'un getirdiği siyah pantolonla beyaz tişörtü giydikten sonra tekrar iç çektim.Tüm bunları yapmak bile benim için yorucuydu.Yalnız kalmamın sorun olmadığını söylediğimden beri odada yalnızdım, Jiyong saatlerce gelmiyordu.Biraz kötü hissetsem de anlıyordum.Benim yanımda durmaktan başka yapması gereken işler vardı, Jonghyun'u bulup öldürmek gibi.Bunu böylece söyleyebilmek beni korkutuyordu.Ama onun ölmesini istiyordum.Ancak o zaman bana yaptığı şeyi unutabilirdim; eğer unutmam mümkünse.Hala o konu hakkında düşünemiyordum.Sadece adı bile nefes alış verişimin bozulmasına yetiyordu.Sadece Jiyong'un onu öldürdüğünü düşünürken, onun hakkında düşünebiliyordum.
Bütün bunlar olmadan önce, Jiyong beni almadan önce, nazik biriydim.
İnsanların incinmesini istemezdim ama şimdi bir adamın acı çekerek ölmesini istiyordum.Bu kadar değişmem beni korkutuyordu, özellikle aileme olanlardan sonra.Ama bu yaşam tarzına alışmıştım ve şimdi tamamen nefret etmiyordum, başıma bunca şey gelmiş bile olsa.Başlarda bunu istemesem, kaçmaya çalışsam da.Sonuçta Jiyong'un -oyuncağı- olma fikriyle barışmıştım, en azından benden sıkılana kadar.
Kıyafetlerimi toparlamayı bitirdiğimde aniden ayak sesleri duydum.Önce Jiyong zannettim ama o olmadığını farkedince gerildim.
''Sen kimsin?''
Odada yalnız kalabiliyordum ama etrafta yabancıların dolanmasına vücudum katlanamazdı.
''Ben Jinu.'' gerildiğimi farkedince içeri girmeyip kapıya yaslandı. ''Sen de Seungri, değil mi?''
''Evet---- Neden buradasın?''
''Açıkçası bende bilmiyorum.Buraya gönderildim ama sen gözüme iyi göründün.''
Kim olduğunu anlamam pek uzun sürmedi.Jiyong psikiyatristle ilgili şeyi hala unutmamıştı.Rahat bir şekilde kapıya yaslanan adama gözlerimi devirdim.
''Kısa zaman önce tecavüze uğrayıp ölümüne dövüldüğünü düşünürsek, iyi görünüyorsun.'' normal bir şeymiş gibi söyledi.
Yine gerildiğimi hissettim, aklımda kareler canlanmaya yeltendi ama izin vermeme imkan yoktu.
''Kötü şeyleri hatırlayınca gerilmen normal.Yakınındaki yabancılardan haz etmemen de normal.Benimle neden konuşman gerek anlamadım zaten.'' Bir değişik herif daha...
Bu adam cidden psikiyatrist mi?
Ufak masaya yaslanıp kollarımı kavuşturdum.Bunu cidden yapmak istemiyordum ama Jiyong'la bir anlaşma yapmıştım.
''İyi olmadığımı düşünelim.Bu iş nasıl yürüyecek?''
''Sen söyle.Çünkü senin istemediğin bir şeyi denememiz bile gereksiz.''
''O zaman bir problemimiz var çünkü bunu yapmak istemiyorum.'' çantamı alıp odadan çıkmak istedim ama Jinu denen herif hala kapıda duruyordu.Geçmem gereken yerin tam ortasında.
''Gitmek mi istiyorsun?'' sesi birden ciddileşmişti, ''Beni it ve git.Sadece bu.Ufak bir dokunuş.Omzuma dokunup itmen yeterli olur.Tenim bile değil, tişörtüm.Zor bir şey değil.'' biraz duraksadı ''Ama yapamazsın, yapabilir misin?''
Bana sinir bozucu bir şekilde baktığında gözlerindeki şey hoşuma gitmedi.Biraz uzaklaşıp çantamı yere koydum ve sakinleşmeye çalıştım.Bu herife malzeme vermeye niyetim yoktu, önünde kriz geçirmeye hiç niyetim yoktu.Jiyong.Jiyong'u düşünmek sakinleşmeme yardımcı olurdu.
![](https://img.wattpad.com/cover/47576161-288-k782845.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Benim.
ФанфикSeungri bir şirkette pazarlama asistanı olarak çalışan, işini seven biridir.Geçmişi nedeniyle sokak çetelerinden nefret eder.Ama bir tesadüf nedeniyle en acımasız çetenin üyelerinden biri olan Jiyong'la karşılaştığında iki şansı vardır: Onun olmak y...