Merdivenlerden gelen ayak seslerini duyunca gözlerimi açtım.Odaya gelip ışıkları açtığındaysa battaniyeyi başıma kadar çektim.Şimdi uyanmak istemiyorum.Her yerim acıyor.Hiçbir şey yapacak havamda değilim.Onu görmezden gelmeye çalışırken kıkırdadığını duydum.
''Bugün senin için önemli diye uyanık olursun sanmıştım.Saat 10, kalkman gerek.''
Battaniyeyi biraz aşağı indirip ona dik dik baktım.Vücudumdaki ağrıları görmezden gelmeye çalışıp yatakta oturdum ve gerilmeye çalıştım.Tamamen siyah giyinmişti, sadece ayakkabıları parlıyordu.
''Senin kadar neşeli olmadığım için kusura bakma.Bütün vücudum acıyor.Sayende.'' yavaşça ayaklarımı yere koydum ama hala kalkmaya hazır hissetmiyorum.Bu gerçekten çok acıtıyor.
Yatağa doğru ilerleyip yanıma oturdu.
''O yüzden sana bunları getirdim.'' bir bardak suyla elindeki ilaçları uzattı ''Hyungun seni böyle görmesi benim açımdan iyi olsa da düzgün yürümen gerek.''
Somurtup suyu aldım ve ilacı içtim.Bakışlarını üzerimde hissediyordum ama görmezden geldim ve yavaşça kalkmaya çalıştım.Tabiki de dizlerim büküldü ve yere düşmeye hazırdım.Ama beni yakalayıp gülmeye başladı.
''Yardım etmeme izin ver.''
''Yok, sağol.'' tekrar iç çekip ellerini ittim ve komodine yaslandım. ''Kendim yürüyebilirim.''
Söylemek yapmaktan daha kolaydı.En ufak adım bile canımı yakıyordu.İlaçlar etki edene kadar buna katlanmak zorundaydım.Merdivenlerin başında durduğumda onlara en azılı düşmanlarımmış gibi baktım.Kendime güvenmediğim için duvara yaslanıp yavaş yavaş adım atmaya başladım ama her adımda arkamda zonklama hissediyordum.
''Emin misi--''
''Beni yalnız bırak, tamam mı? Sadece duş almak istiyorum!'' Bağırdım ama daha çok bir söylenme gibi çıkmıştı çünkü her yerim acayip acıyordu.
İç çektiğini duydum ve ben ne olduğunu anlamadan dizlerime vurup dengemi bozdu bu sefer düşüşten kaçışım olmadığını farkedince gözlerimi kapatıp yere vuracağım anı bekledim ama...Ne oluyoruz ya?
Kucağında olduğumu anlayınca şok geçirdim.Kollarından biri belimi diğeri bacaklarımı tutuyordu ve bir anda düşeceğimi anlayıp kollarımı boynuna doladım.Bu şekilde göğsüne bastırılmış olduğumu farkedince vücudumdaki tüm kanın yanaklarıma çekildiğini hissettim.
''Ne yapıyorsun!?'' Şaşırmış ve utanmıştım o yüzden sesim pek de kızgın çıkmamıştı.
''Banyoya gitmen yıllar alacak ve tek yaptığın inat etmek.''
Beni banyoya kadar götürüp dikkatlice küvetin yanına bıraktı ve suyu açtı.Yine ona dik dik bakmaya başladım çünkü ikimiz banyodayken pek iyi şeyler hatırlamıyordum.
''Biraz rahatla.İşin bitince sana kıyafet getiririm.'' dışarı yöneldi.
''Kendi kendime banyo yapmama izin mi veriyorsun!?'' bunu cidden beklemiyordum.
''Kalmamı mı istiyorsun?'' sırıttı.
''Hayır!''
''Bende öyle düşünmüştüm.Şimdi fikrimi değiştirmeden küvetin içine gir.'' ve banyodan çıktı.
Olabildiğince yavaş bir şekilde kıyafetlerimi çıkarıp küvete girdim.Derin bir iç çektim.Aslında gerçekten dün gece olanları düşünmeye korkuyordum.İstemediğim bir şeyler hissetmek beni korkutuyordu.O yüzden düşüncelerimi boşverip daha önemli şeylere odaklanmaya çalıştım.TOP'la olan buluşma gibi.Onun evine gidiyorsak Daesung'u görebilirim değil mi? Ve en önemlisi onun evine gidiyoruz.Yani bu evden ilk kez çıkıyorum.Buradan başka bir yerde olma fikri bile gergin hissetmeme yetiyordu.Eğer TOP benim dışarı çıkmamı onaylarsa bu akşam Daesung'la bir yürüyüşe bile çıkabilirdim.İlaçların etkisini göstermeye başladığını farkedince daha da rahatladım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Benim.
FanfictionSeungri bir şirkette pazarlama asistanı olarak çalışan, işini seven biridir.Geçmişi nedeniyle sokak çetelerinden nefret eder.Ama bir tesadüf nedeniyle en acımasız çetenin üyelerinden biri olan Jiyong'la karşılaştığında iki şansı vardır: Onun olmak y...