Karışık bir gün

2.2K 134 40
                                    

Odamın kapısını arkamdan kapattıktan sonra banyoya girdim.Hızlıca yüzümü yıkadım.Soğuk su beni biraz kendime getirdikten sonra lavaboya yaslanıp aynada kendime baktım.Az önce ne oldu? Soğuk su yeterli gelmiyor.Duşa ihtiyacım var.Tamamen sersemlemiş bir şekilde kıyafetlerimi çıkartıp duşa girdim.Soğuk su vücuduma değmeye başladığında biraz yatıştığımı hissettim.O öpücük neydi? Niye kollarını bana doladı? Ben niye kollarımı doladım? Niye öyle hissettim? Neden onu yakına çektim? Karşılık verince niye güzel hissettim? Olanları düşününce niye içimde tuhaf bir his oluyor? Neden çok- çok doğruymuş gibi hissettim? Kafamı sallayıp ellerimi ıslak saçlarımın arasından geçirdim.Kendine gel Jiyong! Sadece bir öpücüktü.Ona karşı duyguların olmadığını kanıtlayan bir öpücük.Çünkü o benim oyuncağım.Daha fazlası değil.Heyecanlandım çünkü çekiciydi.Evet, tek neden bu.Daha fazlası yok.Neden olsun ki? Ben insanlardan hoşlanmam.Hiçbir zaman da hoşlanmadım.Hoşlanamam.Yani, hoşlandıklarım var ama yalnızca dört kişi.Seunghyun, Jenny, Taeyang ve son zamanlarda Daesung.Ama bunlar bir şeyler hissedebileceğim tek insanlar.Onlar haricinde herkes aynı.Özellikle aşk hiç hissedemeyeceğim bir şey.Çünkü bu daha önce hiç yaşamadığım bir duygu.Aşkın insanlara yaptığı tek şey incinmek.Başlarda iyi ve güvende hissedersin ama sonunda her zaman giderler.Bu yüzden birini hiç sevmedim.Bu yüzden öpücük hiçbir anlama gelmemeli.Bende öpücükle bunu kanıtladım.


Kanıtladım değil mi?

İç çektim.Artık bunun hakkında düşünmek istemiyordum.Duştan çıkıp pijamalarımı giydiğimde soğuk sudan donduğumu farkettim.Işıkları kapatıp battaniyenin altına girdim.Gözlerimi kapadığımda yüzü gözümün önüne gelmeye başladı.Neden? Neler oluyor ya? Tekrar iç çekip diğer tarafa döndüm.Belki böyle uyurum.Ama tabii ki uyuyamadım.Yarım saat boyunca yön değiştirip durduktan sonra pes edip yatağa oturdum.İyi.Eğer yüzü gözümün önünden gitmiyorsa en azından kalkıp bir şeyler çizebilirim.Ayağa kalkıp kapüşonlumu giydim ve yavaşça kapıyı açtım.Ev kapkaranlıktı sadece pencerelerden vuran ay ışığı vardı.Işıkları yakmadan ofise yönelip sandalyeme oturdum.Bilgisayarımı açıp pandanın ne yaptığına bakınca uyuduğunu gördüm.Masa lambamı açıp, malzemelerimi çıkardım.Çizmeye başladığımda bu bir tür trans gibiydi.İşimi cidden severdim ve ilham geldiği anlar mükemmel olurdu.Modeller aklımda kendiliğinden beliriyordu.Kağıtları bıraktığımda resim yapmak istedim.Yere oturup bir şeyler çizmeye başladım ama saatler sonra artık ne yaptığımdan bile emin olmadığımda omzumda bir el hissettim.Ancak o zaman uyuyakaldığımı farkedebildim.

''Uhm..Telefonun çalıp duruyor.Sanırım kalkmalısın.''

Uykulu bir şekilde gözlerimi açıp baktığımda pandayı görmeyi beklemiyordum.Yerde yattığımı farkedince yavaşça doğrulup oturdum ve gözlerimi ovuşturdum.

''Ne--''

''Düzgün uyumuyorsun.Ne yapıyorsun ki? Gecenin bir yarısı çizim mi? Cidden mi?'' sorduğunda cevap vermek için hala sersemdim.

Neden beni uyandırıyor? Neden burada uyumuşum? Jenny hala hasta mı? Yavaşça kendime gelince tekrar pandaya baktım, ancak o zaman duştan yeni çıkmış olduğunu anladım.Saçı hala ıslaktı ve giydiği beyaz tişörtü ıslanmıştı.Saçının ne kadar uzadığını farkedince bugün stilisti aramam gerektiğine karar verdim.Ama daha çok dikkatimi çeken şey kokusuydu.Cidden çok güzel kokuyordu.

''Artık kendine gel, telefonun durmadan çalıyor.Bir yere geç filan mı kaldın? Cevaplardım ama telefon senin odanda olduğu için...''

''Saat kaç?''

''10.Neden?''

''10 mu!?'' Şok olup ayağa kalktım. ''Seunghyun hyung çıldırmış olmalı.Lanet olsun.Bugün uyumak zorunda mıydım? Aish!''

Benim.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin