"Bir yere mektup göndermek, hiç kıpırdamadan oraya yüreğinizi göndermekten başka bir şey değildir."
Phyllis Theroux
●●·٠●●٠·˙
Fevri bir harekette bulunarak işleri sarpa mı sardım yoksa tam aksine hale yola mı koydum sanırım bunu ileride daha net anlayacağım. Şimdi tek bildiğim şey bu attığım adım sonrası sonunda bu belirsizlikten kurtulacağımdır. Bu iş bittiğinde ya hayatıma bembeyaz bir sayfa açıp o sayfayı da binbir türlü güzellikle doldurmak için elimden geleni yapacağım ya da son nefesimi verirken hikayemin erken finaline içi bomboş bir "Son" yazacağım.
Bir süre ağlayıp açıldıktan sonra sonunda Ahmet Bey'in desteğiyle sakinleşmeyi başardım. Akıttığım o yaşlarla beraber sanki içimdeki tüm zehrimi de dışarıya akıtmışım gibi hissettim. Bunları biriyle özellikle de bu konuda profesyonelleşmiş biriyle konuşabilmek bana o kadar iyi geldi ki anlatamam.
Kendime gelir gelmez Ahmet Bey ile karşılıklı oturarak bu konuda neler yapabileceğimizi ve nasıl bir yol izleyeceğimizi etraflıca konuştuk. Bu sayede gerçekten çok cesur bir adam olduğunu da anlamış oldum çünkü kafamın içinde patlamaya hazır bir halde duran o saatli bombayı oradan almaya cesaret eden tek kişi o oldu.
Irmak Hanım ile konuştuğumuzda bana ameliyatımın çok riskli olduğunu ve başarı şansının da hiç cesaret verici olmadığını söylemişti. Ayrıca şansım yaver gidip o masadan kalksam bile hayatıma eskisi gibi devam edip edemeyeceğim belli değildi. Açıkçası böyle büyük bir sorumluluğu almaya da pek gönüllü gözükmüyordu. Ancak Ahmet Bey çıkmadık candan ümit kesilmez diye düşünen kişilerden sanırım. Beni kaderimle bir başıma bırakmak yerine o kadere ortak olup elimden sıkıca tutarak ayağa kaldırmayı tercih etti.
Dün akşam biz evlerinden ayrıldıktan sonra Irmak Hanım ile bir telefon görüşme yapmış ve ondan bir iyilik isteyip benimle ilgili hangi tanı yöntemlerini kullandıysa onların sonuçlarını kendisine göndermesini istemiş. Sabahın erken saatlerinde eline ulaşınca da iyice inceleyip bana yardımcı olabileceğine kanaat getirdikten sonra yanıma gelerek yeniden ısrarına devam etmiş. Anlayacağın hayata sıkı sıkı tutunan bir hasta ve inatçı mı inatçı bir doktorla sahneye adım atıyoruz.
Ahmet Bey her olumsuz şeye rağmen o kadar da pozitifti ki anlatamam. Bu yüzden içim bir hayli rahatladı. İnan bana onun bu kadar iyi biri olacağını hiç düşünmemiştim. O da benim gibi zor durumlarla karşılaştığında işi fazla dramatize etmeden moral yükseltici bir yönden konuşmayı seviyor gibi. Ben de çoğunlukla öyleyim diyebilirim. Sanırım seni hastalığımla tanıştırırken beynimin en imara açık olmayan bölgesine izinsizce yerleşip bir de utanmadan oraya kaçak kat çıkmaya çalışan hain tümörümden saatli bir bomba olarak bahsetmiş olmam da böyle biri olduğumu kanıtlıyordur.
Bak gördün mü yine aynı şeyi yaptım. Hani mesleki deformasyon derler ya benimki de biraz bunun hastalar için söylenen versiyonu galiba. Bu tarz duymaktan rahatsız olacağım şeyleri düz bir şekilde söyleyince kulağıma daha korkutucu geliyor. Bu yüzden ben de işin içine yorum katarak onları daha sempatik hale getirici bir yöntem buldum.
Tedavi başarısı için doktoruna inanacaksın sözü de gerçekten doğru galiba. Ahmet Bey sayesinde kendimi çok emin ellerdeymişim gibi hissettim. Güvenimle beraber umudumda yeniden yeşerdi sanki. Bu iyi bir şey değil mi? Hem artık yalnız da değilim. Bir elimden Ahmet Bey tutuyor diğer elimden de sen. Selim Bey'i unutmadım tabii ki. Bilmese de onun manevi desteği kalbimde o kadar büyük bir yer kaplıyor ki bunu hiçbir kelime ile tarif edemem.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Son Mektup (Dizi Tadında)
RomanceHiç kimsenin bilmediği bir sırrın oldu mu? Soruyorum çünkü benim oldu ve belli ki bu konuda yanıma bir yandaş arıyorum.Ben hayatımda ilk defa sevdiklerimden bir şey gizliyorum.Bunun verdiği ağırlığı tahmin edemezsin.Ama şu an düşünüyorum da bu sırrı...